SON DAKİKA

logo

OSİAD’DA YENİ DÖNEM

Antalya Organize Sanayi İş İnsanları Derneği’nde seçim heyecanı yaşandı. Mevcut Başkan Erdal Kılıç’ın tek aday olduğu genel kurulda, OSİAD’ın yeni yönetim kurulu belirlendi.

    Antalya Organize Sanayi Bölgesi sanayicileri tarafından 1998 yılında kurulan Antalya Organize Sanayi İş İnsanları Derneği (OSİAD), 22’inci Seçimli Olağan Genel Kurulunu gerçekleştirdi. Antalya Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü İdari Hizmet Binası Atatürk Konferans Salonunda düzenlenen genel kurula Antalya OSB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bahar, Batı Akdeniz Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu Başkanı Abdullah Erdoğan, Genç Organize Sanayi Derneği Başkanı Ali Başar Ayan, OSİAD’ın mevcut Başkanı Erdal Kılıç, OSİAD önceki dönem başkanı Can Hakan Karaca, Bölge Müdürü İlhan Metin, dernek üyeleri ve Bölge sanayicileri katıldı.

TEK ADAY, TEK LİSTE

    Divan heyetinin oluşturulması ile başlayan genel kurulda, Dernek üyeleri Hakkı Ergin Civan Divan Başkanlığı, Yasin Aksu ve Engin Özyolcu ise divan katip üyeliği ve sayman görevlerini üstlendi. Yönetim Kurulunun faaliyet raporu ve bilanço gelir-gider tablosunu sunmasının ardından Yönetim Kurulu, Denetleme Kurulu ve Disiplin Kurulunun seçimine geçildi. OSİAD Başkan Yardımcısı iken dönemin Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kasapoğlu’nun görevi bırakmasının ardından Başkanlık görevini üstlenen Erdal Kılıç’ın tek aday olduğu seçimde, Kılıç yeniden başkan seçildi. Dernek üyeleri, kapalı zarf gizli oy usulü yapılan seçimde Erdal Kılıç, Enis Arın, Fatin Tapcı, Mehmet Atılgan, Burçin Ekici, Funda Çelik ve Özgür Tokgöz’ü yeni yönetim kurulu olarak belirledi.

SANAYİCİLER ÜZERİNE DÜŞENİ YAPIYOR

    Genel kurulun açılış konuşmasını yapan Başkan Erdal Kılıç, pandemi nedeniyle geçmiş yıllara oranla daha durağan bir süreç geçirdiklerini, ancak yeni dönemde çok daha aktif olacaklarını belirtti. Dünya ve ülke gündeminin iklim değişikliğinin neden olduğu olumsuz doğa olayları ile sarsıldığını hatırlatan Başkan Kılıç, “Bu da yetmiyormuş gibi sürpriz bir şekilde hayatımıza giren bir virüs, bütün yaşam dengelerimizi alt üst ediyor. Ne yazık ki ekonomik gelişmişlikte yerini henüz sağlama alamamış olan ülkemizde bütün bu yaşananlar ekonomik tahribatlara neden oluyor. Bu durumun yönetimsel ve siyasi eleştirilerini yapmak mümkün, ancak biz sanayicilerin her türlü siyasi ve iklimsel koşulda odaklanmak zorunda olduğumuz en önemli şey, her ne pahasına olursa olsun üretmektir. 2018 ekonomik krizi ile başlayan süreç sonrasına baktığımızda organize sanayimizin üretim potansiyelinin kademeli olarak arttığı görülmektedir. Bu bence şu anlama gelmektedir, ‘Sanayiciler üzerine düşüne yapmış, yapmaya da devam ediyor.’ İçinde bulunduğumuz şartlar göz önüne alındığında zor bir iş başarıyoruz, ben bütün sanayicilerimizi yürekten kutluyorum. Ancak ülkemizi daha saygın bir noktaya taşımak istiyorsak daha iyisini yapmak zorundayız. Bunun içinde bizlere bu vatanı emanet eden ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ile aynı vizyonu yakalamak zorundayız. Eğitime, bilime, sanata, spora ve teknolojiye kaynak ayırmak zorundayız” dedi.

