SON DAKİKA

logo

Antalyalı karavan tutkunları fuarda buluştu

Antalya’da ilk kez kamp ve karavan tutkunlarını bir araya getiren kamp ve karavan fuarı açıldı. İlk kez düzenlenen fuarda aydınlatma yaşam ünitelerinden, güneş enerjisi panellerine, uydu sistemlerinden ısıtma soğutma gereçlerine kadar kamp ve karavanın her türlü ihtiyacını karşılayacak ürünler ser..

Antalya’da ilk kez kamp ve karavan tutkunlarını bir araya getiren kamp ve karavan fuarı açıldı. İlk kez düzenlenen fuarda aydınlatma yaşam ünitelerinden, güneş enerjisi panellerine, uydu sistemlerinden ısıtma soğutma gereçlerine kadar kamp ve karavanın her türlü ihtiyacını karşılayacak ürünler sergileniyor.
Antalya Kamp Karavan Derneği Başkanı Kemal Atay, karavan fuarına 25 firmanın katıldığını belirterek, “Firmalar Antalya bölgemizdeki ve yakın çevrelerdeki firmalar. Bizim Antalya’da derneğe kayıtlı 110 tane üyemiz var. Onlarında katkıları ile her yıl düzenlemeyi planlıyoruz. Bu yıl ilkini düzenledik. Karavan tutkunları için Antalya’da bir ilki gerçekleştirdik ve ilk günden itibaren halktan büyük ilgi gördü. Fuarımız 3 gün sürecek. Fuar süresince karavan sektörü ile ilgili söyleşilerimiz olacak. Ayrıca fuarın son gününde bazı müzik grupları çeşitli konserler verecek. Burada amacımız karavan sektöründe karavan imalatçılığı ile karavana gönül veren sevdalıları bir araya getirmektir” dedi.

“Pandemi ile beraber karavan ve doğal yaşama ilgi arttı”
Pandemi ile beraber karavana ve doğal yaşama ilginin aşırı derecede arttığını söyleyen Atay, “Pandemi ile birlikte karavan ve doğal yaşama ilgi son derece arttı. Buna mukabil tabi ki biz karavancıların biraz sorunlarımız var. Bu sorunların başında karavanla ilgili konaklama, yerleşme, gezme sorunları. Bu aşağı yukarı bütün sahil kesimlerimizde bu sorunları yaşıyoruz. Mersin’den Çanakkale’ye kadar kıyı bölgelerimizde bu sorunları yaşıyoruz. Yerel yönetimlerde bu konuda biraz sıkıntılı. Buna acil değinilmesi gerekmektedir. Bu sorunlara Ulusal Kamp ve Karavan Federasyonu vasıtası ile bir katkı sağlayacağımızı umuyorum. Bu sorunlarla ilgili bazı belediyelerimiz lokal olarak çözümler üretmeye başladılar. Karavanlar için özel park yerlerini çözmeye çalışıyorlar. İnşallah ileriki günlerde bunları daha çok göreceğiz. Örnekler verecek olursak, Antalya Büyükşehir Belediyesi Antalya’da bazı yerlerde karavanlar için yerler hazırlıyorlar. Bunlar nispeten sorunları çözecek. Kendilerine teşekkür ediyoruz” diye konuştu.

