SON DAKİKA

logo

Depremde 7 üyesini kaybeden Antakya Medeniyetler Korosu, Mersin’de konser verdi

Kahramanmaraş merkezli depremlerde 7 üyesini kaybeden Antakya Medeniyetler Korosu, Mersin’de “El Ele Dayanışma Konseri” verdi.
Yenişehir Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen konsere Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, eşi Meral Seçer, Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Fuat Gedik, Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit, Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan ve çok sayıda sanatsever katıldı. Konserin başlamasından 4 dakika 17 saniye sonra şarkıya ara veren koro, “Sesimi duyan var mı” diye seslendi. Koronun şefliğini üstlenen Yılmaz Özfırat, depremde koro olarak yaşadıklarını anlattı ve konsere gelerek dayanışmaya katkıda bulunan tüm Mersinlilere teşekkür etti. Konseri dinlemeye gelenler, depremlerde hayatını kaybedenlerin ve yıkılan şehirlerin görüntülerinin gösterildiği sırada gözyaşlarını tutamadı. Kimi zaman hüzne boğan, kimi zaman ise keyifli anlar yaşatan konser, katılanlara unutulmaz bir gece yaşattı. Konserin ardından destek verenlere plaket verildi. Mersin Büyükşehir Belediyesinin de destek verdiği konserden elde edilen gelirlerin, Hatay’ı yeniden inşa etmek için kullanılacağı ifade edildi.
Konser sonrası konuşan Başkan Seçer, depremin ilk anından itibaren deprem bölgelerinde çalışmalar yürüttüklerini belirterek, "Depremin oluşturduğu enkazı Antakya’da, Defne’de, Samandağ’da, İskenderun’da, Arsuz’da ve daha birçok bölgede gördüm. Bizler yöneticiyiz. Elbette dualar kalbimizde, gönlümüzde, hissiyatımızda ama kalem kağıt bizim elimizde. İmzayı biz atarız, kararları biz veririz. Devletin ve devletin birer kurumu olan belediyelerin deprem bölgelerine ve depremzedelere yönelik destekleri yardım değil, kurumların asli görevidir. Bizler yardım yapmıyoruz. Sizlerden alınan vergilerle oluşturulan kaynağı kullanıyoruz" dedi.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.05.31 18:49:04
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Ressam Çevirgen: “Sanatçı gündelik hayat içinde sürüklenmemelidir”

Ressam Safter Çevirgen, sanatçının gündelik hayat şartlarının içinde sürüklenmemesi gerektiğini ifade ederek, sanatçının kendisiyle ve toplumla yüzleşmesinin önemini vurguladı.
Ressam Safter Çevirgen, günümüzde sanatçıların eskisinden daha çok gündelik yaşamın içine sürüklendiğini ve doğal olarak üretimlerini hayat mekanizmasından ayrı oluşturamadığını gördüklerini belirterek, ”Bu üretimler, toplum içinde hayat bulan insana ait duyguların beslenmesiyle var olur. İnsanın sanat üretimlerine duygusal yanı ile yönelmesi, onu hayat ile ilişki kurmasına, hayatının da sanat ile eşitlenmesine neden olur. Bu eşitlenme ile birlikte tüm yaşantılar eşitlenir” dedi.
“Sanatçının içinde bulunduğu durum onu yaşamadığı sonsuz sayıda yaşantının gözlerden saklı tutulmuş ve sorgulanmamış en önemsiz olayların ortağı yapar” diyen Ressam Çeviren, “İçinde yaşanılan dünya, sanat üretimlerinin karşılığını gündelik hayat içinde arayan, gerçeğin kopyalarından oluşan temsili bir dünyanın oluşturulması yerine bu üretimlerin sonuçlarını doğaya ve insan yaşamına katkısını irdeleyen ve bu üretimlerin hayata ve doğaya kazandırdıklarını gösteren sanatçılarla doludur” şeklinde konuştu.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.07.30 14:25:54
Son Düzenlenme Tarihi :





Muhtarların arkasına SIĞINAN BAŞKAN !

1980 yılında Milliyet Gazetesi’nde GAZETECİLİK mesleğine adım attığım ilk günden itibaren bugüne kadar ki süreçte çok başkan gördüm. Gördüm derken resimlerde ya da yolda falan değil...Düzenledikleri basın toplantılarında, çalıştığım gazete ya da gazetelerimi ziyaretlerinde, toplantılarda, vatandaşı dinlerlerken, esnafları dolaşırken, meclis toplantılarında.

