“Sektörlerimizde eleman sıkıntısının da çok arttığını görüyoruz. Sanayide, tarımda, taşımada, yiyecek-içecek hizmetinde eleman sıkıntısı had safhada. Bu nedenle bu konuya dikkat çekmek istiyorum” diyen Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Davut Çetin, “eleman bulunamamasının bir nedeni nüfusumuzun hızla yaşlanmasıdır. Ülkemizde artık gençlerin nüfusa oranı artmamakta, azalmaktadır.”derken şöyle devam etti:
“2007 yılında nüfusumuz 70,5 milyondu. Aynı yıl 15-24 arası genç nüfus ise 12,4 milyondu. 13 yıl sonra, yani 2020 yılında Türkiye nüfusu 83,6 milyon olurken, 15-24 arası genç nüfus 12,9 milyondu. Başka bir ifade ile 2007’den itibaren nüfusumuz 70 milyondan 84 milyona geldi. Fakat 15-24 yaş grubu, yani genç sayımız sadece yarım milyon arttı. Nüfus arttı, ekonomi büyüdü, işletme sayısı arttı, ama genç sayısı neredeyse sabitlenmiş durumda. Gençlerimizin de büyük kısmı üniversitelerde. Bir kısmı ev hanımı oluyor ve çalışmıyor.
Dolayısıyla bu eleman sorunu basit ve geçici bir sorun değildir.Konu sadece meslek lisesi konusu da değildir. Eğitim sistemi okul öncesinden, özel eğitime, üniversiteye kadar sil baştan değişmelidir. Oda olarak bu meseleye daha fazla eğileceğiz. BAKA, İşkur ve ilgili tüm kurumlarla istihdam konusunda yeni adımlar atacağız.“
Bu dondurma Adana sıcağında yok satıyor
Adanalı tatlıcının fıstık ezmesi içerisine sardığı ve çikolata ile kapladığı dondurma 40 dereceyi aşan sıcaklıkta yok satıyor.
Türkiye’nin en sıcak illerinden Adana’da Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre gölgede sıcaklık 37 derece ölçüldü. Kentteki park ve bahçelerde bulunan termometreler ise 46 dereceye ulaştı.
Adanalı tatlıcı Zeynep Geyik ise sıcak havalarda gelen talepler üzerine fıstık ezmesinin içerisine dondurma sardı ardından da dondurmayı çikolata ile kapladı. 40 dereceyi aşan Adana sıcağında hem ferahlatan hem de tatlı ihtiyacını karşılayan dondurma adeta yok satıyor.
İhlas Haber Ajansı’na konuşan Zeynep Geyik, “Dondurmamızı önce fıstık ezmesine sarıyoruz ardından da çikolata ile kaplayıp donduruyoruz. Bu şekilde satışını yapıyoruz. Havalar sıcak olduğundan dolayı talep çok fazla. İnsanlar hem serinlemek hem de tatlı ihtiyacını karşılamak için tercih ediyor. Talep de güzel. İnsanlar buraya gelmese de paket olarak gönderiyoruz. Sadece bunu yemeye gelenler var” dedi.
Kasım ayına kadar Adana’da dondurma satışının olacağını belirten Geyik, “Temmuz ve Ağustos ayları gibi sıcak hava var. Sıcaklıklar bitene kadar dondurma satışımız olacaktır. Bu dondurmayı yedikten sonra diğer dondurmaları yemeyenler var artık” ifadelerini kullandı.
Dondurma yemeye gelen Enes Çakan isimli vatandaş, “Sosyal medyada görüp geldim. Çok beğendim. Hem dondurmayı hem de çikolatayı sevdiğim için tam benlik” diye konuştu.
Türkiye’nin en sıcak illerinden Adana’da Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre gölgede sıcaklık 37 derece ölçüldü. Kentteki park ve bahçelerde bulunan termometreler ise 46 dereceye ulaştı.
Adanalı tatlıcı Zeynep Geyik ise sıcak havalarda gelen talepler üzerine fıstık ezmesinin içerisine dondurma sardı ardından da dondurmayı çikolata ile kapladı. 40 dereceyi aşan Adana sıcağında hem ferahlatan hem de tatlı ihtiyacını karşılayan dondurma adeta yok satıyor.
İhlas Haber Ajansı’na konuşan Zeynep Geyik, “Dondurmamızı önce fıstık ezmesine sarıyoruz ardından da çikolata ile kaplayıp donduruyoruz. Bu şekilde satışını yapıyoruz. Havalar sıcak olduğundan dolayı talep çok fazla. İnsanlar hem serinlemek hem de tatlı ihtiyacını karşılamak için tercih ediyor. Talep de güzel. İnsanlar buraya gelmese de paket olarak gönderiyoruz. Sadece bunu yemeye gelenler var” dedi.
