SON DAKİKA

logo

Deprem saatinde uyanma sendromu vakaları arttı

Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Dr. Çağlar Jaicks, deprem felaketinin ardından 04.17 olan deprem saatinde uyanma vakalarının arttığını söyledi.
Tüm ülkeyi derinden sarsan ve yüzyılın felaketi olarak nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli depremler sonrasında hem afete maruz kalanlarda hem de dolaylı yoldan etkilenenlerde kaygıya bağlı uyku bozukluğu şikayetleri arttı. Deprem kaygısı yaşayanlar özellikle afetin gerçekleştiği 04.17’de uyanmaya ve uyanık kalarak muhtemel bir depreme ayakta yakalanmaya çalışmaya başladı.

“Uyku bozuklukları var”
Medical Park Seyhan Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Dr. Çağlar Jaicks, deprem sonrası kaygıya bağlı uyku bozukluğu şikâyetlerinin arttığını belirterek açıklamalarda bulundu.
Uzman Dr. Jaicks, “3 ay önce yaşadığımız depremden bu yana çok ciddi boyutta kaygı bozuklukları gözlemliyorum. Buna eşlik eden uyku bozuklukları, motivasyon bozuklukları ve konsantrasyon kaybı var. Üniversite sınavına hazırlanan ergenlerde ‘Neden ders çalışıyoruz ki?’ gibi bir anlam kaybı var. Buna eşlik eden uyku bozukluğu da görüyorum” ifadelerini kullandı.

“Çok aydınlıkta oturulmamalı”
Deprem saatinde uyanan insanların çok ciddi uyku bozukluğu yaşadığını ifade eden ve tavsiyelerde bulunan Jaicks, “Deprem gece 04.17’de olmuştu. Ancak istatistiksel olarak bakıldığında depremler genelde gündüz saatlerinde olmuş hep. İnsanlar deprem saatinde uyanıyor, bunun da nedeni deprem olursa yatağımda yakalanmayayım düşüncesi. Fakat bunun genel anlamda uzun süreli zararları daha fazla da olabilir. Uyumayan bir kişi hayattan keyif alamama, doğru düşünememe gibi sorunlarla karşı karşıya kalacaktır. Düzenli bir uyku genel sağlık için çok önemli. Bunun için manevi destek alınabilir, uyku hijyenine dikkat edilebilir. Geç saatlerde çay ve kahve çok fazla tüketilmemi. Çok aydınlıkta oturmamak gerekiyor. Uyku hijyenine dikkat edilmesine rağmen halen uyku bozukluğu varsa destek alınabilir” ifadelerini kullandı.

“Beyindeki kayıt bölgesi kayıtlama yapıyor”
Deprem saatinde uyanmanın beynin travmayı kodlaması nedeniyle olduğunu dile getiren Jaicks, “Böyle birçok vaka var. Bunun da nedeni beynin o travmayı kodlaması. Beyindeki kayıt bölgesi kayıtlama yapıyor. Gece 04.17’de kayıt olduysa her zaman o saatte uyanmaya neden oluyor. O saatte uyanan insanlar eğer uyanık olursam bina yıkılırsa kaçabileyim veya hareket edebileyim diye düşünüyor. Böyle bir depremin bir daha yaşanma ihtimalinin düşük olduğunu söylemeliyim istatiksel olarak. O yüzde kişilerle terapi şeklinde iletişim çok önemli” diye konuştu.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.05.30 17:29:22
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Turiste 5 gram yerine 50 gram altın verdiğini fark etti, soluğu polis merkezinde aldı

Antalya’nın Manavgat ilçesinde bir kuyum mağazasından parasını ödedikleri 5 gram altının yerine 50 gram altın alarak ayrıldıkları iddiasıyla yakalanan Alman karı-koca, Cumhuriyet Savcılığı tarafından serbest bırakıldı. Alman karı-kocayı uzun zamandır tanıdıklarını belirten kuyumcu Mustafa Metin, o..

