SON DAKİKA

logo

Hatay’ın yeni Valisi Masatlı göreve başladı

Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle Hatay Valisi olarak atanan Mustafa Masatlı görevine başladı.
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle 3 yıldır sürdürdüğü Amasya Valiliği görevi sonrası Hatay’a atanan Vali Masatlı, deprem sonrası valilik binası olarak kullanılmaya başlanan Necmi Asfuroğlu Anadolu Lisesi’ne gelerek görevine başladı. Vali Masatlı’yı bina önünde il protokolü karşıladı. Selamlaşmanın ardından Vali Masatlı, basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Hatay’a vali olarak atanmanın mutluluğunu yaşadığını dile getiren Vali Masatlı, "Medeniyetler Şehri Hatay’ımıza, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Beyefendi’nin tensipleriyle vali olarak atandım ve bugün de görevime başlamanın mutluluğunu yaşamaktayım. İnşallah afet bölgemizi ayağa kaldırmak için devletimizin başlattığı seferberliğe tüm gücümüzle katkı sunmaya, halkımızla el ele vererek Hatay’ımızı yeniden inşa etmeye çalışacağız” dedi.
Depremin izlerini Hatay’da ortadan kaldırmak için gayretle çalışacaklarını dile getiren Vali Masatlı, "İlk etapta acil ve öncelikli ihtiyaçlarımızı belirleyip bu alanlara yönelerek, kamu hizmetlerinin ilimizin her köşesine ulaşımını temin etmeye çalışacağız. Aynı zamanda ilimizdeki alt ve üst yapıyı tesis etme çalışmalarına gereken tüm desteği vererek, bu alandaki tüm çalışmaları da en kısa zamanda tamamlamak için gayret göstereceğiz. Devletimizin TOKİ vasıtasıyla inşa etmeye başladığı on binlerce konutu, hastaneleri ve diğer tüm kamu binalarının kısa sürede tamamlanması için üzerimize düşen tüm görevleri yerine getirecek ve depremin izlerini tamamen ortadan kaldırana dek canla başla mücadele edeceğiz” şeklinde konuştu.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.06.27 19:00:05
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Pandemi, yabancı yatırımcıyı durduramadı

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Yönetim Kurulu Başkanı Davut Çetin, pandemi döneminde de yabancı yatırımcıların Antalya’ya olan ilgisinin devam ettiğini söyledi. Antalya’nın Türkiye’de İstanbul’un ardından en çok yabancı yatırımcıya sahip kent olduğunu ifade eden Başkan Davut Çetin, ATSO olarak 11 Mart tarihinden Mayıs ayı sonuna kadar 55 yeni yabancı ortaklı firma kaydını gerçekleştirdiklerini bildirdi.

    Türkiye’de Covid-19 vakalarının görülmeye başlandığı 11 Mart tarihinden 31 Mayıs’a kadar ATSO’ya kayıtlı yabancı yatırımcı sayına 55 yeni firmanın daha eklendiğini bildiren ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Davut Çetin, “Antalya, yalnızca yabancı turistlerin değil yabancı yatırımcıların da çekim noktası durumunda. ATSO Sicil Müdürlüğü verilerine göre pandemi sürecinin yabancı yatırımcıyı yavaşlattığını ancak durduramadığını görüyoruz. Pandemi sürecinde 55 yeni yabancı ortaklı firma Odamıza kayıt oldu, başka bir ifadeyle yaklaşık her iş gününde 1 yeni kayıt yapmışız. Bu rakam geçen yılın aynı döneminin yaklaşık yarısı olsa da böylesine olağanüstü bir dönemde bile Antalya’nın cazibesinin yabancı yatırımcıyı çekmeye devam ettiğini görmek kentimize duyulan güveni gösteriyor, bizleri mutlu ediyor” dedi.

