SON DAKİKA

logo

Büyükşehir Belediyesi çatı GES’lerden yaklaşık 2 milyon TL kazanç sağladı

Antalya Büyükşehir Belediyesi, hizmet binasının kış ve bahar aylarındaki elektrik tüketiminin üçte birini Belediye Hizmet Binası ve Antalya Ulaşım A.Ş. binasına kurduğu çatı tipi güneş enerji santrallerinden (GES) karşıladı. Çatı GES’leri, bir yıla yakın bir zamanda güncel ulusal tarife baz alınarak yapılan hesaplamaya göre belediye bütçesine yaklaşık 2 milyon TL kazanç sağladı.

Büyükşehir Belediyesi çatı GES’lerden 

yaklaşık 2 milyon TL kazanç sağladı


Enerjinin üçte biri GES’lerden 


Antalya Büyükşehir Belediyesi, hizmet binasının kış ve bahar aylarındaki elektrik tüketiminin üçte birini Belediye Hizmet Binası ve Antalya Ulaşım A.Ş. binasına kurduğu çatı tipi güneş enerji santrallerinden (GES) karşıladı. Çatı GES’leri, bir yıla yakın bir zamanda güncel ulusal tarife baz alınarak yapılan hesaplamaya göre belediye bütçesine yaklaşık 2 milyon TL kazanç sağladı. 


Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in talimatıyla hayata geçirilen temiz ve yenilenebilir enerji kaynakları hem doğayı koruyor hem de belediye bütçesine katkı sağlıyor. Türkiye’de bir ilke imza atarak belediye hizmet binalarına kurulan çatı tipi Güneş Enerji Santralleri ile kendi enerjisini üreten ve depolayan Antalya Büyükşehir Belediyesi, TSE tarafından “İklim Dostu Kuruluş” belgesini alan ilk belediye oldu. ‘Çatı Tipi Güneş Enerji Santrali ve Elektrik Depolama Sistemi’ ile Antalya Büyükşehir Belediyesi çatısında ve tramvay atölyesi çatısında toplamda 330 kW saat enerji üretimi ve 400 kW saat enerji depolaması gerçekleşiyor. 

2 YILDA AMORTİ EDİLECEK

Avrupa Birliği’nin hibe programları kapsamında olan MatchUp Projesi altında hayata geçirilen Çatı Tipi Güneş Enerji Santralleri 4 milyon 820 bin TL’ye mal oldu. Projenin teknik sorumlusu Hakan Yüksel Güzel, Çatı Tipi Güneş Enerji Santrallerinin tahmin edilenden daha kısa sürede kendisini amorti edeceğini belirterek, “Proje tamamlandığındaki tarife baz alınarak yapılan hesaplamalarda amortisman süresini 5 yıl gibi bir süre tasarlamıştık ama artan enerji maliyetleri bu süreyi 2-2.5 yıl gibi bir süreye çekiyor. Enerji maliyetlerinde yaşanan artışla bu süre her geçen gün azalıyor. Bu sayede ne kadar rantabl ve fizibl bir proje gerçekleştiği de ortaya çıkıyor” dedi. 

ENERJİNİN ÜÇTE BİRİ GES’LERDEN

Antalya’da güneşlenme süresinin yıllık ortalamada 4-5 saat olduğuna dikkat çeken Güzel, 

sistemin işleyişini şöyle anlattı: “Çatıda üretilen güneş enerjisinin lityum bataryalar üzerinden depolaması gerçekleştiriliyor. Onun paralelinde bu enerji alçak basınç sistemine basılıyor. Bu da belediye hizmet binasının kış ve bahar aylarındaki tüketiminin üçte birini karşılıyor. Belediyemiz bünyesindeki elektrikli araçlar şarj ediliyor. Bu sayede elektrikli araçların çalışması için doğalgaz ya da şebekeden elektrik kullanımına gerek kalmıyor.” 

150 TON KARBON SALINIMI ENGELLENDİ

Temmuz 2021’de güneşten elektrik üretimine başlayan Büyükşehir Belediyesi Hizmet Binası ile Antalya Ulaşım A.Ş. çatısına kurulan GES’ler bugüne kadar yaklaşık 150 ton karbon salınımını engellemiş oldu. Doğa ve çevre dostu bu proje Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesine de önemli bir katkı sağlıyor. Temmuz 2021’den bu yana Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından açıklanan ulusal güncel tarife baz alınarak yapılan hesaplamalara göre GES’ler Büyükşehir Belediyesi’ne yaklaşık 2 milyon TL kazanç sağladı. 

