Kepez Habibler’i yeşille güzelleştiriyor
Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü döneminde, gecekonduların tapu sorunları çözülerek şehirleşme sürecinin önünün açıldığı Habibler Mahallesi’nin fiziki görünümü yeni parklarla güzelleştiriliyor.
Bir dönem gecekondu dokusunun yoğun olarak bulunduğu Habibler Mahallesi, günümüzde site tarzı k..
Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü döneminde, gecekonduların tapu sorunları çözülerek şehirleşme sürecinin önünün açıldığı Habibler Mahallesi’nin fiziki görünümü yeni parklarla güzelleştiriliyor.
Bir dönem gecekondu dokusunun yoğun olarak bulunduğu Habibler Mahallesi, günümüzde site tarzı konutları, prestij caddeleri ve eğitim kurumlarıyla Kepez ilçesinin yıldızı parlayan yerleşim yerlerinden biri haline geldi.
Mahalledeki değişim ise Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü döneminde gecekonduların tapu sorunlarının çözülmesi, kat artışı getiren imar düzenlemesinin yapılması ve imar yollarının açılmasıyla başladı.
Dönüşüm sonrası gecekonduların yerini yapı tekniğine, imara ve şehir kimliğine uygun site tarzı konutlar almaya başladı.
Habibler’e 54 bin ton sıcak asfalt
Kepez Belediyesi de, gecekondudan şehre dönüşümün yaşandığı mahallenin sosyal yaşam alanlarını cadde ve yeşil alan düzenlemeleriyle kaliteli ve konforlu hale getiriyor. Geçtiğimiz aylarda sıcak asfaltı, peyzajı ve kaldırımı tamamlanan 25 metre genişliğindeki Kerkük Caddesi ve Adnan Kahveci Caddesi, mahallenin şehirleşme sürecini hızlandıran bir yatırım oldu. Mahallenin alt ve üst yapısı tamamlanan ulaşım yollarına da, son 15 yılda yapılan 54 bin ton sıcak asfalt çalışmasıyla şehir kimliği kazandırıldı.
Habibler’e 28 bin metrekare yeşil alan
Nüfusuyla ilçenin en kalabalık yerleşim yerlerinden biri olan Habibler Mahallesi’nde ihtiyaç duyulan yeşil alanlar da üretiliyor. Başkan Hakan Tütüncü döneminde yapılan 9 parkla mahalleye toplamda 28 bin 257 metrekare yeşil alan kazandırıldı. Park Bahçeler Müdürlüğü, Kerkük Caddesi’nin yanındaki 7 bin 459 metrekare alanı da plan notunda uygun şekilde güzel bir mahalle parkına dönüştürdü. Yapımı tamamlanan park, yeşil kimliğiyle bölgenin güzelleşmesine katkı sağladı. İçerisinde çeşitli ağaç ve bitkilerin bulunduğu park, vatandaşların sosyal aktivitelerini yapabileceği bir nokta oldu.
Çocuklar da yeşil alan içerisinde kurulan oyun parkında eğlenme imkânı buluyor. Parkın içerisindeki açık hava spor aletleri de yeşil doku içerisinde vatandaşlara sağlıklı yaşam imkânı sunuyor. Çim ekilen, çeşitli türde ağaç ve bitki dikilen park, bölgenin oksijen ihtiyacına da cevap veriyor.
Park ve Bahçeler Müdürlüğü yetkilileri, Habibler Mahallesi’nde ve ilçe genelinde yeşil alan yatırımının artarak devam edeceğini ifade ettiler.
Bir dönem gecekondu dokusunun yoğun olarak bulunduğu Habibler Mahallesi, günümüzde site tarzı konutları, prestij caddeleri ve eğitim kurumlarıyla Kepez ilçesinin yıldızı parlayan yerleşim yerlerinden biri haline geldi.
Mahalledeki değişim ise Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü döneminde gecekonduların tapu sorunlarının çözülmesi, kat artışı getiren imar düzenlemesinin yapılması ve imar yollarının açılmasıyla başladı.
Dönüşüm sonrası gecekonduların yerini yapı tekniğine, imara ve şehir kimliğine uygun site tarzı konutlar almaya başladı.
Habibler’e 54 bin ton sıcak asfalt
Kepez Belediyesi de, gecekondudan şehre dönüşümün yaşandığı mahallenin sosyal yaşam alanlarını cadde ve yeşil alan düzenlemeleriyle kaliteli ve konforlu hale getiriyor. Geçtiğimiz aylarda sıcak asfaltı, peyzajı ve kaldırımı tamamlanan 25 metre genişliğindeki Kerkük Caddesi ve Adnan Kahveci Caddesi, mahallenin şehirleşme sürecini hızlandıran bir yatırım oldu. Mahallenin alt ve üst yapısı tamamlanan ulaşım yollarına da, son 15 yılda yapılan 54 bin ton sıcak asfalt çalışmasıyla şehir kimliği kazandırıldı.
