SON DAKİKA

logo

Yerel Harikalar Dolabı AKS Kaleiçi Evi’nde açıldı

2020 yılında VAHA programı kapsamında Antalya Kültür Sanat ve Kültür Rotaları Derneği işbirliğiyle oluşan ve bu sene uluslararası ortaklarla devam eden VOYN! Kültür Topluluğu’nun sergisi “Yerel Harikalar Dolabı” AKS Kaleiçi Evi’nde açıldı.

“Yerel Harikalar Dolabı” sergisi, Antalya ve çevresindeki, özellikle kırsal bölgede yer alan kültür ve tabiat varlıklarının peşine, sanatsal bir ifade yoluyla düşmeyi amaçlıyor. Sergide yer alan objelerin arasında, geçmişten günümüze dek sürdürülen yerel zanaatler, elle hasatın yapıldığı dönemden kalan yavaş tarım aletleri gibi somut kültür varlıklarının yanı sıra, bölgemizdeki sistematik ve ekolojik yıkıma karşı direnen aktivistlerin direniş öyküleri; ya da kilometrelerce uzaktan Likya Yolu’nu yürümeye gelmiş yürüyüşçülerin izlerini metaforik anlamda temsil eden, tasarlanmış hazır nesneler, sanat yapıtları ve bir adet ses peyzajı bulunuyor.

 

Sergideki objeler bir “yerel harikalar dolabı”nda izleyiciyle buluşuyor. Yapısı itibariyle klasik bir sergiden ayrılan ve bir hazine sandığını andıran bu sergileme yöntemi, izleyiciyi kendi başına keşfetmeye ve objelerle bir etkileşim kurmaya davet ediyor. Dolap, ilerleyen günlerde Likya Yolu üzerindeki çeşitli köyler de de sergilenerek bir nevi gezici bir sergiye dönüşecek.

 

Yerel Harikalar Dolabı 21 Haziran 2022 tarihine kadar AKS Kaleiçi Evi’nde ziyaret edilebilir.


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2022.06.17 10:22:31
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Vektörel mücadele ekiplerine biyosidal eğitimleri verilecek

Antalya Büyükşehir Belediyesi, biyosidal ürün uygulayıcı eğitimleri düzenlenmesine ilişkin Çevre Mühendisleri Odası Antalya Şubesi ile işbirliği protokolü imzaladı.

Antalya Büyükşehir Belediyesi Çevre Korkuma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı Çevre Sağlığı Şube Müdürlüğü bünyesinde görev yapan personelin biyosidal uygulayıcı eğitimleri TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya Şubesi tarafından verilecek. İşbirliğine ilişkin protokol Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek ve Çevre Mühendisleri Oda Başkanı Derya Ünver tarafından imzalandı.   

3 YIL GEÇERLİ OLACAK

3 yıl geçerli olacak protokole imza atan Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek,

“Vektörel mücadele çalışmalarımız 19 ilçemizde yaz-kış devam ediyor. Bu amaçla halk

sağlığı açısından önemli riskler taşıyan zararlılara karşı mücadele edecek olan 

personellerimize uzmanlar tarafından eğitim verilmesini çok önemsiyoruz. Çünkü bu ürünlerin doğru kullanımı hem insan, hem çevre sağlığı açısından çok önemli. Çevre dostu bir belediye olarak çevre hassasiyetimizi her çalışmamızda en önde tutuyoruz” dedi.

ANTALYA İÇİN SON DERECE ÖNEMLİ

Antalya Büyükşehir Belediyesi olarak meslek odalarıyla, sivil toplum örgütleriyle işbirliği protokolleri yaptıklarını ve ortak akılla hareket ettiklerini söyleyen Başkan Böcek, imzalanan protokolün de Antalya için son derece önemli olduğuna değindi. Başkan Böcek, “Çevre Mühendisleri Odamız vektörel mücadele için çalışan çalışma arkadaşlarıma her türlü desteği verecekler. İşbirliği protokolü kapsamında gerekli çalımalar yapılacaktır. Protokolümüzün hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu.

DENEYİMLERİNİ PAYLAŞACAKLAR

İklim değişikliğiyle birlikte vektörel mücadelenin çok hassas bir öneme sahip olacağını belirten Çevre Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Derya Ünver ise uzun yıllardır Büyükşehir Belediyesi’nin vektörel mücadele ekiplerine eğitim verdiklerini söyledi. Ünver, Çevre Mühendisleri olarak bilgi birikimi ve deneyimlerini paylaşmaktan mutluluk duyacaklarını ifade etti. 