Antalya’nın Manavgat ilçesinde bir kuyum mağazasından parasını ödedikleri 5 gram altının yerine 50 gram altın alarak ayrıldıkları iddiasıyla yakalanan Alman karı-koca, Cumhuriyet Savcılığı tarafından serbest bırakıldı. Alman karı-kocayı uzun zamandır tanıdıklarını belirten kuyumcu Mustafa Metin, olayı fark ettiğinde geri çağırdığını, almadıklarını belirterek mağazadan ayrıldıklarını, dost bildiği ailenin bunu yapmasına anlam veremediğini söyledi.
Edinilen bilgiye göre, Manavgat’ta tatil yapmakta olan Alman karı-koca, altın almak için İbrahim Sözen Caddesi üzerinde bulunan kuyum mağazasına geldi. Mağaza sahibi ve çalışanlarla yıllardır samimi olan Alman çift, mağaza sahibi Mustafa Metin’den önce 5 gram, ardından da 50 gram altın istedi. 5 gram altının parasını ödeyen aile, 5 gram yerine 50 gram altını alarak mağazadan ayrılacağı sırada iş yeri sahibi durumu fark ederek geri çağırdı. İş yeri sahibinin tüm ısrarına rağmen Alman aile kendilerinde altın olmadığını belirterek iş yerinden ayrıldı.
İş yeri sahibinin altınları kontrol edip güvenlik kamerasını izlemesinin ardından, Alman turistin altını eşine verip çantasına koyduğunu fark etti. Bu olayın ardından Alman aileye telefonla ulaşmaya çalışan iş yeri sahibi ulaşamayınca altını geri getirmeleri için mesaj yazdı. Mesaja cevap alamayan iş yeri sahibi polise giderek şikayette bulundu.
İş yeri sahibinin şikayeti üzerine harekete geçen Manavgat Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği ekipleri, Alman turistleri kaldıkları otelde bulurken, iş yerinden aldıkları 50 gram altını da bayanın çantasında bularak iş yeri sahibine teslim etti.
Asayiş Büro Amirliği ekiplerince gözlem altına alınan ve adliyeye çıkarılan Alman aile, Cumhuriyet Savcılığındaki ifadelerinin ardından serbest bırakıldı.

Uzun zamandır tanışıyorduk
Mağaza sahibi Mustafa Metin, Alman aile ile uzun zamandır arkadaş olduklarını belirterek, “Benim en çok ağırıma giden olay da zaten uzun zamandır tanışıp görüşüyor olmak. Her yıl olduğu gibi bu yıl geldiklerinde beni aradılar ve altın almak istediklerini söylediler. İş yerimize gelip altınları incelerken, 5 gramlık altını alacaklarını söyleyip 320 euro verdiler. Bu sırada masanın üzerindeki 50 gram altını da tarttırdılar. Tam iş yerinden ayrılacakları sırada masadaki 50 gram altının olmadığını gördüm. Geri çağırdım, sorduğumda kesinlikle almadıklarını üzerlerini arayabileceğimi söylediler. Ben de bir şey söylemedim. Aramalarıma rağmen bulamayınca kamera görüntülerini izledim. Görüntülerde, 50 gram altını alıp eşine verdiği ve çantasına koyduğunu gördüm. Almanya’daki tanıdıklarımız aracılığıyla telefonunu öğrendim. Aramalarıma cevap vermedi. Altını getirmesini yoksa şikayetçi olacağımı mesaj yazarak ilettim. Bunu da dikkate almayınca gidip şikayette bulundum. Polisler kaldıkları otele gidip altını kadının çantasında bulmuşlar ve bana teslim ettiler. Gözaltına alındılar. Şikayetimden kesinlikle vazgeçmem” dedi.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.05.24 16:08:11
Son Düzenlenme Tarihi :





