SON DAKİKA

logo

ALKÜ’de afet sürecinde kadın olmak konuşuldu

Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (ALKÜKAM) tarafından, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından afetlerde kadınların rolü ve işlevlerini temel alan “Afet Sürecinde Kadın Olmak” konusu ele alındı. ALKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nilgün Tatar, “Türkiye bir afet ülkesidir. Afetlerde kadınların dezavantajlı duruma düşmemesi için afetlerden ders çıkarmalıyız” dedi.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından bölgeye yardım ve destek sağlamakta tek yürek olan Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi (ALKÜ), deprem ve afetlerde neler yapılması gerektiğini yönünde bilimsel çalışmalara da imza atıyor. Bu çerçevede; Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (ALKÜKAM) tarafından Dr. Öğr. Üyesi Hatice Gülsoy moderatörlüğünde “Afet Sürecinde Kadın Olmak” konulu video konferans gerçekleştirildi. Video konferansa; Dokuz Eylül Üniversitesi İİBF Kamu Yönetim Bölümü Prof. Dr. Zerrin Toprak Karaman, ALKÜ Sağlık Hizmetleri MYO Öğr. Gör. Zehra Aslan, Sinop Üniversitesi Afet Yönetimi Öğr. Gör. Fatma Gündüz katılarak sunumlar yaptılar.

"Deneyimlerden ders çıkarabilmek afet yönetiminde büyük başarı sağlar"
Afet Sürecinde Kadın Olmak isimli video konferansın açılış konuşmasını yapan ALKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nilgün Tatar, “Dünyanın farklı coğrafyalarında çeşitli afetler meydana geliyor. Bunların sonucunda can ve mal kayıpları meydana geliyor. Ülkemizde de Kahramanmaraş merkezli depremlerde afetlerden etkilenen bireylerin sayısı oldukça fazla oldu. Kayıplarımız unutulamayacak kadar büyük. Uluslararası araştırmalarda doğal afetler sürecinde toplumun farklı kesimlerindeki kadınlar, erkekler, çocuklar, gençler ve yaşlıların etkilenme düzeyleri farklı olarak ortaya çıkıyor. Afetten etkilenen bireylerin afet süreci ve afet sonrasında yaşama uyun süreçleri ve bu sürecin güçlendirilmesi oldukça önemli bulunuyor. BM öncülüğünde yürütülen afetlere dirençli toplum oluşturulmasını hedefleyen çalışmaların tamamlayıcı unsuru toplumsal cinsiyet perspektifi olarak bakılıyor. Afet yönetiminde güçlü aktörler olarak kabul edilen kadınlar, sahip olduğu becerileri ve farkındalıklarıyla bu sürece büyük katkı sağlayacak roller üstlenmekte. Bunun yanında kadınlar afetlerde dezavantajlı durumlarla da karşı karşıya kalabilmekte. Bu nedenle deneyimlerden ders çıkarabilmek, afet yönetiminde büyük başarı sağlayacaktır. Bu konularda bizleri bilgilendirecek Afetlerde Kadın Olmak isimli seminere katılmaktan mutluluk duyuyorum. Seminere katkı sunun hocalarımıza teşekkür ediyorum” dedi.

Afet değil bilgisizlik, tedbirsizlik, savunmasızlık, ihmal öldürüyor
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tatar’ın ardından Afet Bilinci ve Yönetimi konulu sunum yapan ALKÜ Sağlık Hizmetleri MYO Öğr. Gör. Zehra Aslan, afetlerin birbirinden ayrılması ve kategorilendirilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Sorular üzerinden nelerin afet olduğunu anlatan Aslan, “Doğa olaylarının yanında insan kaynaklı olaylar da afet oluyor. Göç konusu da bir afet olarak tanımlanıyor. Bunun yanında hastalık ve salgınlar da afet olarak tanımlanabilir mi soruları gündeme geliyor. Afet yönetimi kanununda bu konu “Toplumun tamamını veya belli kesimleri için, fiziksel ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran, normal hayatı ve insan faaliyetlerini durduran veya kesintiye uğratan doğal, teknolojik ve insan kaynaklı olayların tamamı” afet olarak tanımlanmıştır. Afet bilinci ülkemiz için çok önem arz ediyor. Afet bilinci olduğunda can ve mal kayıpları en aza indiriliyor. Afet değil bilgisizlik, tedbirsizlik, savunmasızlık, ihmal öldürüyor” dedi.