HEDEFLERE ADIM ADIM YAKLAŞTIK

Antalya’yı iklim dostu kent yapma hedefiyle doğaya ve çevreye saygılı çalışmaları titizlikle yürüttüklerini söyleyen Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, “Şehrimizin, ülkemizin ve dünyamızın geleceğini düşünerek hazırlayıp hayata geçirdiğimiz projelerimizin başarısı bizleri memnun ediyor. Çatı Tipi Güneş Enerji Santrallerimiz ile belirlediğimiz rakamsal hedeflere adım adım ulaşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. GES’lerin belediye bütçemize sağladığı katkının yanı sıra bizi en mutlu eden sonuç karbon salınımının azaltılmasına yönelik katkısı oldu. Düşük karbon yoğunluğu ile yüksek yaşam kalitesini hemşerilerimize sunmanın gayretiyle çalışmaya devam edeceğiz” dedi. 



Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2022.06.23 10:11:55
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






“İlkemiz önce ülkemiz”

Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi ve Türk Büro-Sen Antalya Şube Başkanı Hasan Yılmaz Danabaşoğulları, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü münasebetiyle yapmış olduğu basın açıklaması.

 “İlkemiz önce ülkemiz” parolasıyla, devletimizin birliği ve bütünlüğü; milletimizin kardeşlik, huzur ve mutluluğunu daim kılmak için “Türkiye sevdamız, ekmek için kavgamız” diyerek kamu görevlilerimizin hak ve menfaatlerinin korunması ve geliştirilmesi amacındayız.  

Başta memurlarımız olmak üzere bu ülkenin işçileri, işsizleri, emeklileri, yoksulları, kadınları ve gençleri için mücadele vermekteyiz. Türk milleti olarak barış içinde, özgürce yaşamak için, demokrasi için, ekmek için, daha güzel bir dünyada, insan onuruna yaraşır bir hayat için bu birlikteliği oluşturduk. En temel insani ve demokratik haklarımız için, sosyal adalet ve eşitlik için eylemler gerçekleştiriyoruz. Türkiye Kamu-Sen olarak mücadelemizin, Devletimizin kuruluş felsefesine uygun bir biçimde, muasır medeniyet seviyesine ulaşmak için olduğunu özellikle vurgulamak isteriz.  

Bizler, emeğin en yüce değer, ekmek kavgasının kutsal olduğuna inanır, alın terini akıtıp, evine ekmek götürme telaşında olan çalışanlarımızın, hak ettiği saygıyı görmesi ve emeğinin karşılığını alması için mücadele yürütürüz.  Bu doğrultuda sesimizin daha gür çıkması, sorunlarımızın gündeme getirilmesi ve çözüm yollarının bulunması konusunda 1 Mayıs’ın bizler için taşıdığı anlam ve değer son derece büyüktür. 

Ülkenin toplam gelirinden herkesin adil miktarda pay alamaması gelir dağılımının bozulmasına, haksızlığa ve yersiz zenginleşmeye neden olmaktadır. Haksız kazanç ve yersiz zenginleşmenin sonucunda; açlık ve yoksulluk tehlikesiyle baş başa kalan ve çalıştığı halde geçimini sağlayamayan bir toplum ortaya çıkar. Hiçbirimiz çalıştığı, çabaladığı halde yoksul olmak istemeyiz. Kimsenin emeğinin heba olmasına göz yumamayız. 

Bu noktada ortak çıkarlarımızı korumak için bir araya gelerek, güç birliği yapmamız zorunlu hale gelir. Biz; sendikacılığı maaş pazarlığından çok, kamu çalışanlarının bütün haklarının korunup geliştirilmesi için daha geniş yelpazede mücadele etmenin bir aracı olarak görüyoruz. 1 Mayıs’ın emeğinden başka sermayesi olmayan çalışan, işsiz, yoksul, esnaf ve ev hanımlarının seslerini yükselttiği ve güç birliği yaptığı gün olması gerektiğine inanıyoruz. 