Yabancı yatırımcı sayısı 4 bini geçti

    Antalya’yı “Türkiye’nin dünyaya açılan penceresi” olarak tanımlayan Davut Çetin, “Yeni kayıtlarla birlikte Antalya Ticaret ve Sanayi Odası üyesi yabancı ortaklı işletme sayısı 4002 oldu. Yani, İstanbul’un ardından 2. sıradayız.

Antalya, ülkemizin tarım ve turizm başkenti. Yat üretiminde dünya markası olmuş bir serbest bölgemiz var. İnşaat sektörü, çevreci duyarlılığa sahip sanayi sektörü müthiş cazibe barındırıyor. Dolayısıyla bu kentin yatırımcıların ilgi odağı olmasını doğal karşılıyoruz” dedi.

Pandemi döneminde 24 ülkeden 55 yeni işletme 21 farklı sektörde faaliyete başladı

Pandemi döneminde açılan firmalar hakkında da bilgiler veren ATSO Başkanı Davut Çetin, “24 farklı ülkeden ortaklığı bulunan 55 yeni işletme pandemi döneminde üyemiz oldu. Bu dönemde Antalya’ya en çok ilgiyi İran, Rus ve Alman ortaklı firmalar gösterdi. Verilerimize göre pandemi sürecinde İran ve Rusya’dan 9 yeni şirket kuruluş kaydı yaptırırken, Almanya’dan 7 firma Antalya’da faaliyete başladı. Bu ülkeleri 4 firma ile Ukrayna, 3’er firma ile Kazakistan ve Hollanda, 2’şer firma ile de Ürdün ve Fransa takip etti. Ayrıca, Kolombiya, Nijerya, Katar, Filistin, ABD, Azerbaycan, Suriye, Pakistan, İsveç, Çin, Irak, İsviçre, Birleşik Arap Emirlikleri, Kırgızistan, Türkmenistan ve İtalya’dan da yeni yatırımcılar kentimizde ticari faaliyetlerini yürütmeye başladılar.

    Pandemi döneminde yapılan yabancı ortaklı yatırımların 21 farklı sektörde gerçekleştiğini görüyoruz. En çok ilgi çeken sektör 6 yeni firma ile tarım sektörü oldu. Tarım sektörünü, destek hizmetleri, inşaat, bilişim, restoran, yiyecek içecek ve eğlence hizmetleri sektörü takip etti. Turizmden, eğitime pek çok alanda Antalya bir çekim merkezi oldu” diye konuştu.

Yılbaşından bu yana Gambiya’dan Peru’ya 43 ülkeden 183 yabancı ortaklı yatırımcı

    Açıklamasında Antalya’nın 2020 yılının ilk 5 aylık dönemine ilişkin yabancı yatırımcı verilerini de paylaşan ATSO Başkanı Davut Çetin, “Antalya, çoğu pandemi krizi ile geçen yılbaşından Mayıs sonuna kadar uzanan dönemde 43 farklı ülkeden 183 yeni yabancı yatırımcıya ev sahipliği yapmaya başladı. Birinci sırada İran ortaklı şirketler var. İlk 5 ayda 35 İran ortaklı firma kuruluşu gerçekleştirilirken, bunu 24 ile Rus, 20 ile Alman ortaklı firmalar takip etti. Üyelerimizin dağılımına baktığımızda Gambiya’dan Peru’ya Nijerya’dan ABD’ye dünyanın dört bir yanından yatırımcıların Antalya’yı tercih ettiklerini görüyoruz. İnanıyorum ki bu ilgi önümüzdeki yıllarda da artarak devam edecektir” dedi.