"Türkiye’de afet yönetimi çok önemli"
Dokuz Eylül Üniversitesi İİBF Kamu Yönetim Bölümü Prof. Dr. Zerrin Toprak Karaman, Afetlerde Yöneticinin Sorumlulukları ve İkna Kapasitesi başlıklı sunumunu anlattı. Prof. Dr. Toprak, afetlerde kadınlarla ilgili yapılan çalışmaların birçoğunun dezavantajlar konusu olduğu hakkında bilgi verdi. Afetlerde kadın yöneticilerin de az olduğunu söyleyen Toprak, “Yöneticilikte artık nasıl etkin olabilirim düşüncesi ağırlıklı olmaya başladı. Bunun için yöneticilerde kadın ya da erkek olmanın yanında yöneticiliğin etkinliği konuşuluyor. Afet yönetimi doğrudan güvenlik ile ilgili güçlü bir karakter taşımakta. Aynı zamanda yöntemsel olarak, yöneticinin taşıdığı siyasi idari sorumluluk gereği, bürokratik, hiyerarşi ve kurullar bütünü, yetenek ve kapasiteye dayanan profesyonellik gibi kısmın modern hatta geleneksel katı yönetim unsurlarını birlikte öne çıkarmaktır. Ancak bu yapısallıkta iş birliği, karşılıklı bağımlılıklar müzakereci demokratik yapılanmalar ihmal edilmemelidir. Sürekli afetle karşılaştığımız için afet yönetimi çok önem arz ediyor. Yöneticinin başarıyı da başarısızlığı da kabul etmesi gerekiyor. Türkiye’de afetleri önlem için Türkiye Acil Müdahale Planı hazırlanmıştır. Bunun yanında afet yönetim süreçleri ile ilgili çalışmalar da bellidir. Bu çaptaki afetlerde öncelik sırasına göre hızlıca hareket etmek ve gönüllüleri doğru yönlendirmek hayati önem taşıyor” şeklinde konuştu.

"Bazı sebepler kadınları afetler karşısında daha kırılgan hale getirebiliyor"
Doğa veya insan kaynaklı afetler toplumu oluşturan bireyleri farklı şekilde etkilediğini söyleyen Sinop Üniversitesi Boyabat MYO Afet Yönetimi Öğr. Gör. Fatma Gündüz, buna karşılık her bireyin afetler karşısında verdiği yanıtın farlı olduğuna dikkat çekti. Afetlerin etkileri, kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve engelliler üzerinde yıkıcı olabildiğini hatırlatan Gündüz, “Tehlike tiplerine, kimlerin maruz kaldığına, hazırlıklı olmaya, bireysel ve toplumsal kapasiteye bağlı olarak afetin etkileri değişiklik göstermektedir. Afet ve cinsiyet alanında yapılan bilimsel araştırmalar, kadının ve erkeğin afetlerden farklı şekillerde etkilendiğini ve ’başa çıkma kapasitelerindeki farklılıkları ile bunlara etki eden değişkenleri ortaya koymaktadır. Afetlerde kadın ve erkeklerin etkilenme şekilleri ve kırılganlık düzeyleri de farklılaşmaktadır. Kadınları afetler karşısında kırılgan/savunmasız hale getiren etkenler sosyokültürel gerçeklerle ilişkili olabilmektedir. Normal şartlarda eğitime ve kaynaklara erişim güçlükleri, kısıtlı hareketlilik, kamusal alanda görünür olmama, fırsat eşitsizlikleri gibi sebepler onları afetler karşısında daha kırılgan hale getirebilmektedir. Aynı zamanda toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin unsurlar sebebiyle kırılganlık düzeyleri değişkenlik gösterebilmektedir. Afetler sırasında kadınların "bakıcı ve koruyucu rolleri" kişisel başa çıkma kapasitelerine ek bir yük getirebilmektedir. Yaşlı ve engelli bireylerin bakımının yanı sıra tahliye sırasında, çocuklar ve hayvanların taşınması kadınların sorumluluğunda görülmektedir. Ayrıca şiddet, cinsel saldırı, insan ticareti ve istismar ile karşı karşıya kalabilmektedir. Kadınların büyük çoğunluğunun tırmanma ve yüzme pratiğinin olmaması afetlerde özellikle; sel, heyelan ve tsunami nedeniyle can kayıpları ile sonuçlanmıştır” dedi.
Afet Sürecinde Kadın Olmak isimli video konferansa yoğun katılım olurken, Moderatör Dr. Öğr. Üyesi Hatice Gülsoy, katılımcılara ALKÜ adına teşekkür ederek, çalışmalarında başarılar diledi. Video konferansın ardından ALKÜKAM tarafından konuşmacılar adına TEMA Sivas Uzunbağ Hatıra Ormanına fidan bağışı yapıldı.