Ülkemizi gerginliğe sürükleyerek, memurun, işçinin, emeklinin sorunlarını hasıraltı etme,  gündemi saptırma amacı güdenler, çalışanlara ve sendikacılığa en büyük darbeyi vurmaktadır. 1 Mayıs’ı devletle hesaplaşmaya çevirmek, çalışanların örgütlü mücadelesini zayıflatarak, küresel saldırılar karşısında bizleri çaresiz bırakmak isteyenler bulunmaktadır. Gündemi çalışan sorunlarından saptırıp, bölücülüğün mihmandarlığını yapmaya soyunanlar vardır. Türkiye Kamu-Sen olarak 1 Mayıs’ın bölücülerin ve devletimizle hesaplaşma hayalinde olanların çirkin emellerine alet olmasına müsaade etmeyeceğiz.   

1 Mayıs, bir hesaplaşma günü değil, çalışanların sorunlarının gündeme taşındığı ve çözümlerin arandığı gün olmalıdır. 1 Mayıs’ın, gerginliklerin yaşandığı bir gün olmaktan çıkarılıp, adına yakışır bir bayram havası içinde kutlanan, daha uzun bir zamana yayılan, tüm çalışanların sorunlarının gündeme taşındığı ve çözüme kavuşturulduğu bir süreç olmasını arzu etmekteyiz. Ancak bu şekilde 1 Mayıs tüm çalışanlar açısından daha anlamlı hale gelebilir, tüm sendikalar asgari müştereklerde, fikir birliği sağlayabilir.

Bununla birlikte son yıllarda yaşanan ekonomik gelişmeler ve uygulanan istihdam politikaları çalışma hayatının mevcut sorunlarının giderek derinleşmesine neden olmaktadır. Güvencesiz ve esnek çalışma yaygınlaşmakta, yaklaşık her iki çalışandan biri, sosyal güvenceden ve sosyal korumadan faydalanamadan, kayıt dışı olarak istihdam edilmektedir. İş kazaları ve meslek hastalıkları her geçen gün artmakta, memur ve emekli maaşları hayat pahalılığına yenik düşmektedir. Her ne kadar sorunların çözümü için bir takım adımlar atılmış olsa da özellikle memurlarımız temel konularda kalıcı çözümler beklemektedir. 

Bilhassa pandemi ile birlikte bütün dünyada artan enflasyon gerçeğiyle yüz yüze kalmış bulunmaktayız. Memur ve emeklilerimizin maaşları, hayat pahalılığı karşısında sürekli erimekte, alım gücü düşmektedir. Uzun zamandan beri memur ve emeklilerimize hedeflenen enflasyon rakamlarına göre zam yapılmakta ama hedefler tutmadığı için yıl içinde memur maaşları enflasyon karşısında erimektedir. Dönem sonlarında ödenen enflasyon farklarıyla geriye dönük olarak telafi sağlanmakta bu da maaşların enflasyon karşısında sürekli erimesi sonucunu doğurmaktadır. En düşük dereceli memur maaşı asgari ücret düzeyine kadar gerilemiş, yoksulluk sınırı ortalama memur maaşının 3 katına ulaşmıştır. Bu gerçekler ışığında enflasyon farkının maaşlara aylık olarak yansıtılması ve kamu çalışanlarımıza seyyanen ek zam yapılarak kayıplarının karşılanması zorunlu hale gelmiştir. 

Yakın bir zamanda yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri nedeniyle siyasi partiler ve adaylar çeşitli toplum kesimleri için vaatlerde bulunmakta, hükümetimiz toplumun geniş kesimlerine yönelik birtakım teşvik, iyileştirme ve zam kararları almaktadır. Bu süreçte gözardı edilen kesim, sayıları aileleriyle birlikte 25 milyonu bulan memur ve emeklilerimiz olmuştur. Asgari ücretli, işçi, çiftçi, dar ve sabit gelirli, esnaf, şirket sahibi ve iş dünyasına ilişkin müjdeler verilirken memurlarımız da ek zam müjdesi beklemektedir.    

“İnsan onuruna yaraşır iş” herkesin hakkıdır. İstihdamın korunması, geliştirilmesi ve işsizliğin önlenmesi, güvenli bir gelecek, huzurlu bir toplum oluşturulmasının olmazsa olmazıdır. Türkiye Kamu-Sen olarak 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününde insan onuruna yaraşır bir yaşam, adil bir gelir dağılımı, güvenceli bir çalışma hayatı istiyoruz.