Oda Başkanı Derya Ünver, Başkan Muhittin Böcek’e Manavgat yangını sırasında yaptığı konuşmanın fotosunun yer aldığı bir plaket takdim etti. 




Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2021.12.05 17:14:18
Son Düzenlenme Tarihi :





Acılı anne terk etmediği deprem bölgesinde arkadaşlarına destek oluyor

Kahramanmaraş merkezli depremlerden en çok etkilenen Hatay’da, deprem nedeniyle iki çocuğu ve annesini kaybeden depremzede kadın, kendi acısını bir kenara bırakarak depremi yaşayan arkadaşlarına umut ışığı oluyor. Tedavisi sonrası deprem bölgesine dönen acılı anne Elçin Ezer, hem Hatay’ı hem de depremzede arkadaşlarını terk etmiyor.
Hatay’ın Antakya ilçesinde iki çocuğu Mertcan Ölmez (13) ve Nazlı Ölmez (8) ile annesi ve babasıyla beraber depreme evde yakalanan Elçin Ezer, enkaz altından 96 saat sonra sağ kurtarıldı. Annesi ve iki çocuğunu depremde kaybeden Ezer, yaşadığı tüm acılara rağmen hayattan kopmadı. Tedavisi sonrası hemen deprem bölgesine gelen Ezer, kendi imkanlarıyla edindiği çadırda kalarak depremi yaşayan arkadaşlarına umut olmaya çalışıyor. Arkadaşlarını ve deprem bölgesini terk etmeyen Ezer, zaman zaman evinin bulunduğu bölgeye de giderek annesi ve iki çocuğunun kokularını duyduğunu söyledi.

“Depremin biteceğini ve buradan çıkabileceğimizi düşündük”
Depremin olduğu gece hiç uyumadığını ve deprem sırasında çocuklarını uyandırdığını söyleyen acılı anne Elçin Ezer, “Deprem gecesi zaten hiç uyumamıştım. Bir şeyler olacağını zaten hissetmiştim. Cumartesi ve Pazar çocuklar çok mutlu bir şekilde yaşadılar o günlerini. Kendi odamızda yakalandık. Kızım yanımda yatıyordu. Oğlum kendi yatağında. Annem de bizimleydi. 04.05’te telefonu elimden bıraktım. Kızım o gece bana ‘Anne beni sararak uyur musun’ demişti. Kızımı sardım sarsıntıyla kalktım. Annemi uyandırdım. Annem çocukları uyandırmamı söyledi. İkisini de uyandırdım. Oğlum bilinçli bir şekilde ‘Anne telefonları alır mısın’ dedi. Depremin biteceğini ve buradan çıkabileceğimizi düşündük” dedi.

“Kızım bana ‘Anne ölmek istemiyorum’ dedi”
Yaklaşık 50 saniye sonra binanın yıkıldığını söyleyen Ezer, “50. saniyede tavanın üzerine çöktüğünü hissettim. Kızımın elini tutuyordum. Oğlum ve annem koridorda yakalandı. Kızımla irtibat kuruyordum. ‘Anne iyi misin’ diyordu. ‘Kızım nefesini yorma’ diyordum. Sadece parmak temasıyla iletişim kuruyorduk. Yağmuru üzerimizde hissettik. Kızım ilk önce bana ‘Anne ölmek istemiyorum’ dedi. Ben onu sakinleştirmeye çalışıyordum. ’Bizi buradan çıkaracaklar’ diye teselli ediyordum. ‘Anne seni çok seviyorum’ dedi. ‘Ben de seni çok seviyorum ama nefesini tüketme’ dedim. Üçüncüsünde ‘Anne ben ölürsem sakın ağlama, üzülme’ dedi. Birinci günün akşamına kadar da kızım yaşadı” diye konuştu.
Antalya’dan gelen eski eşinin sayesinde enkazdan çıkarıldığını ifade eden Ezer, “Maalesef oğlum ve annem ilk düştüklerinde can vermişlerdi. Ben onları hiç görmedim. Çıkarıldıklarında da yoktum. Çok zor bir geceydi. Enkaz altında geçen günlerin nasıl geçtiğini sabah ve akşam ezanıyla anlıyordum. Dördüncü gün çıkabildim enkazdan. Sabah ezan okundu. Biri bana adımla hitap ediyordu. Ben elime taş alarak ses yaptım. Bana seslenen Antalya’dan gelen eski eşimdi. Kızımı sordu. ’Kızım yanımda öldü’ dedim. Oğlumu sordu. ‘Hiç duymadım sesini’ dedim. Ekipleri getireceğini beni çıkaracağını söyledi. Sabah ezanından sonra çalışmaya başladılar. 13.15’te beni çıkarabildiler” dedi.