Habibler’e 28 bin metrekare yeşil alan
Nüfusuyla ilçenin en kalabalık yerleşim yerlerinden biri olan Habibler Mahallesi’nde ihtiyaç duyulan yeşil alanlar da üretiliyor. Başkan Hakan Tütüncü döneminde yapılan 9 parkla mahalleye toplamda 28 bin 257 metrekare yeşil alan kazandırıldı. Park Bahçeler Müdürlüğü, Kerkük Caddesi’nin yanındaki 7 bin 459 metrekare alanı da plan notunda uygun şekilde güzel bir mahalle parkına dönüştürdü. Yapımı tamamlanan park, yeşil kimliğiyle bölgenin güzelleşmesine katkı sağladı. İçerisinde çeşitli ağaç ve bitkilerin bulunduğu park, vatandaşların sosyal aktivitelerini yapabileceği bir nokta oldu.
Çocuklar da yeşil alan içerisinde kurulan oyun parkında eğlenme imkânı buluyor. Parkın içerisindeki açık hava spor aletleri de yeşil doku içerisinde vatandaşlara sağlıklı yaşam imkânı sunuyor. Çim ekilen, çeşitli türde ağaç ve bitki dikilen park, bölgenin oksijen ihtiyacına da cevap veriyor.
Park ve Bahçeler Müdürlüğü yetkilileri, Habibler Mahallesi’nde ve ilçe genelinde yeşil alan yatırımının artarak devam edeceğini ifade ettiler.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.09.03 13:46:44
Son Düzenlenme Tarihi :
Merve öğretmen depremin izlerini müzikle silmeye çalışıyor
Hatay’da okul öncesi öğretmeni olarak gören yaparken depreme yakalanan Ispartalı Merve Can, depremin izlerini müzik yaparak unutmaya çalışıyor. İzinden döndüğü gün Hatay’da yakalandığı deprem anlarını unutamadığını söyleyen Merve öğretmen, "Deprem gürültüsü kesildiğinde ben çığlıkları duymaya başladım ve o an kendime ’Şu an bir sarsıntı yok ama biliyorum ki deprem devam ederse çıkamayacağım binadan’ dedim. Bir şansını dene diyerek o sırada kapımı çekip çıktım. Tabii biz o an kıyameti yaşadık orada, merdivenlerim çökmüştü zaten. Atlayarak iniyorduk ve herkes birbirinin üstüne düşüyordu o sırada" dedi.
6 Şubat’ta 11 ili etkileyen Kahramanmaraş merkezli depremlerde birçok kişi hayatını kaybetmiş ve milyonlarca kişi etkilenmişti. Depremin üzerinden geçen 7 ayın ardından yaralar sarılmaya çalışılıyor. 6 yıl önce Hatay’a okul öncesi öğretmeni olarak atanan 29 yaşındaki depremzede Merve Can, memleketi Isparta’da yaptığı müzikle depremin izlerini unutmaya çalışıyor. Deprem anında yaşadığı felaketi güçlükle anlatan Merve Can, “Televizyondan izlediğiniz gibi ya da duyduğunuz gibi bir olay değil, yaşaması oldukça güçtü. Ben yeni yıl tatilinden yeni dönüş yapmıştım Hatay’a. O gece zor uyudum, tam uykuya daldıktan sonra bir sarsıntı yaşadık. Telefonumu almışım, o anı hatırlamıyorum. Direkt yatağımın kenarına geçerek pozisyon almaya çalıştım ama asla pozisyon alamadım, o kadar şiddetli bir depremdi. Büyük bir gürültü vardı. Ben beşinci katta oturduğum için çıkma şansım yoktu. Zaten çıkmayı düşünmemiştim, depremin bitmesini bekledim ama biteceğini düşünmemiştim, artık binam yıkıldı ve ben enkaz altında kaldım diye düşünüyordum. 90 saniye geçmişti, tabii biz yaşarken farkında değildik. Deprem gürültüsü kesildiğinde ben çığlıkları duymaya başladım ve o an kendime şu an bir sarsıntı yok ama biliyorum ki deprem devam ederse çıkamayacağım binadan dedim. Bir şansını dene diyerek o sırada kapımı çekip çıktım. Tabii biz o an kıyameti yaşadık orada, merdivenlerim çökmüştü zaten. Atlayarak iniyorduk ve herkes birbirinin üstüne düşüyordu o sırada. Dışarı çıktığımda çok şiddetli bir yağmur vardı ve ben olayın şokundaydım. Her yerde insanlar vardı ve herkes çığlık atıyordu. Binadan uzaklaşmam gerektiğinin bile farkında değildim. Hiç tanımadığım, ismini bilmediğim bir komşum o sırada ’Burada durmayın’ dedi ve ben onun arabasına bindim. Biz arabaya geçtiğimizde hala sarsıntı, deprem devam ediyordu” dedi.