“Karavana 50 yaş üstü emekli kesim ilgi duyuyor”
Karavana genellikle 50 yaş üstü emekli kesimin ilgi duyduğunu dikkat çeken Atay, “Diğer insanlar çalışmak zorundalar. Çalışan insanlar ise karavanın işletme maliyetleri bakımından genellikle çekme karavanı tercih ediyorlar. Emekli kesimlerin bütçeleri kısıtlı olmasına rağmen motokaravan tercih ediyorlar. Fakat şu an piyasada arz ve talepten dolayı ücretler emeklilere göre çok yüksek. Yerel yönetimlerin bu bakımdan kamp yerlerinin fiyatlarını cazip tutmalarını istiyoruz” şeklinde konuştu.
Ulusal Kamp ve Karavan Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Leyla Özdağ, kendilerinin gönül esası ile çalışan insanlar olduğunu söyledi. Federasyon olarak ilgili kurumlar ile çalışmalarını aralıksız sürdürdüklerini söyleyen Özdağ, “Biz Kalkınma Ajansı ile, Milli Parklar, Orman Bakanlığı ve Turizm Bakanlığı ile çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kalkınma Ajansı ile çalışmamızın sebebi bütün ülkede bir karavan rotası hazırlıyoruz. Çünkü, yabancı karavancı ülkemize geldiği zaman kapıdan girdiğinde nerede kalacağının adresi bilinmesi lazım. Rota çalışmaları yapıyoruz. Milli parklar mümkün olan yerlerinin karavan park projesi yapılmak üzere izinlerini aldılar. Karavan turizminde mutlaka ülkenin karavan kamp yerleri ve park yerleri olmalı ki bu karavan turizmi yapılsın. Çünkü her biri birer ev. Bu konuda çalışmalarımız devam ediyor” dedi.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.06.10 12:18:27
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Yaya nereden geçerse geçsin !

Antalya’da kaldırım işgali son hızla devam ediyor.

Kaldırımların işgal edildiği, yayalara yürüyecek alan bırakılmadığı Antalya’da, belediyeler kaldırım işgallerine karşı duyarsız kalıyorlar.
Lokantalar kaldırımları işgal etmeyi bir alışkanlık haline getirirken, 2 metreyi bile bulmayan kaldırımlara masa atmayı ve ardından da müşterilerinin güneşte kalmaması için de büyük şemşiyeler açarak kaldırımı tamamen yayalara kapatıyorlar.
Ana caddelerden büyükşehir belediyesi sorumlu olmasına rağmen, ilçe belediyeleri de kendi sorumluluk alanındaki kaldırım işgallerine sessiz kalıyorlar.
Bazı zincir marketler ise kaldırım işgallerini bir alışkanlık haline getirirken, balık reyonununda bulunan balık temizleme tezgahını kaldırıma koyarak, çevresini de kapatıyorlar.
Kimi zaman temizlenen balıkların suları dışarıya akarken, belediyeler denetim yapmadıkları için bunları da görmüyorlar.

Kaynak : Abdültalip GÜNGÖR
Ekleme Tarihi : 2023.08.08 11:07:10
Son Düzenlenme Tarihi :