Esnek, güvencesiz, sözleşmeli personel istihdamına ve asıl işin taşeronlara yaptırılmasına karşıyız. Sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi, yüz binlerce çalışanımızın beklentilerinin karşılanması bakımından olumlu bir gelişme olarak Türkiye Kamu-Sen’in yıllardır dile getirdiği güvenceli istihdam konusunda ne denli haklı olduğunun yetkililerimiz nezdinde de kabul edilmesi anlamına gelmektedir. Ancak sözleşmeli personel istihdamına son verilmemiş olması, aynı yanlışta ısrar edilmesi, önümüzdeki dönemde de sorunların katlanarak gündeme geleceğini göstermektedir. Bu nedenle sözleşmeli ve güvencesiz istihdamın kamu personel rejiminden tamamen çıkarılması en doğru yaklaşım olacaktır.  

Bu çerçevede 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde; 

1. Memurlarımıza ek zam ve refah payı verilerek alım güçlerinin yükseltilmesi, 

2. Enflasyon farkının, ortaya çıktığı ay itibarı ile ödenmesi,

3. Sözleşmeli ve güvencesiz çalışmanın bütünüyle kaldırılarak tüm kamu çalışanlarının güvenceli ve kadrolu biçimde istihdam edilmesi,

4. 1. Dereceye gelmiş bütün kamu personelinin ek gösterge rakamlarının 3600’e yükseltilmesi, 

5. Memurlarımıza da dini bayramlarda ikramiye verilmesi, 

6. Tüm ek ödemelerin emekliliğe sayılması ve emeklilikteki ayrımın kalkması,

7. Günün şartlarına uygun olarak sosyal yardımlar, ek ders, nöbet ücreti, fazla mesai gibi ödemelerin artırılması, kira, giyim, yemek yardımı gibi yeni sosyal yardım kalemlerinin oluşturulması, 

8. Yardımcı hizmetler sınıfı personelinin genel idare hizmetleri sınıfına geçirilmesi, 

9. Deprem bölgesinde görev yapan kamu çalışanlarının barınma ihtiyacı başta olmak üzere ekonomik, sosyal ve psikolojik olarak desteklenmesi, 

10. Memur maaş sisteminin sadeleştirilerek tüm memurların yürüttüğü kamu hizmetinin gerektirdiği niteliklere uygun bir maaş almalarının sağlanması, 

11. Kamuda mülakat uygulamasının bir an önce kaldırılarak liyakat ilkesinin tam anlamıyla hayata geçirilmesi, 

12. 4/C’li iken 4/B’ye geçen kamu çalışanlarının eğitim durumlarına uygun kadrolara atamalarının yapılması, 

13. Kamu çalışanlarına şiddetin son bulması için gerekli tedbirlerin alınması, 

14. 4688 sayılı Kanunun revize edilerek toplu sözleşme sisteminin katılımcı ve sonuç alıcı bir hale gelmesi için imza ve itiraz yetkilerinin toplu sözleşmeye katılan tüm konfederasyon ve sendika temsilcileri lehine genişletilmesi, 

15. 657 sayılı Kanunun revize edilerek günün şartlarına uygun hale getirilmesi, kamu görevlilerimizin yetkililerden acil olarak çözülmesini beklediği konuların başında gelmektedir.  

Herkesin; toplumun tüm bireylerinin insan onuruna yaraşır bir hayat sürmesi için çaba sarf etme, ülkemizde adaletin tesis edilmesi için yaşanan olumsuzlukları dile getirme ve daima daha güzeli arama zorunluluğu vardır. Bu davranış, bizim inancımızın da temel bir değeridir. 

İşçisiyle, memuruyla, işsizi ve emeklisiyle hep birlikte büyümesine katkıda bulunduğumuz milli gelirin adilce paylaşılması, sosyal devlet ilkesinin hayata geçirilmesi ancak hak mücadelesine omuz veren bireyler ve kurumların çoğalmasıyla mümkün olacaktır.

Türkiye Kamu-Sen olarak biz, 

• Huzurlu ve insan onuruna yaraşır bir yaşam istiyoruz. 

• Yıllardır haksızlığa uğrayan memurlarımıza, itibarlarının iade edilmesini istiyoruz. 

• Esnek ve güvencesiz istihdam modellerinin kaldırılmasını, tüm kamu görevlilerinin kadrolu, aile birliğinin teminat altına alındığı güvenceli bir istihdam sisteminde tek çatı altına toplanmasını istiyor, Devletin memuruna sıfat olarak harfler ve rakamlar değil, sadece Devletin kadrolu memuru sıfatı yakışır diyoruz.  

• Enflasyon kadar zam çıkmazından kurtulmak istiyoruz.    