“Yaşamaya utandığım manzaralarla karşılaştım”
Ailesinin Isparta’da olması sebebi ile 6 Şubat gecesini arkadaşının ailesinin yanında geçirdiğini belirten Can, “Arkadaşım ve ailesi beni almaya geldi. Ortam zifiri karanlıktı. Biz olayın büyüklüğünün farkında değildik ve arabanın içinde ne yaşadığımızı anlayamamış bir şekilde günün doğmasını bekledik. Çok ilginçtir o gün güneş doğmadı Hatay’da, çok karanlıktı. Gündüz olduğunda olayın ciddiyetinin farkına vardık. Kurtuldum demeye, sevinmeye fırsat olmadan yaşamaya utandığım manzaralarla karşılaştım” dedi.
Yakıt olmadığı için üç gün Hatay’da kaldıklarını söyleyen Can, “Artık evler kalmamıştı, girecek bir yer yoktu. Arkadaşımın ailesi ve akrabalarıyla bildiğiniz sebze seralarından kendimize çadır yaptık ve orada barınmaya çalıştık. Birçok kişi ile beraber üç günüm orada geçti ama su yok, yiyecek yok. Isınmak için sadece arabaları kullanıyorsunuz. Arabaların yakıtı yok. Birilerinin bize ulaşmasını bekledik. Telefonlar çekmiyordu, birkaç gün sonra ufak sinyaller alabildik. Dışarıdan gelecek arkadaşlarım bana ulaşmaya çalıştı. Onlardan tek istediğim şey yakıt oldu. Çünkü çıkmamız gerekiyordu oradan. Depremlerin arkası kesilmiyordu. Üçüncü günün sonunda yakıt bularak Hatay’dan ayrıldık. Ben Isparta’ya altıncı günün sonunda gelebildim” şeklinde konuştu.
“6 Şubat’tan sonra ilk defa mutlu olduğumu hissedebiliyorum”
Küçüklüğünden beri müzikle hobi olarak ilgilendiğini ve depremin izlerini müzikle unutmaya çalıştığını belirten Merve Can, “Amatör olarak şarkılar söylemeye çalışıyorum. Bu ilkokuldan itibaren devam ediyor benim hayatımda. Ben bu depremde bana sadece bir kapı değil, bütün kapılar kapanmıştı diye düşünmüştüm. Artık yaşadığımı hissetmiyordum ve tutunacak bir şey bulamıyordum bu hayatta kendime ama hayat ve arkadaşım Özcan bana çok büyük bir fırsat sundu ve böyle bir projede buluştuk. Onunla birlikte şarkı yaptık. 6 Şubat’tan sonra ilk defa mutlu olduğumu hissedebiliyorum. Bir laf vardır ’sevgi paylaştıkça çoğalır.’ Acı da paylaştıkça azalıyor, gerçekten sanat iyileştirir, müzik iyileştirir, ben de müziğe tutundum. Dediğim gibi depremden sonra en güzel anlarımı yaşıyorum. Ben bir daha gülemem, mutlu olamam zannediyordum ama o günden sonra yeni hayatımda, yeni yaşantımda benim tutunduğum tek şey müzik oldu” dedi.
Depremde ağır hasar alan evi kontrollü şekilde yıkılan Merve öğretmen, önümüzdeki hafta Hatay’daki görevine geri dönmeye hazırlanıyor.