BİRLİKTE BAŞARDIK

    Antalya OSB’de sanayiciler tarafından kurulan iki derneğin faaliyet göstermesinden duyduğu memnuniyeti ‘Bölgemizde birbirinden değerli iki pırlantaya sahibiz’ sözleri ile dile getiren Antalya OSB Başkanı Ali Bahar, “Genç OSD ve OSİAD, Bölge sanayicilerinin ve Bölge Yönetiminin arkasında dağ gibi duran bir güçtür” dedi. Başta Antalya OSB Teknik Koleji ve Antalya OSB Teknopark olmak üzere hayata geçirdikleri vizyon projeleri sanayicilerden aldıkları destek ile gerçekleştirdiklerini aktaran Başkan Bahar, “Bu projeler, Teknik Kolejimiz, Teknoparkımız ülkemize olan büyük borcumuzun karşılığıdır bence. Bu borcu birlikte ödüyoruz. Sizlerin bizlere verdiği güç ve teveccüh ile bunları başarabiliyoruz. Bizim başımızı öne eğecek tek şey, sizlerin bize bakarken gözlerinizdeki ferin söndüğünü görmektir. Buranın bir tane başkanı ya da bir tane yönetim kurulu yok, burayı birlikte yöneteceğimize söz vermiştik, 6 yıldır birlikte, istişare ederek yönetiyoruz. Dolayısıyla yakalanan bir başarı varsa bu hepimizindir” şeklinde konuştu.


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2021.09.16 10:31:29
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Oruç Reis’in hikayesinin başladığı ada, bugün turistlerin cazibe noktası oldu

Antalya’da gazeteciler ve tarih uzmanı Bizans İmparatorluğu’nda askeri karakol, Osmanlı zamanında Rasat (gözetleme) adası olarak kullanılan ve Sıçan adası olarak bilinen adaya yüzerek çıkıp geçmişin izini sürdü. Adada yapılan araştırmada tarihi surlar, sur kapısı ve adanın 3’te 1’lik bölümünü sula..

Antalya’da gazeteciler ve tarih uzmanı Bizans İmparatorluğu’nda askeri karakol, Osmanlı zamanında Rasat (gözetleme) adası olarak kullanılan ve Sıçan adası olarak bilinen adaya yüzerek çıkıp geçmişin izini sürdü. Adada yapılan araştırmada tarihi surlar, sur kapısı ve adanın 3’te 1’lik bölümünü sular altında bırakan 1743 yılında meydana gelen depremde oluşan fay aynası görüntülendi. Oruç Reis’in esaretten kaçarak sığındığı ada, tekne ve yat turizminde üs bölgelerden biri oldu.
Antalya’da gazeteciler ve Antalya Düşünce Platformu (ADP) Genel Sekreteri Uzman Tarihçi Çağrı Yılmaz, Konyaaltı ilçesi ile Kemer Beldibi Mahallesi arasında kıyıya 800 metre uzaklıkta bulunan Osmanlı zamanında Rasat (Gözetleme) 19. yüzyıldan sonra ise Sıçan adası olarak anılan adaya yüzerek çıktı. Adada daha çok yabani zeytin ağacının, ve çok sayıda orman türünün olduğu görüldü. Patika yollardan giderek yaklaşık 45 dakika süren bir tırmanışın ardından zirveye ulaşıldı. MÖ. 500’üncü yılda korsan saldırılarından korunma maksatlı kullanılan adada; adanın merkez yerleşkenin surlarını, kapısını ve gözetleme kulesiyle 1743 yılında meydana gelen depremde etrafa dağılan çatısının kiremit parçaları yakından görüntülendi. Ayrıca yapılan incelemede depremden sonra oluşan fay aynasına da rastlandı. Adaya yapılan bu tarihi yolculuk İhlas Haber Ajansı kamerası tarafından kayda alındı.

Turistlerin cazibe noktası oldu
1743 yılında meydana gelen depremde adanın 3’te 1 bölümü sular altında kaldı. Ada şimdilerde ise şehre gelen milyonlarca turiste her yıl görsel şölen oluşturuyor. Adanın doğu tarafı depremin ardından bıçakla kesilmiş gibi durduğu görünürken, su üzerine kalan diğer tarafı ise yeşilliğiyle kartpostallık görüntü sunuyor. Dalış tutkunlarının fazlasıyla ilgisini çeken ada, tekne ve yat turizminde de üs bölgelerden biri oldu. Tekne turuna çıkan turistlerin en çok uğrak noktası ada çevresi oldu. Ada yakınına demirleyen onlarca tekne, tatilcilerin Akdeniz’in serin sularında yüzmesi için mola veriyor.