Antalya İl Başkanı Düzen’den “Emekli maaşı ve uyuşturucu” eleştirisi

Saadet Partisi Antalya İl Başkanı Ramazan Düzen, gündeme dair açıklamalarda bulundu. Düzen, “Ülkemizde ve Antalya’da değişmeyen bir gündem var. 7’den 77’ye herkes için öncelikli ve önemli, sosyal hayattan kültürel hayata, iç siyasetten uluslararası ilişkilere kadar hayatın her alanını etkileyen bir gündemi ekonomidir” dedi
Gündemdeki son gelişmeleri değerlendiren Düzen, Ülkemizde ve Antalya’mızda değişmeyen bir gündem var. 7’den 77’ye herkes için öncelikli ve önemli, sosyal hayattan kültürel hayata, iç siyasetten uluslararası ilişkilere kadar hayatın her alanını etkileyen bir gündemi ekonomi olduğunu açıklayarak; “Her nedense dizginlenemeyen veya dizginlenmesi istenmeyen enflasyon; sürekli artan hayat pahalılığı; sonuç, birbiri ardına gelen zamlar…
Durum böyle olunca; çarşıda-pazarda, evlerde, iş yerlerinde insanımızın sürekli olarak konuştuğu konular işte bu hayat pahalılığının ötesine bir türlü geçemiyor. Geçim derdine düşen vatandaş, başka hangi konuları konuşsun ki…  
İktidar da, muhtemelen ülkenin karşı karşıya bulunduğu halkımızın diğer hayati problemlerinin tartışılmasını engellemek için, insanımızı böyle bir geçim badiresinin içerisine bilinçli şekilde sürüklemiş gibi görünmektedir.
Peki, iktidar ve yönetim omuzlarına aldıkları bu ağır sorumluluğun farkında mıdır? Buna olumlu  cevap vermeyi herkes arzu ederdi, ancak maalesef bu mümkün değil.
Böyle bir sorumluluğun farkında olsalardı, milyonlarca emekli “7 bin 500 lira maaşla geçinebilir” diye akıl almaz bir anlayışa sahip olmazlardı!
Yine böyle bir sorumluluğun farkında olsalardı, 2-3 ay emeklilerimizi oyalayıp, sonra da şimdi “işin farkındayız”,  “bunu düzelteceğiz”, “bu hoş olmamış” söylemleriyle 2024 yılını işaret edip yaşlı, güçsüz, çalışma gücünü yitirmiş geniş bir emekli kesimin sefaletinden “mahalli seçimlerde oy devşirme” gayreti içinde olmazlardı!” dedi.
Düzen, Emeklilerini 7 bin 500 liraya mahkum etmek devletimize, ülkemize yakışıyor mu? diye İktidarı eleştirdi. 
Düzen, açıklamasını  şu ifadelerle noktaladı: “İktidarın bu tavrı ciddiyetten, samimiyetten, insaftan oldukça uzak bir tavırdır. İktidar bu durumu düzeltene kadar, yüzbinlerce insan ne acılar çekecek; ailesine, evladına, torununa küçük bir hediye bile alamamanın ne hazin duygularını yaşayacaktır, bunlar biliniyor mu? 
Temmuz ayında iktidarın, ekonomi yönetiminin aklı neredeydi? Sonra, neden hala beklenmektedir? En önemlisi, hatayı, haksızlığı, zulmü en kısa zamanda düzeltmek varken, beklenen şey nedir?    Tüm ısrarlara rağmen TBMM’nin devreye girmesi için neden 1 Ekim beklenmektedir?
1 Ekim’de devlet bütçesine sürpriz bir para gelecek de o mu beklenmektedir?
Hani “Alın teri kurumadan emeğin hakkını verin.” ilkesi? Sevgili Peygamberimiz (sav) böyle buyurmuyor mu? İktidara destek veren muhafazakar ve dindar kesim bu konularda neden sessiz kalmayı tercih ediyor?
Bu bir hak değil midir? Yüz binlerce emeklimizin yıllarca döktüğü alın terinin karşılığını vermek için hem de oy amacıyla aylarca bekletmek de neyin nesidir?
Cumhuriyetimizin 100. yılında, iktidarın o çok sevdiği sloganla, “Türkiye Yüzyılı”nda; emeklilerini 7 bin 500 lirayla yaşamaya mahkum eden bu politika, bu sessizlik, duymazlıktan gelmek  devletimize, ülkemize yakışıyor mu Allah aşkına?
Yine soruyorum, vatandaşlarımızın %90’ından fazlasını yoksulluk sınırının altında bir gelirle yaşamaya mahkum etmek gerçekten yakışıyor mu?