    Bir örnek vereyim, İYİ Parti’den. Bugünün milletvekili Hasan Subaşı 1989 yılında belediye başkanı olduğu zaman kendi özel Renault marka aracı ile gerçekleştirdiği ev ziyaretlerinin birini Yüksekalan Mahallesi’nde gerçekleştirmiş ve o ziyarette gazeteci olarak ta sadece ben bulunmuş ve ziyareti haber yapmıştım. Rahmetli Yener Ulusoy’un aday olduğu süreçte seçim çalışmalarını gazeteci bir arkadaşımın babası yürütürken ben GAZETECİ’ydim. Sırasıyla yine rahmetli Metin Kasapoğlu, Bekir Kumbul, Menderes Türel ve  Mustafa Akaydın döneminde de aktif olarak bu mesleği yapıyordum, şimdi ki başkan Muhittin Böcek döneminde de yapmaya devam ediyorum.
    Antalya, büyükşehir statüsünü kazanınca merkezde beş ilçe belediyesi kurulmuş ve ben ilk başkanlarından son başkanlarına kadar gazeteci olarak onlarla birlikte çalışma (habercilik açısından) imkanı olmuştur, olmaya da devam ediyor.
    Elmalı’da bile Hüseyin İnce, Hüseyin Altıntaş,  rahmetli Hüseyin Yapıcı ve Ümit Öztekin  dönemlerinde gazeteci olarak onlarla tanışma, görüşme, toplantılarına katılma imkanı bulmuşumdur, onları aileleri kadar yakın tanımışımdır.
    Ama onca tanıdığım başkandan hiçbirini bir kişinin, bir kurumun arkasına sığındığını görmemişimdir. Elmalı Belediye Başkanı Halil Öztürk,  muhtarların arkasına sığınan bir başkan olarak tarihe geçmiştir, hayırlı olsun.

******
    Gazeteciliğin ilk kuralı cesaretli olmaktır.
    Çünkü eleştirdiğiniz, yanlışlarını kamuoyuna duyurduğunuz, beceriksizliklerini gün ışığına çıkardığınız  kişi ve kurumlardan hiçbir zaman olumlu tepki almazsınız, çoğu zamanda hedef tahtası haline getirilirsiniz. 
    En yakın bir örnek ;Elmalı Belediye Başkanı Halil Öztürk. 
    2 Ekim 2019 günü sosyal medya hesaplarımızdan önce “Karapınar’da Mangal Partisi mi ?”, ardından “Hem de eşli” ve son olarak ta “Öğretmenevi’nde ciğer ziyafeti mi ?” paylaşımlarında bulundum.
    İsim vermedim.
    Meğer o mangal partisine eşiyle katılan tek kişi Halil Öztürk’müş.
    Kendisine de ifade ettim, “bana telefon açan Elmalı protokolünün eşleriyle orada olduğunu söyledi, ben ne senin, ne de kimlerin katıldığını bilmiyorum. Bana sakin bir dille Erkin oraya eşiyle katılan sadece bendim deseydin, isim vermeme rağmen yine de senden özür dilerdim” dememe rağmen...
    Bir meclis toplantısı öncesi...
    Kapıyı kapattırdı...
    Meclis salonunda bulunan ve görüntü alınan kameranın da kapatılmasını istedi..
    Hışımla yerinden kalktı...
    Yanıma gelip, bağırıp çağırmaya başladı.
    Hakaretlerde bulundu.
    Beni belediyeye sokmamakla tehdit etti..
    Hatta daha da ileri giderek “bundan sonra görüşürüz” dedi..
    Mehmet Çetin araya girdi, Öztürk’ü yanımdan uzaklaştırdı, onu ve beni sakinleştirmeye çalıştı.
    Bir başka zaman “ hadi gir bakalım girebilirsen belediye” ifadesini de kullandı.
    Peki ne mi oldu ? Bu tehditvari konuşmanın gerçekleşmesinden sonraki ilk belediye meclis toplantısını izlemek üzere TEK BAŞIMA Elmalı Belediyesi’ndeydim.