Kaynak : İHA
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.04.05 13:39:07
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Enkazdan çıkan 49 yıllık mektup, tıp fakültesi öğrencisini duygulandırdı

Depremin vurduğu Hatay’ın Antakya ilçesindeki bir enkazda 49 yıllık mektup bulan tıp fakültesi öğrencisi Derya Kahıgan duygusal anlar yaşadı. Mektubu okurken boğazı düğümlenen Kahıgan, ilk görev yeri olarak ise Antakya’yı yazacağını bildirdi.
6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerde 11 il içinde en büyük yıkım Hatay’da meydana geldi. Enkaz kaldırma ve konteyner kent kurulumlarının devam ettiği kentte, durumu yerinde görmek isteyen grupların ziyaretleri de devam ediyor.
Arkadaşlarıyla bölgede incelemelerde bulunan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 3. sınıf öğrencisi Derya Kahıgan, gördükleri karşısında büyük üzüntü yaşadıklarını belirtti.
Enkazların arasından geçerken duygusal anlar yaşadıklarını dile getiren Kahıgan, “Burada anıların da insanlarla birlikte enkaz altında kaldığını gördük. Hepimiz enkazların arasında bir şeylerimizi bıraktık. İnsanların evleriyle birlikte yaşadıkları anıları depremle birlikte gömüldü ve toprağın altında kaldı” dedi.

"49 yıllık mektup duygulandırdı"
Molozların arasında 49 yıl önce Almanya’dan bir oğuldan anneye yazılan mektuptan kesitler okuyan Kahıgan, “Büyük ihtimal gurbetten yazılmış bir mektup. Ailesine para göndereceğini ve ağabeyine yapacağı yardımdan bahsediyor. Antakya’daki anıtın önünde çekilmiş bir fotoğraf buldum. Mektup beni çok duygulandırdı. Antakya’ya ilk gelişim ve görüşüm de böyle oldu. Gelmeden önce evimizden çok üzüldük elimizden geldiğince destek olmaya çalıştık. Yıkımın bu kadar büyük olduğunu beklemiyordum. Gelince tamamen yıkılmış hayalet bir şehir gördüm. İnsanlar yok, sokaklar bomboş” diye konuştu.

"İlk görev yeri Hatay’ı yazacak"
Kısa süre sonra mezun olacağını ve ilk görev yeri olarak Hatay’ı tercih edeceğinin altını çizen Derya Kahıgan, “Stajlarım başlasaydı ve elimden fazlası gelseydi deprem anında da burada olmayı isterdim. Antakya’ya gönül borcumuz var. İlk tayin yerime burayı yazacağım. 49 yıl önce yazılan bir mektubun enkazın arasından elime geçeceğini tahmin bile edemezdim. Bu kadar korunmuş yırtılmamış. İlk görev yerim söz Antakya olacak” dedi.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.06.12 18:33:51
Son Düzenlenme Tarihi :





Memur-Sen'den seçim değerlendirmesi

Memur-Sen Antalya İl Başkanı Ünal Hisarkaya, 14 Mayıs seçimlerinin ardından gerçekleştirilen 28 Mayıs ikinci tur Cumhurbaşkanlığı seçimlerini değerlendirirken “Memur-Sen ve Kamu görevlileri olarak, gelirde adaletin sağlandığı, refahın adil paylaşıldığı müreffeh bir Türkiye için bu seferberliğe bütün gücümüzle katılacağız” dedi.

