Beslenme Uzmanı Dilara Koçak, insan bağırsağının binin üzerinde mikroorganizma ve mikroorganizma türü içerdiği düşünüldüğüne dikkat çekerek, “Bireylerin mikrobiyota profilleri genetik, yaş, cinsiyet, diyet ve yaşam tarzı gibi çeşitli faktörler tarafından sürekli olarak etkilenir. Her bireyin mikrobiyota profili farklı olsa da sağlıklı bireylerde bakteri türlerinin çeşitliliği ve dağılımı benzerdir. Son yıllarda, sağlığın korunmasında bağırsak mikrobiyotasının beyinle iki yönlü iletişim kurabilme yeteneği, yani bağırsak-beyin ekseninin ön planda olduğu mevcut araştırmaların odak noktası haline gelmiştir“ dedi.
Bilimsel araştırmalara değinen Dilara Koçak, “2011 yılında Fransa’da yapılan çift kör, randomize bir klinik çalışmada, probiyotik takviyesinin depresyon üzerine etkisi değerlendirilmiştir. Çalışmaya 55 kişi katılmıştır. Katılımcılar deney ve kontrol grubu olarak ikiye ayrılmıştır. Deney grubuna probiyotik takviye edilmiştir. Kontrol grubu ise hiçbir takviye almamıştır. Çalışmanın sonucunda, 30 gün boyunca bir probiyotik takviyesi alan sağlıklı bireylerin, önemli ölçüde daha az sıkıntı-bunalım hissettiği belirlenmiştir. Probiyotik takviyesinin faydalı etkileri göz önünde bulundurulduğunda, doğal probiyotik gıdaların tüketimini arttırmanın da önemli olduğunu söyleyebiliriz. Yoğurt, kombucha gibi probiyotik gıdalara ek olarak doğal bir probiyotik kaynağı olan Anadolu arı ekmeğini çocukların günde yarım-1 tatlı kaşığı, yetişkinlerin ise günde 1-2 tatlı kaşığı tüketmesini öneriyorum” ifadelerine yer verdi.
“Probiyotik mikroorganizmaların besin maddesi: Prebiyotikler”
Güvenilir Ürün Platformu Danışma Kurulu Başkanı Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı ise bakterilerin, bağırsakta mikrobiyota dengesinin yönetimine yardımcı olduğuna, bu nedenle de sağlıklı bağırsak mikrobiyotasının bozulmasının hastalıklara zemin hazırlayabileceğine dikkat çekti. Sağlıklı mikrobiyotanın bozulması (disbiyozis), depresyon ve otizm spektrum bozukluğu gibi nöropsikolojik bozukluklar, obezite gibi metabolik bozukluklar ve inflamatuar bağırsak hastalığı ve irritabl bağırsak sendromu gibi gastrointestinal bozukluklarla ilişkilendirildiğine işaret eden Samancı, “Buna karşılık bağırsak mikrobiyotasının prebiyotik ve probiyotik takviyeleri ve doğal probiyotik gıdaların tüketimi gibi müdahalelerle düzenlenebileceğine dair çalışmalar da bulunmaktadır” diye konuştu.
Probiyotik takviyeler kadar probiyotik mikroorganizmaların besin maddesi olan prebiyotiklerin de önemli olduğunu belirten Dr. Tanuğur, propolisin ilerleyen dönemde prebiyotik bir gıda olarak literatüre girebileceğine
dikkat çekti. Tanuğur şöyle dedi: “2022 yılında İtalya’da yapılan bilimsel bir çalışmada standartlaştırılmış polifenol içeriğine sahip propolis ekstraktının, beş farklı donörün dışkı materyalinden elde edilen bağırsak mikrobiyotasının bileşimi ve işlevselliği üzerindeki in vitro etkisini belirlemek hedeflenmiştir. Bilimsel çalışmada, propolisin, kısa zincirli yağ asitlerinin konsantrasyonunu artıran sağlıklı ve hasta katılımcıların bağırsak mikrobiyota bileşimi ve işlevselliği üzerinde modülatör bir etki sergilediği görülmüştür. Çalışmanın sonucunda araştırmacılar, bilimsel verilerin propolisin bağırsak sağlığına katkıda bulunabileceğini ve prebiyotik bir bileşen olarak kullanımı açısından daha ileri araştırmalara aday olabileceğini ifade etmişlerdir.”