******
    Muhtarlar konusuna gelince... 
    Kıbrıs gezisini eleştirdim ama gezi güncelliğini kaybettiği için ısıtıp birileri önüme getirmedikten sonra da gazeteme  taşımıyorum.. 
    Hemen belirteyim Kıbrıs gezisi ile yazdıklarıma, eleştirilerime 60 muhtardan sadece 4’ü yorum yaptı.  Bunlardan biri “ gazetecisin elbette eleştireceksin, sözüm sana değildi” dedi. Birisi çok kızgındı,  konuştuk niye tepki gösterdiğini anlattı sonuçta bugün kendisiyle yakın iki dost olduk...
    İki muhtarın sosyal medyadan yaptığı yorumlara ise cevap vermedim.
******
    Muhtarlar Derneği’ne tahsis edilecek yer ile ilgili ise eleştirdiğim konu tahsis değil, tahsisin zamanlamasıydı.  Halil  Öztürk’e “Madem tahsis edecektin, o halde neden sözkonusu yeri önceden ihaleye çıkardın, belediyenin kasasından az da olsa fazla para çıkmasına sebep oldun ?” diye sordum.
    Böyle bir tahsise karşı olmak mümkün mü ?
    Nitekim yazımda Muhtarlar Derneği’nin Elmalı’nın ilk STK’sı olduğunu belirterek tahsis edilen yeni yerlerinin hayırlı olması temennisinde bulundum.
    Başkan Salih Ergül yazımın bu bölümünü atlamış ...
    Halil Öztürk aklı sıra beni muhtarlarla karşı karşıya getirecek. Üstelik birde beni kışkırtıyor. Neymiş, cesaret edip meclis toplantısına katılmamışım.
    Halbuki unutmuş olsa gerek; Kıbrıs gezisi eleştirilerimin hemen sonrasında gerçekleşen ve muhtarların bu gezi sebebiyle başkana plaket verdiği meclis toplantısını yerinde takip etmiştim... 
    Meclis toplantısının bitiminde Muhtarlar Derneği’nin çiçeği burnunda Başkanı Salih Ergül’ü aradım, haziran ayı toplantısının yapıldığı derme çatma salonda bende olsaydım sizin yani  muhtarların sözlü ya da filli saldırılarına mı maruz kalacaktım? diye sordum.
    Olur mu öyle dedi...
    Olmayacağını ben de biliyorum. 
    Bu arada Halil Öztürk bilmiyor,  benden öğrensin. Muhtarlar Derneğinin mevcut hizmet binası İkiz Kule altında bulunuyordu ve Hüseyin Altıntaş döneminde tahsis edilmişti.

******
    Neymiş şimdiye kadar şahsına yöneltilen hiçbir yazıdan, ne gazeteden, ne televizyondan ne etkilenmiş, ne de cevap vermiş... 
    Veremezsin ki...Şahsınla ilgili ya da şahsının başında olduğu belediye ile ilgili gazetemde yayınladığım, sosyal medyada paylaştığım haber, eleştiri, köşe yazım, hepsi belgeye dayalı, dolayısıyla gerçeklik payı yüzde 100. 
    Gerçek olan bir şeye yalan diyemezsin, biliyorsun dediğin an bu kez belgeleriyle yazarım.
    Bu arada kin tutmuyormuş. Bunu ayrı bir zamanda değerlendireceğim, özelikle bana karşı nasıl kin güttüğünü ispatlarıyla  kamuoyuna sunacağım. 
******
    Bana soru soruyor: Elmalı’ya ne hizmet ettin ?  ve ardından da ekliyor  “Para karşılığında ne aldınız, ne sattınız ? Hangi yazıları yazdınız ?
     Elmalıların yeri geldi dili, yeri geldi gözü oldum. Onların sorunlarından başta sen olmak üzere ilgili kişi ve kurumların haberdar olmasını ve bu sorunların çözümlenmesini sağladım, sağlamaya da devam ediyorum.
    Yetmez mi ?

*******
    Ne demiştin, makamda üzerime yürürken....
    “Sen ilan için bana gelirsin”
    Çok şükür başkan koltuğuna oturduğun ilk günden bugüne kadar ki zaman diliminde başta bu konu olmak üzere bir kez bile kapısını çalmadım, telefon açmadım, araya adam koymadım.
    Demek ki neymiş, para için yazı yazmıyormuşum...
    Peki sen haberleri ve anketlerini hangi gazeteye, televizyona/televizyonlara ya da birilerine kaç para ilan ya da başka adlarla para ödeyerek yaptırdın/yazdırdın ?  

     * Erkin ÖZGÜNSÜR


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2022.06.05 22:47:20
Son Düzenlenme Tarihi :