Kasım ayına kadar Adana’da dondurma satışının olacağını belirten Geyik, “Temmuz ve Ağustos ayları gibi sıcak hava var. Sıcaklıklar bitene kadar dondurma satışımız olacaktır. Bu dondurmayı yedikten sonra diğer dondurmaları yemeyenler var artık” ifadelerini kullandı.
Dondurma yemeye gelen Enes Çakan isimli vatandaş, “Sosyal medyada görüp geldim. Çok beğendim. Hem dondurmayı hem de çikolatayı sevdiğim için tam benlik” diye konuştu.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.09.22 17:16:51
Son Düzenlenme Tarihi :
Antalya’nın buğday arazileri, rengarenk halı tarlasına dönüştü
Türkiye’nin farklı kentlerinden dokuyan kişilerin anılarını, acılarını, sevinçlerini ilmek ilmek işlediği, motifleriyle gücü, kudreti, sevgiyi ve aile birliğini simgeleyen birbirinden değerli halı ve kilimler Döşemealtı ilçesine getirilmeye başlandı. Binlerce el dokuması halı ve kilim, yüzlerce dö..
Türkiye’nin farklı kentlerinden dokuyan kişilerin anılarını, acılarını, sevinçlerini ilmek ilmek işlediği, motifleriyle gücü, kudreti, sevgiyi ve aile birliğini simgeleyen birbirinden değerli halı ve kilimler Döşemealtı ilçesine getirilmeye başlandı. Binlerce el dokuması halı ve kilim, yüzlerce dönümlük tarım ve boş arazilere seriliyor. Yaz aylarında hasadı biten tarım arazileri halı işletmelerine açılıyor. İşletmeler, aralarında yüz yıllık tarihi olanların da yer aldığı halı ve kilimleri önce tamir ediyor, ardından mikroplardan arındırmak için steril havuzlara sokuyor. Daha sonra güneşe serilen halı ve kilimlerin renkleri soldurulup pastele dönüşmesi sağlanıyor. Milyonluk halı ve kilimler, güneşin altında belirli aralıklarla tersi ve düzü çevrilerek nemi ve sıcağı iyi şekilde alması ve renklerin tonlamasının sağlamlaşması sağlanıyor. Serildikleri alanı "halı tarlasına" çeviren el dokuması halı ve kilimler, güneşin altında mikroplardan arınıp, renk tonları yerleştikten sonra ABD, Fransa ve Almanya gibi yurt dışındaki meraklıları tarafından satın alınıyor. 60 dönümlük araziye serilen 15 bine yakın halı, renleriyle de görsel şölen sunuyor. Maddi değeri milyonlarca lira olan halıların akşamları ise çalışanlar ve evi tarla yakınında olan işletme sahipleri korumasını yapıyor.
"60 dönüm alanda 15 bine yakın halı var"
Döşemealtı ilçesinde halı işletmeciliği yapan Hasan Melih Topkara, dede mesleğinin nesilden nesle kendilerine kadar uzandığını kaydetti. Kök boyası ile yıllar önce dokunmuş halıları belirli işlemlerden geçirdikten sonra tarlaya serim işlemini gerçekleştirdiklerini söyleyen Topkara, “Güneş altında bu halıların pastelleşmesini sağlıyoruz. Müşteri ne kadar pastellik istiyorsa ona göre bir işlem yapıyoruz. Bazı halıyı 1 ay, bazılarını ise 4 ay güneş altında tutuyoruz. Bu işlem sadece yaz aylarında yapılıyor” dedi. 60 dönümlük arazideki buğdayın hasadını yaptıktan sonra araziyi halı sermek için hazır hala getirdiklerini ifade eden Topkara, “Bu yıl 15 bine yakın halının serimini yaptık. Her geçen sene ilgi biraz düşüyor. Bu halıları ben bir sanat olarak görüyorum. Bu sanata ilgi yok. Genelde yurt dışı Amerika ve Fransa’dan ilgi var. Bu tarladaki halıların hepsinin sahibi var. Türkiye’nin her ilinden müşterilerimiz var. 4 ay güneş işlemi yapıyoruz. Ama normal makine halısı yıkama fabrikamız yıl boyu açık” diye konuştu.