Türkiye tarihinde ilk defa ikinci tur seçim deneyimini yaşadığına işaret eden Hisarkaya, “Seçimler, maalesef, anket şirketleri üzerinden yapılan spekülasyonların, sosyal medya üzerinden gerçekleştirilen manipülasyonların ve ulusal ve uluslararası ölçekteki dezenformasyonların gölgesi altında gerçekleşti. Buna rağmen, milletimiz, bütün tezvirat ve manipülasyonlara karşı olgunluk ve bağımsızlık bilinciyle hareket etti, güçlü bir demokrasi dersi verdi. Bu seçimler, hakikat ve gerçek ile spekülasyon, manipülasyon ve dezenformasyon anaforu arasındaki bir tercihti. Gerçeği istismar edilerek saptırıldığı, terör örgütleri tarafından seçim atmosferinin zehirlendiği, küreselcilerin emrindeki medya güçlerinin süreci manipüle ettiği bir zeminde milletimiz, engin irfanıyla içinde yaşadığı gerçeği kurgudan ayırarak ve ülkeye yapılmak istenen ameliyatı görerek oynanan oyunu bozmuştur” ifadelerini kullandı.

Başkan Ünal Hisarkaya, “Kurulduğumuz günden itibaren millet iradesinin yanında olan Memur-Sen ailesi olarak bizler, ilk günden itibaren ilkelerimizden ve özgün duruşumuzdan zerre taviz vermeden ve fakat istiklal ve istikbalimize tasallut edilmek istenen kurguyu görerek tavrımızı belirledik, süreci yönettik.Ülkemizin, dünya ile birlikte içinden geçtiği bu kriz anaforundan ancak istikrarla ve bağımsız politikalarla çıkabileceği gerçeğinin altını hep çizdik. IMF, Dünya Bankası krizin çözümü değil körükleyicisidir, bu köhnemiş kurumlar ülkeleri talan eden emperyalizmin koçbaşlarıdır dedik; kapalı kapılar ardında yapılan görüşmelerin “temiz para” söylemi gibi vaatlere yansıyan boyutlarının bile ekonomik ve siyasi mandacılığa matuf olduğunu gördük, hakikati ve tavrımızı ortaya koyduk” açıklamasında bulundu.

Hisarkaya, ““Milletimiz, asırlara sâri deli gömleğini yırtıp atmıştır ve bundan sonra da giymeyecektir. Bu yöndeki nobran ve küçümseyici her teşebbüs de millet iradesine çarpıp geri dönecektir. Nitekim 14 Mayıs seçimleri sonrası milleti aşağılayan, depremzedeleri cezalandıran “millete rağmenci” tavrı bu millet görmüş ve gereğini yapmıştır. Dolayısıyla hiç kimse, hiçbir kesim demokrasiyi, milletin değerleriyle hesaplaşma aparatı olarak görmemeli, bilakis, bir başkasının hakkını emanet olarak görerek, çoğulcu bir mantıkla ülkeyi daha yukarıya taşıma azmini ortaya koymalıdır.Biz, bugünü, bir başlangıç olarak görüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle bu seçimin galibi 85 milyondur. Geçmişte her ne yaşandıysa yaşansın, bu seçimin kaybedeni yoktur. Dolayısıyla, hepimiz güzel Türkiye’miz ve aziz milletimiz için omuz omuza verip çalışmak zorundayız. Küsmeye, darılmaya, hele hele birbirimizi küçümseyici tavır içine girmeye hakkımız yok. Bu gemide hepimiz yaşıyoruz” şeklinde konuştu.

“Emekle, alın teriyle yükselecek Türkiye yüzyılında, istikrarla, daha güçlü adımlar atılacağına inancımız tam” diyen Memur-Sen Antalya İl Başkanı Ünal Hisarkaya şöyle konuştu: “Kamu görevlileri olarak, Türkiye’nin üreten gücü emek kesimi olarak emekle büyüyen, emekle yükselen Türkiye için, insanlık ve adil bir dünya için çalışmaya devam edeceğiz. Biz varız... Memur-Sen ve Kamu görevlileri olarak, gelirde adaletin sağlandığı, refahın adil paylaşıldığı müreffeh bir Türkiye için bu seferberliğe bütün gücümüzle katılacağız.” -Hbr.Mrk.


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.05.31 16:22:55
Son Düzenlenme Tarihi :