Kaynak : İHA
Bilimsel araştırmalara değinen Dilara Koçak, “2011 yılında Fransa’da yapılan çift kör, randomize bir klinik çalışmada, probiyotik takviyesinin depresyon üzerine etkisi değerlendirilmiştir. Çalışmaya 55 kişi katılmıştır. Katılımcılar deney ve kontrol grubu olarak ikiye ayrılmıştır. Deney grubuna probiyotik takviye edilmiştir. Kontrol grubu ise hiçbir takviye almamıştır. Çalışmanın sonucunda, 30 gün boyunca bir probiyotik takviyesi alan sağlıklı bireylerin, önemli ölçüde daha az sıkıntı-bunalım hissettiği belirlenmiştir. Probiyotik takviyesinin faydalı etkileri göz önünde bulundurulduğunda, doğal probiyotik gıdaların tüketimini arttırmanın da önemli olduğunu söyleyebiliriz. Yoğurt, kombucha gibi probiyotik gıdalara ek olarak doğal bir probiyotik kaynağı olan Anadolu arı ekmeğini çocukların günde yarım-1 tatlı kaşığı, yetişkinlerin ise günde 1-2 tatlı kaşığı tüketmesini öneriyorum” ifadelerine yer verdi.
“Probiyotik mikroorganizmaların besin maddesi: Prebiyotikler”
Güvenilir Ürün Platformu Danışma Kurulu Başkanı Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı ise bakterilerin, bağırsakta mikrobiyota dengesinin yönetimine yardımcı olduğuna, bu nedenle de sağlıklı bağırsak mikrobiyotasının bozulmasının hastalıklara zemin hazırlayabileceğine dikkat çekti. Sağlıklı mikrobiyotanın bozulması (disbiyozis), depresyon ve otizm spektrum bozukluğu gibi nöropsikolojik bozukluklar, obezite gibi metabolik bozukluklar ve inflamatuar bağırsak hastalığı ve irritabl bağırsak sendromu gibi gastrointestinal bozukluklarla ilişkilendirildiğine işaret eden Samancı, “Buna karşılık bağırsak mikrobiyotasının prebiyotik ve probiyotik takviyeleri ve doğal probiyotik gıdaların tüketimi gibi müdahalelerle düzenlenebileceğine dair çalışmalar da bulunmaktadır” diye konuştu.
Probiyotik takviyeler kadar probiyotik mikroorganizmaların besin maddesi olan prebiyotiklerin de önemli olduğunu belirten Dr. Tanuğur, propolisin ilerleyen dönemde prebiyotik bir gıda olarak literatüre girebileceğine
dikkat çekti. Tanuğur şöyle dedi: “2022 yılında İtalya’da yapılan bilimsel bir çalışmada standartlaştırılmış polifenol içeriğine sahip propolis ekstraktının, beş farklı donörün dışkı materyalinden elde edilen bağırsak mikrobiyotasının bileşimi ve işlevselliği üzerindeki in vitro etkisini belirlemek hedeflenmiştir. Bilimsel çalışmada, propolisin, kısa zincirli yağ asitlerinin konsantrasyonunu artıran sağlıklı ve hasta katılımcıların bağırsak mikrobiyota bileşimi ve işlevselliği üzerinde modülatör bir etki sergilediği görülmüştür. Çalışmanın sonucunda araştırmacılar, bilimsel verilerin propolisin bağırsak sağlığına katkıda bulunabileceğini ve prebiyotik bir bileşen olarak kullanımı açısından daha ileri araştırmalara aday olabileceğini ifade etmişlerdir.”
Kaynak : İHA