"50 kişiye istihdam"
Tesislerinde yıkamanın ardından yaz sezonundaki güneşletme işlemiyle 50 kişiye de istihdam sağladıklarını kaydeden Topkara, “Bu halılar el emeğidir ve değerlidir. Akşamları görevlimiz var. Onlar koruyor gerekli korumayı yapıyor” ifadelerine yer verdi.
"Güneşletme yapılıyor"
Ayşe Akbaba, yıllardır halıların tarlada serin ve bakım işlerini yürüttüklerini belirterek, “Bu sezon 20 kişi çalışıyoruz. Yaz döneminde 3-4 ay burada halıları güneşletme yapıyoruz. Önceden bu tarlada ekin vardı, hasat yapıldı, sonra halıları sermek için hazırlık tamamlandı. Bir hafta öncede havaların iyice ısınmasıyla halıları serme işlemine başladık” dedi.
"Gece çiğ, gündüz güneş"
Birbirinden değerli halıları gecenin çiğini, gündüzün güneşini almasıyla olgunlaşıp parladığını dile getiren Akbaba, “Bu işlemler halının değerine değer katıyor. Bu güneş olmasa halı olmaz, bizde güneşte çalışmak zorundayız. Belirli aralıklarla da olsa gölgede dinleniyoruz” diye konuştu.
Binlerce halının bulunduğu alan geceleri de boş bırakılmıyor. Karanlık çöktükten sonra halıların güvenliği yine görevliler tarafından sağlanıyor. Sabaha kadar belli aralıklarla halıların serili olduğu alanı fener ve yanlarındaki köpeklerle kontrol eden görevliler adeta kuş uçurtmuyor.
"60 dönüm alanda 15 bine yakın halı var"
Döşemealtı ilçesinde halı işletmeciliği yapan Hasan Melih Topkara, dede mesleğinin nesilden nesle kendilerine kadar uzandığını kaydetti. Kök boyası ile yıllar önce dokunmuş halıları belirli işlemlerden geçirdikten sonra tarlaya serim işlemini gerçekleştirdiklerini söyleyen Topkara, “Güneş altında bu halıların pastelleşmesini sağlıyoruz. Müşteri ne kadar pastellik istiyorsa ona göre bir işlem yapıyoruz. Bazı halıyı 1 ay, bazılarını ise 4 ay güneş altında tutuyoruz. Bu işlem sadece yaz aylarında yapılıyor” dedi. 60 dönümlük arazideki buğdayın hasadını yaptıktan sonra araziyi halı sermek için hazır hala getirdiklerini ifade eden Topkara, “Bu yıl 15 bine yakın halının serimini yaptık. Her geçen sene ilgi biraz düşüyor. Bu halıları ben bir sanat olarak görüyorum. Bu sanata ilgi yok. Genelde yurt dışı Amerika ve Fransa’dan ilgi var. Bu tarladaki halıların hepsinin sahibi var. Türkiye’nin her ilinden müşterilerimiz var. 4 ay güneş işlemi yapıyoruz. Ama normal makine halısı yıkama fabrikamız yıl boyu açık” diye konuştu.
"50 kişiye istihdam"
Tesislerinde yıkamanın ardından yaz sezonundaki güneşletme işlemiyle 50 kişiye de istihdam sağladıklarını kaydeden Topkara, “Bu halılar el emeğidir ve değerlidir. Akşamları görevlimiz var. Onlar koruyor gerekli korumayı yapıyor” ifadelerine yer verdi.
"Güneşletme yapılıyor"
Ayşe Akbaba, yıllardır halıların tarlada serin ve bakım işlerini yürüttüklerini belirterek, “Bu sezon 20 kişi çalışıyoruz. Yaz döneminde 3-4 ay burada halıları güneşletme yapıyoruz. Önceden bu tarlada ekin vardı, hasat yapıldı, sonra halıları sermek için hazırlık tamamlandı. Bir hafta öncede havaların iyice ısınmasıyla halıları serme işlemine başladık” dedi.
"Gece çiğ, gündüz güneş"
Birbirinden değerli halıları gecenin çiğini, gündüzün güneşini almasıyla olgunlaşıp parladığını dile getiren Akbaba, “Bu işlemler halının değerine değer katıyor. Bu güneş olmasa halı olmaz, bizde güneşte çalışmak zorundayız. Belirli aralıklarla da olsa gölgede dinleniyoruz” diye konuştu.
Binlerce halının bulunduğu alan geceleri de boş bırakılmıyor. Karanlık çöktükten sonra halıların güvenliği yine görevliler tarafından sağlanıyor. Sabaha kadar belli aralıklarla halıların serili olduğu alanı fener ve yanlarındaki köpeklerle kontrol eden görevliler adeta kuş uçurtmuyor.