Gençlerini işsizliğe, emeklilerini ve çalışanlarını yoksulluğa, esnafını, çiftçisini borca mahkum etmek doğru bir şey mi?
Tarımda her geçen gün daha çok dışa bağımlı hale gelmek, binlerce yıllık devlet tecrübesine sahip ülkemize yakışıyor mu?
Eğitimde ve sağlıkta gün be gün kalite kaybı yaşamak, umutsuzluk içine sürüklenmek  “Türkiye Yüzyılı” söylemleriyle çelişmiyor mu, Allah aşkına?
“İtibardan tasarruf olmaz.” anlayışını benimseyen bir iktidarın, vatandaşlarının “İnsanca Yaşam” standartlarından tasarruf etmeye çalışması, böylece vatandaşının itibarını düşünmemesi, hatta düşürmesi büyük bir çelişki değil midir? Bütün bu belirttiğimiz hususlar “Hikmet-i Hükümet” ile bağdaşır mı? 
Hayat pahalılığına, fahiş fiyat uygulayanların sebep olduğunu iddia eden bir iktidar, yine kendisinin vergi ve harçlarda fahiş artışlara gitmesi hangi mantıkla nasıl açıklanabilir ki?
İktidar, bir yandan millete kemer sıktırırken; diğer yandan kendisi kemer gevşetmeye devam ediyor. Çünkü, obez hale gelmiş bir insan gibi, iktidar da obezleşince başka türlü olmayacağını  herkes bilir.
İktidarın ahlak anlayışı, bilgisi ve söylemleri ile tutum ve davranışları arasında bir uyumsuzluk vardır. Sanki farklı merkezlerden komut alan iki organ arasındaki uyuşmazlık gibi. 
GENÇLERİMİZ BATAKLIĞA ÇEKİLİYOR
Sözün burasında akıllara ilk gelen konu nedir? Gençlerimizi bataklığa çeken, anne-babaları da perişan eden uyuşturucu illeti!
Maalesef son yıllarda bu konu, gençliğimizi tehdit eden en önemli konu haline gelmiştir.
Uyuşturucu madde kullanım yaşı lise, hatta ortaokul seviyelerine kadar inmiştir. Artık sadece birkaç muhitte değil, ülkemizin 81 ilinde, her mahalle ve sokakta yaygın hale gelmiş bulunmaktadır.
Bu işin şakası yok, ihmale gelecek tarafı da yok!
Terörle mücadele hangi ciddiyette ele alınıyorsa; uyuşturucu ile mücadele de bir o kadar ciddi olarak ele alınmalıdır.
Öyle 3-5 sokak satıcısını yakalayıp, birkaç ay içerisinde serbest bırakmakla bu iş çözüme kavuşmaz, kavuşturulamaz!
Limanlarımıza gelen gemilerde, emniyet güçlerimizce kaç ton uyuşturucu yakalandığına ilişkin henüz kamuoyuna bir bilgi verilmiş değildir. 
Bu gemilerin sahipleri kimlerdir? Nereden gelmişlerdir? Kimlerle, hangi kesimlerle  irtibatları vardır? Yakalanan bu adamların bırakılması için kimler ricacı olmuştur ve halen olmaktadır?
Bankaya para yatırdığı için, çocuğunu bir dershaneye gönderdiği için yüzlerce insanı 6-7 yıldır cezaevinde tutanlar, işinden edenler, irtibat ve iltisak gibi kavramlarla binlerce insana terörist damgası vuranlar, uyuşturucu tacirleri ile irtibat ve iltisakları olanlara hangi yaptırımları uyguladılar?
Gençlerimiz göz göre göre elimizden kayıp giderken, bugüne kadar hangi ciddi tedbirler alınmıştır? Gençlerimiz nasıl oldu da bu kadar kolay bir şekilde bu illete ulaşır hale getirildi, ya da getirilmesine müsaade edildi?
İşte her kademedeki okullar açılacak; okul önlerinde evlatlarımıza bu zehirleri satanlara karşı, aslında bu zehirleri binlerce kilometre öteden ülkemize getirenlere karşı, hangi somut adımlar atılacak, ne tür tedbirler alınacak, hep birlikte bakacak  ve göreceğiz.
Saadet Partisi olarak bu problemlerin ve tüm bu sorunların her zaman olduğu gibi ciddi takipçisi olacağız.” dedi.
* SP Basın

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.08.24 12:42:10
Son Düzenlenme Tarihi :