• Nimette de külfette de adalet istiyoruz. Büyümeden pay istiyoruz. Adil bir gelir dağılımı istiyoruz.

• Ailesinin insanca yaşamasına yetecek düzeyde ücret alan kamu çalışanı görmek istiyoruz.

• Kamu görevlileri ile birlikte tüm çalışanların örgütlenme, toplu sözleşme ve grev haklarını özgürce kullanabildiği bir ülke istiyoruz.

• Şeffaf ve adil bir yönetim istiyoruz.

• Çalışma barışını sağlamış, yönetime katılma hakkı olan çalışanlar görmek istiyoruz. 

• Geleceğe güvenle bakan, birbirine saygılı, mutlu, müreffeh, muasır medeniyet seviyesinin de üzerine çıkmış bir toplum istiyoruz.

Biliyoruz ki, birliğimizi ve beraberliğimizi yenecek hiçbir güç yoktur. Bizler birlik oldukça, hiçbir güç, bizleri yok sayamayacak, haklarımızı geriletemeyecektir. Hak aramak kutsal bir mücadeledir. Bizler bu mücadeleyi yalnızca bir alanda değil; her alanda, her platformda veriyoruz. Türkiye Kamu-Sen çatısı altında oluşan bu birlikteliğin verdiği güç ve mücadele azmimiz sürdükçe bizleri zayıflatmaya, kardeşi kardeşe kırdırmaya çalışanlar asla bu emellerine ulaşamayacaktır.

Türkiye Kamu-Sen’in mücadele ruhu çalışanlarımızı mutlu, Türk milletini ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini, bir ve bütün olarak ilelebet payidar kılacaktır. Çalışanlarımız emeğinin, alın terinin ve yüreğinin gücünün farkına vardığında yarınlar daha güzel olacaktır.

Bu duygular içinde “Bir arada kardeşçe, daha çok çalışacağız, daha çok üreteceğiz, haklarımızı elde edebilmek için daha güçlü bir mücadele vereceğiz. Bu birliktelik, bizleri 21. yüzyılı Türk Asrı yapmak noktasındaki hedefimize ulaştıracaktır.” diyor; tüm çalışanlarımızın 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutluyoruz.

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.05.01 13:42:56
Son Düzenlenme Tarihi :





Elbistan Belediyesi’nin tekstil fabrikasında ilk üretim yapıldı

Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde, geçtiğimiz günlerde Elbistan Belediyesi tarafından açılan tekstil fabrikasında ilk ürünlerin üretildi.
Tüm hakları Elbistan Belediyesi’ne ait olan markanın logosunu taşıyan tişörtleri giyerek kameraların karşısına geçen Belediye Başkanı Mehmet Gürbüz, kısa sürede fabrika satış mağazası açılacağını söyledi.
Üretilen ilk parti ürünlerin İstanbul ve Bursa gibi illere gönderilmek üzere hazırlandığını belirten Başkan Gürbüz, “Her bahar bir çiçekle başlar. Bu üretim de Elbistan’ı tekstilde dünyanın önemli merkezlerinden biri haline getirecek ilk adım, ilk çiçek olacak” değerlendirmesinde bulundu.
Gürbüz, 3 bin metrekare kapalı alanda kurulan tekstil fabrikasının üretim bantlarında yaklaşık 50 çalışanla birlikte hummalı bir çalışma sürdürüldüğüne işaret etti.
Elbistan Belediyesi’ne ait tekstil fabrikasıyla ‘Üreten Elbistan’ için bir tuğla daha bıraktıklarının altını çizen Başkan Gürbüz, şöyle devam etti:
“Elbistan Belediyesi’nin açmış olduğu tekstil fabrikasında ve kendi markamızla ilk ürünümüzü üretmiş olduk. Şu anda fabrikamızda Türkiye piyasasına sunacağımız ürün sevkiyata hazır ürünler. Yani İstanbul’a, Bursa’ya artık orada vatandaşlarımızın satışına sunulacak olan marka ürünler. İnşallah yakın zamanda hem Türkiye iç piyasasına ciddi bir ürün sunumu gerçekleştireceğiz. Marka ürünlere geçeceğiz. Arkasından da inşallah yakın zamanda ürünlerimizi ihracata da konu edeceğiz. Elbistan üretimiyle gündeme gelsin istiyoruz. Mutluyum kendi markamızla üretmiş olduğumuz tişörtü giydim bugün. Diğer ürünlerimizi de inşallah yakında piyasaya sunacağız.”