“Ben enkaza gittiğimde sanki çocuklarımın kokusu varmış gibi hissediyorum”
Çocukları ve annesinin cenazesine katılamadığını belirten Ezer, “Ben kızımın, oğlum ve annemin mezarını Antakya’ya gelene kadar görmedim. Cenazelerine katılamadım. Ben 40. günde geldim Antakya’ya. 31 Mart’ta babamı Adana’da hastanede bırakıp buraya geldim. Enkaz yığını da olsa insan memleketinde huzur buluyor. Çünkü çocuklarımın, annemin burada olduğunu biliyorum. Evet zor, acı. Ben yürümeye çıktığımda ayaklarım beni istemsiz bir şekilde enkaza götürüyor. Hiçbir şeyim yok. Evim yok. Ama ben enkaza bile gittiğimde sanki çocuklarımın kokusu varmış gibi hissediyorum” dedi.

“Babam yanımda olursa acım hafifler”
Babasının enkazdan 16 saat sonra çıkarıldığını ancak şu an Adana’da tedavi gördüğünü söyleyen Ezer, babasını da yanına alarak konteynerde kalmak istediğini söyledi. Şu an çadırda kalan Ezer, “Çok zor bir dönemden geçiyoruz. Biz burada felaketi, kıyameti yaşadık. Dilerim bir daha olmaz insanlarımız da ders alsın. Kimse kimseyi üzmesin. İki dakikaya sığdı bütün hayatımız. Şimdi çadırda kalıyorum. 28 Şubat’ta yaptığım konteyner başvurusunun sonuçlanmasını bekliyorum. Dilerim sonuçlanır. Hayatta kalan tek varlığım babam. Babam da enkazda kaldı 16 saat sonra çıkarıldığını söylediler bana. Bütün aileyle beraber yaşıyorduk. Zaten ayağından engeli vardı. Hastanede şu an bakım altında ama yanımda olursa acım hafifler. Şu an konteyner başvurumun sonuçlanmasını bekliyorum” diye konuştu.

“Ben gözyaşlarımı tutamıyorum ama o benden daha metin duruyor”
Arkadaşı Rahşan Atahan ise, acılı anne Elçin Ezer’e destek olmaya çalıştığını ancak gözyaşlarını tutamazken, Ezer’in kendisinden daha güçlü olduğunu söyledi. Rahşan Atahan, “Bana teyze diyen iki çocuğu kaybettim ben. Elçin’in çocuklarını. Enkazda kalmadık ama sarsıntı nedeniyle çocuklarım da yaralandı. Kayıplarımız çok. Dostlarımız, anılarımız gitti. Hayatımız 1,5 dakikada alt üst oldu. Ben onu asla anlayabileceğimi düşünmüyorum. Çok inanılmaz feci bir kayıp. Elimden gelen her şekilde destek olmaya çalışıyorum ama bakıyorum kimi zaman o benden daha güçlü duruyor. Ben gözyaşlarımı tutamıyorum ama o benden daha metin duruyor. Çok daha dayanıklı. Umut oluyor” dedi.

“Yüreği çok geniş ama acısının tarifi yok”
Elçin Ezer ile çadır kentte tanıştığını söyleyen Mehtap Yılmaz da, “Yüreği çok geniş ama acısının tarifi yok. Ben onu yakın bir zamanda tanıdım çadırda. Kaybettiklerimiz kadar çok güzel dostluklarımız oldu. Kader arkadaşıyız. Hayatta kalmaya çalışıyoruz. Ben burada hayvanlar için kalıyorum. Hayvanlarla ilgili gönüllülerden destek istiyorum” ifadelerini kullandı.

Kaynak : İHA
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.04.15 12:08:20
Son Düzenlenme Tarihi :