6 Şubat’ta 11 ili etkileyen Kahramanmaraş merkezli depremlerde birçok kişi hayatını kaybetmiş ve milyonlarca kişi etkilenmişti. Depremin üzerinden geçen 7 ayın ardından yaralar sarılmaya çalışılıyor. 6 yıl önce Hatay’a okul öncesi öğretmeni olarak atanan 29 yaşındaki depremzede Merve Can, memleketi Isparta’da yaptığı müzikle depremin izlerini unutmaya çalışıyor. Deprem anında yaşadığı felaketi güçlükle anlatan Merve Can, “Televizyondan izlediğiniz gibi ya da duyduğunuz gibi bir olay değil, yaşaması oldukça güçtü. Ben yeni yıl tatilinden yeni dönüş yapmıştım Hatay’a. O gece zor uyudum, tam uykuya daldıktan sonra bir sarsıntı yaşadık. Telefonumu almışım, o anı hatırlamıyorum. Direkt yatağımın kenarına geçerek pozisyon almaya çalıştım ama asla pozisyon alamadım, o kadar şiddetli bir depremdi. Büyük bir gürültü vardı. Ben beşinci katta oturduğum için çıkma şansım yoktu. Zaten çıkmayı düşünmemiştim, depremin bitmesini bekledim ama biteceğini düşünmemiştim, artık binam yıkıldı ve ben enkaz altında kaldım diye düşünüyordum. 90 saniye geçmişti, tabii biz yaşarken farkında değildik. Deprem gürültüsü kesildiğinde ben çığlıkları duymaya başladım ve o an kendime şu an bir sarsıntı yok ama biliyorum ki deprem devam ederse çıkamayacağım binadan dedim. Bir şansını dene diyerek o sırada kapımı çekip çıktım. Tabii biz o an kıyameti yaşadık orada, merdivenlerim çökmüştü zaten. Atlayarak iniyorduk ve herkes birbirinin üstüne düşüyordu o sırada. Dışarı çıktığımda çok şiddetli bir yağmur vardı ve ben olayın şokundaydım. Her yerde insanlar vardı ve herkes çığlık atıyordu. Binadan uzaklaşmam gerektiğinin bile farkında değildim. Hiç tanımadığım, ismini bilmediğim bir komşum o sırada ’Burada durmayın’ dedi ve ben onun arabasına bindim. Biz arabaya geçtiğimizde hala sarsıntı, deprem devam ediyordu” dedi.
“Yaşamaya utandığım manzaralarla karşılaştım”
Ailesinin Isparta’da olması sebebi ile 6 Şubat gecesini arkadaşının ailesinin yanında geçirdiğini belirten Can, “Arkadaşım ve ailesi beni almaya geldi. Ortam zifiri karanlıktı. Biz olayın büyüklüğünün farkında değildik ve arabanın içinde ne yaşadığımızı anlayamamış bir şekilde günün doğmasını bekledik. Çok ilginçtir o gün güneş doğmadı Hatay’da, çok karanlıktı. Gündüz olduğunda olayın ciddiyetinin farkına vardık. Kurtuldum demeye, sevinmeye fırsat olmadan yaşamaya utandığım manzaralarla karşılaştım” dedi.
Yakıt olmadığı için üç gün Hatay’da kaldıklarını söyleyen Can, “Artık evler kalmamıştı, girecek bir yer yoktu. Arkadaşımın ailesi ve akrabalarıyla bildiğiniz sebze seralarından kendimize çadır yaptık ve orada barınmaya çalıştık. Birçok kişi ile beraber üç günüm orada geçti ama su yok, yiyecek yok. Isınmak için sadece arabaları kullanıyorsunuz. Arabaların yakıtı yok. Birilerinin bize ulaşmasını bekledik. Telefonlar çekmiyordu, birkaç gün sonra ufak sinyaller alabildik. Dışarıdan gelecek arkadaşlarım bana ulaşmaya çalıştı. Onlardan tek istediğim şey yakıt oldu. Çünkü çıkmamız gerekiyordu oradan. Depremlerin arkası kesilmiyordu. Üçüncü günün sonunda yakıt bularak Hatay’dan ayrıldık. Ben Isparta’ya altıncı günün sonunda gelebildim” şeklinde konuştu.
“6 Şubat’tan sonra ilk defa mutlu olduğumu hissedebiliyorum”
Küçüklüğünden beri müzikle hobi olarak ilgilendiğini ve depremin izlerini müzikle unutmaya çalıştığını belirten Merve Can, “Amatör olarak şarkılar söylemeye çalışıyorum. Bu ilkokuldan itibaren devam ediyor benim hayatımda. Ben bu depremde bana sadece bir kapı değil, bütün kapılar kapanmıştı diye düşünmüştüm. Artık yaşadığımı hissetmiyordum ve tutunacak bir şey bulamıyordum bu hayatta kendime ama hayat ve arkadaşım Özcan bana çok büyük bir fırsat sundu ve böyle bir projede buluştuk. Onunla birlikte şarkı yaptık. 6 Şubat’tan sonra ilk defa mutlu olduğumu hissedebiliyorum. Bir laf vardır ’sevgi paylaştıkça çoğalır.’ Acı da paylaştıkça azalıyor, gerçekten sanat iyileştirir, müzik iyileştirir, ben de müziğe tutundum. Dediğim gibi depremden sonra en güzel anlarımı yaşıyorum. Ben bir daha gülemem, mutlu olamam zannediyordum ama o günden sonra yeni hayatımda, yeni yaşantımda benim tutunduğum tek şey müzik oldu” dedi.
Depremde ağır hasar alan evi kontrollü şekilde yıkılan Merve öğretmen, önümüzdeki hafta Hatay’daki görevine geri dönmeye hazırlanıyor.