"Fabrika satış mağazası açacağız"
‘Elbistan’da kendi markamızla beraber bir mağaza açacağız’ diyen Başkan Gürbüz, “Fabrika satış mağazamız olacak. Üretimden halka direkt vereceğiz. Yani herhangi bir kârlılık gütmeyeceğiz burada. Dolayısıyla vatandaşımız da çok daha ekonomik ürünlerle tanışmış olacak. Esnafımızın talep etmesi halinde esnafımıza da dağıtacağız. Ama fabrika mağazamızı kendi markamızla açacağız, oluşturacağız. Önümüzdeki ay inşallah raf sistemlerini şu anda hazırlıyoruz. Ürün çeşitliliğimizi artırmaya çalışıyoruz. Hem tişört hem kışlık kıyafetler, bahara uygun kıyafetler, belki de yeni tasarımlarla beraber yani birçok ürün yelpazesiyle beraber sunacağız” açıklamasında bulundu.

"Elbistan’ın üretim üssü olmasını istiyoruz"
Elbistan’ın, organize sanayi bölgesinde 6.bölge teşviklerinden yararlanmasıyla birlikte üretim üssüne dönüşmesini amaçladıklarına değinen Başkan Gürbüz, şunları söyledi:
“Fabrikaların sayısı artsın istiyoruz. Dolayısıyla büyük bir iş gücü ve potansiyeli var. Enerjinin başkenti Elbistan. Dolayısıyla tekstilde en önemli iki girdiden bir tanesi enerji, diğeri iş gücüdür. Hem iş gücünün hem de enerjinin olabildiğince ekonomik olarak sunulduğu bir şehir Elbistan. Dolayısıyla yatırımcılarımızı ben davet ediyorum. 6. bölge teşvik çerçevesine girdiği için Bir de deprem nedeniyle çok ciddi yatırımcılarımıza büyük kolaylıklar sağlıyor devletimiz. Bu vesileyle ben Sayın Cumhurbaşkanımıza, Sanayi Bakanımıza, şehrimize göstermiş oldukları yakın ilgi nedeniyle de çok teşekkür ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın da liderliğinde önümüzdeki günlerde inşallah bölgemizdeki sanayinin, bacalarının yeniden güçlü bir şekilde aktif bir şekilde tüttüğünü göreceğiz. Bunun müjdesini de buradan vermek istiyorum. Çünkü bizimle çok sayıda yatırımcı görüşme gerçekleştiriyor. Bizler de organize sanayimizin ikinci etabını büyütüyoruz. Yeni organize sanayi bölgesi teklifinde bulunduk. Sanayi Bakanlığı’ndan yakın bir zamanda inşallah onların da dönüşleri olacak. Ve bu güzel müjdeli haberleri hemşehrilerimle paylaşacağım.”

"Bahane üretmiyoruz"
Gürbüz açıklamalarını, “Bahane üreten değil; tribünlerde duran sadece çağrıda bulunan değil bizzat sahada olan, üretimin yükünü omuzlayan hatta şehri sırtlayan bir belediye olmak zorundaydık. Bunu da gerçekleştirmek için inşallah meyvelerini yakında göreceğiz. Yani sadece tekstil olarak düşünmüyoruz ve bizim için bir işaret fişeği. Onun dışında da yeni fabrika haberlerimizi kamuoyuyla yakında paylaşacağım. Var gücümüzle canla başla bir taraftan vatandaşımızın TOKİ’deki ya da kırsal mahallelerimizdeki konakları ve konutlarıyla ilgilenir onları hızlıca yükseltirken diğer taraftan onlara da yeni istihdam sahaları sağlamak, iş gücünü güçlendirmek, kuvvetlendirmek için mücadele içerisindeyiz. Ben elimdeki tüm imkanı, üretime yönlendirdim. Ve bu anlamda seferber olduk. Tüm gençlerimizin, hanım kardeşlerimizin özellikle istihdam sahalarında onlara çok daha geniş yelpazelerde iş imkanları sunmakla ilgili mücadelemiz var. Bu anlamda bizleri yalnız bırakmayan hemşehrilerime dualarını esirgemeyen kardeşlerime ak saçlı büyüklerime çok teşekkür ediyorum” cümleleri ile tamamladı.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.09.12 17:58:55
Son Düzenlenme Tarihi :