“İlkçağlarda korsan baskınlarından korunma maksatlı kullanıldı”
Adanın tarihi hakkında bilgi veren Tarihçi Çağrı Yılmaz, “Ada İlkçağlardan bu yana kadar Antalya’nın önemli noktalarından birisidir. Her ne kadar orada bir yaşam olmasa da ilkçağlardan günümüze kadar aslında çok fazla medeniyette işlev görmüştür. İlkçağlarda korsan baskınlarından korunma maksatlı kullanılan bir adadır. Adada bulunan surlar ve Helenistik yapılar bunun bir göstergesidir. MÖ. 500. Yılda dahi adanın korsan saldırılarından korunma maksatlı kullanıldığını görüyoruz. Yakın çağımıza baktığımızda ise ada Bizans İmparatorluğu zamanında askeri karakol olarak kullanılıyor. Orada bir karakol binası var, adada Bizans yapı tarzı da buna örnektir. Sıçan adası tanımlaması aslında çok yeni bir isimdir. 18.19 yüz yıldan itibaren sıçan adası ismi kullanılıyor. Bizans döneminde çekirge adası olarak anılıyor” sözlerine yer verdi.

“Osmanlı İmparatorluğu adayı tehlikeli mahkûmların ıslahı için kullandı”
Adanın şeklinin sıçana benzediği için ya da sıçan popülasyonunun çok olmasından dolayı bu isimle anılmış olabileceğini belirten Yılmaz, “Osmanlı döneminde belgelerde ismi ise Rasat (gözetleme) adasıdır. Raşat ismi ile geçse de bunun doğrusu Rasat’tır. Osmanlı İmparatorluğu burasını gözlem adası olarak kullanmıştır. Adaya çıktığımız zaman bir büyük burç göreceğiz, bu burçtan gözlem yapıldığını görüyoruz. Aynı zamanda yine belgelerden öğrendiğimiz kadarıyla Osmanlı İmparatorluğu adayı tehlikeli mahkûmların ıslahı için kullanıyor. Adamızın en meşhur özelliklerinden birisi de herkesin yakından bildiği Barbaros kardeşlerin abisi Oruç Reisin bütün hikayesi bu adada başlar. Oruç reis Venediklilerin elinde kürek mahkumu iken kaçarak bu adaya sığınır. Bu adada da Osmanlı yetkililerine durumunu anlatır ve Şehzade Korkut’a ulaşır. Şehzade Korkut da kendisine 17 filika vererek, korsanlık faaliyetlerine başlar” dedi.

“Adanın 3’de 1’lik bölümü sular altında kalır”
Adanın şeklinin görünen olmadığını belirten Yılmaz, “Adamızın ilk şeklini 1522 yılında Piri Reisin çizdiği haritada görüyoruz. 1743 depreminde ada bir kırılma yaşar. Bunun delilini de adada bulunan fay aynasından görmek mümkündür. Adanın 3’te 1 bölümü sular altında kalır. Bu tarihten sonra oradaki yapılar yıkılır ve kullanılmaktan çıkar. Bu tarihten sonra kullanılmaz. Bugün gördük ki doğa adeta adaya hakim olmuş. Adaya yüzerek çıkmak zorunda kaldık. Çıktıktan sonra bizi ilk karşılayan bir yol vardı. Yabani zeytin ağaçları bu yolu kapatmış. Zorlu ve tehlikeli bir yolculuk oldu. Oraya çıkmak isteyen olursa mutlaka tedbir alsınlar. Depremde yıkılan gözetleme evinin kiremitleri her yere dağılmış. Biz bu kiremit parçalarını tespit ettik, daha önce tespit edilmemiş merkezi yapının kapısını ilk defa gördük. Bu da sanırım ilk kez görüntülendi, bu da güzel bir sürpriz oldu. Ayakta kalan surların olduğunu gördük” ifadelerine yer verdi.
Bölgede çok sayıda balık turu düzenleyen Yusuf Kara, "Vatandaşlarımıza adamızı en iyi şekilde tanıtıyoruz. Bugüne kadar çok az sayıda kişi çıktı. Bugün hep beraber çıktık. Çok güzel görüntüler gördük. Üzerinde çok eksi yapılar var. Bugün surların kapısını da keşfettik. Daha çok yabancı turistler ilgi duyuyorlar" sözlerine yer verdi.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.09.04 11:00:25
Son Düzenlenme Tarihi :






Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.04.11 09:01:12
Son Düzenlenme Tarihi :