Sığla ağacı Antalya, Muğla, Denizli, Isparta ve Burdur bölgesinde bulunuyor

Halk arasında günlük ve amber ağacı olarak da bilinen (Hamamelidaceae familyasına mensup Liquidambar Orientalis Miller) Ülkemiz dışında sadece Rodos Adası'nda rastlanan, Antalya, Muğla, Denizli, Isparta ve Burdur bölgesine özgü ülkemizin en gözde relik ve endemik türlerinden biri olan Anadolu Sığla ağaclarından, kadimden gelen yöntemlerle elde edilen, Sığla yağı (Styrax Liquidus) binlerce yıldan beri şifa ve güzel koku yaymaya devam ediyor.
Yüz yıllarca yaşayabilen sığla ağacı uygun koşullarda 35-40 metreye uzunluğa ulaşabilirken, bataklık alan, vadi, akarsu ve dere kenarları, deniz kıyısı gibi nemli ve taban suyu yüksek yerleri seviyor.
ÜRETİMİ MEŞEKKATLİ VE UZUN SÜRELİ
Sığla yağı elde etmek için bahar aylarında ağacın gövdesine çizikler çizilir. Temmuz ayından itibaren gövde üzerinde biriken salgı ve kabuklar özel bıçaklar ile kazınarak toplanır. Bu salgı ve kabuklar sıcak su ile kaynatıldıktan sonra özel preslerde sıkılarak sığla yağı elde edilir. Sığla yağının bileşiminde kokusunu veren sinnamik asit, uçucu yağlar ve reçine bulunur.
Meşakkatli ve uzun süren Sığla yağı üretiminin, uzman ekiplerce belirlenen ağaçta kabuk sıyırma işlemi ile başlanıp 50-70 santimetre yüksekliğinde, 10 cm genişliğinde, dış kabuk kısımları yontulmak suretiyle “kızıllatma" denilen işlem yapılıyor. 
Yapılan bu işlemden bir ay sonra “kızıllatma" yapılan tabaka boyunca 4-5 santimetre genişliğinde, 3-4 milimetre derinliğinde “göz çekme" adı verilen damar açma işlemine geçiliyor.  Damar açıldıktan 1-2 hafta sonra, yara sathını onarmak isteyen ağacın oluşturduğu "sur" adı verilen reçine sathı kaşıkla, belli zaman aralıklarında sıyrılarak alınmaya devam ediliyor. Damarlarda biriken yağ ve kabuk yongaları, damar boyutları değiştirilmeden yine kaşık denilen aletle sıyrılarak alınıyor. "Sur arkası" ismi verilen bu işlem Temmuz ayı başlarında sona eriyor.
Biriken sığla yağı sıyrılarak "margun"adı verilen kıl torbalara toplanıyor. "Sefer" adı verilen bu işleme Ekim ayı başına kadar devam ediliyor. Ekim ayı sonu ile Kasım ayı ortalarına kadar damarlarda toplanan yağ ve ağacın dip kısımlarına akarak oluşan, yağ karışımı yonga kaynayan kazandaki sıcak suya koyularak 2-3 dakika kadar kaynatılma işleminden sonra presleme işlemine geçiliyor. Presleme sonucu çıkan bileşik bir havuzda toplanarak dinlendirilmeye alınıyor. Bu işlem sonra suyun üstüne çıkarak ayrılan Sığla yağı satışa hazır hale geliyor.  
Ekonomik değeri çok yüksek olan sığla yağı, kozmetik, ilaç, kimya ve gıda sanayisi için binlerce yıldır, önemli bir hammadde kaynağı olarak kullanılırken dünya piyasalarında “Türk sitiraksı" olarak tanınıyor.
SIĞLA YAĞI BİRÇOK HASTALIĞA İYİ GELİYOR
Özellikle cilt hastalıklarında, kesi, yara ve yanıklarda çok etkili olan Sığla yağı, iyi bir antiseptik ve parazit öldürücü özellikte olup, astım, bronşit gibi solunum yolu ve akciğer hastalıklarında, pomat ve yakı halinde uyuz ve mantar gibi cilt rahatsızlıklarında, ağrı dindirici, İltihapları giderici, stres ve uyku sorunlarını azaltıcı, zihin açıcı, saç canlandırıcı olarak geleneksel ve modern tıp tarafından kullanılmakta. Buhur olarak kullanılan yongalar köz üzerine atıldığında bedeni rahatlatıcı koku yayması nedeni ile tütsü olarak tercih edilmekte.
* Orman Genel Müdürlüğü​

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.08.13 11:04:52
Son Düzenlenme Tarihi :