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2020.06.05 09:25:32
Son Düzenlenme Tarihi :





Dr. Uçar: “Her 17 çocuktan birinde besin alerjisi var”

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Gamze Uçar, tüm dünyada da alerjik hastalıkların salgın gibi yaşandığını, Türkiye’de de her 17 çocuktan birinin besin alerjisi yaşadığını belirterek, “5 yaşından sonra yapılacak test ile çocukların neye alerjisi olduğu kolaylıkla bulunabiliyor” dedi.
Acıbadem Adana Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Gamze Uçar, modern yaşamın getirdiği çevre kirliliği, daha fazla kimyasal maddeye maruz kalma, aşırı hijyenik ortamlarda yaşama gibi etkenlerin alerjik hastalıkların görülme sıklığını hiç olmadığı kadar artırdığına dikkat çekerek, “Ülkemizde besin alerjisinin görülme sıklığı yüzde 6. Yani her 17 çocuktan biri besin alerjisi yaşıyor. Ayrıca çocukluk çağı astımına yakalanma oranı da yüzde 6-15 arasında. Tüm dünyada da alerjik hastalıkların salgın gibi yaşandığını söylemek mümkün” dedi.
Alerjiyi, vücudun savunma sisteminin, sağlıklı bireylerin reaksiyon vermediği maddelere karşı aşırı reaksiyon vermesi olarak tanımlayan Dr. Uçar, alerjilerin genellikle besin alerjisi, alerjik nezle, ilaç alerjisi başlıklarında toplandığını ifade etti. Kişinin savunma sisteminin, bir alerjenle karşılaştığında ona karşı IgE antikoru üreterek onu hafızasına aldığını belirten Dr. Uçar, “Böylece alerjenle tekrar karşılaştığında onu tanıyor ve hızla reaksiyon veriyor. Bu reaksiyonlar genellikle deride kızarma, kaşıntı, cilt döküntüsü, aksırma, tıksırma, kusma gibi şikayetler olurken bazı alerjiler, ölümcül sonuca yol açabilen anaflaktik şoklara da neden olabiliyor” diye konuştu.

“Saman nezlesi 3-4 ay kadar sürüyor”
Alerjik nezlenin genellikle ağaç, çimen, çalı polenlerine, küf mantarlarına, çeşitli hayvanlara ve ev tozu akarlarına karşı geliştiğinin altını çizen Dr. Uçar, polen nedeniyle oluşan saman nezlesinin 3-4 ay kadar sürdüğünü de söyledi.
Alerjinin nedenleri arasında genetik yatkınlığın yanı sıra her geçen gün artan çevre sorunlarını, hava kirliliğini, iklim değişikliğini, ekolojik ortamın ve hava kalitesinin bozulmasını sayan Dr. Uçar tüm bu etmenlerin alerjen yoğunluğunu artırdığını dile getirdi. Kum fırtınası ve kasırga gibi hava faaliyetleri ile polenlerin uzun mesafelere taşınabildiğini belirtirken astım ve alerjinin, modernleşme ile ilgili olduğu gerçeğini de anımsattı.

“Egzamadan alerjik astıma pek çok türü var”
Alerjinin genetik olarak kendinden sonraki kuşağa aktarılan bir sağlık sorunu olduğuna dikkat çeken Dr. Uçar, alerjinin yaşamın ilk yıllarında daha çok gıda ve cilt ile ilgili ortaya çıktığını, egzama ya da diğer ismiyle atopik dermatitin ise bebeklikten itibaren büyük sorun oluşturduğunu dile getirdi. Gıda ve beslenmenin, alerjik bebeklerde önemli bir sorun olduğunun altını çizen Dr. Uçar, “Ancak zamanla ve yaşla gıda alerjisinde azalma görülebiliyor. İlkokula doğru solunum yolu alerjileri yani alerjik nezle (rinit), sinüzit ve astım/bronşit ön plana geçiyor. Egzamalıların yaklaşık yüzde 70’i alerjik rinit ve astıma eğilimli oluyor. Tabii bunun tersi de doğru” dedi.

“Kesin tanı alerji testi ile konuluyor”
Çocukların alerjik olup olmadıklarını öğrenmenin eskisine göre daha kolay olduğuna değinen Dr. Uçar, kanda alerji düzeylerinin yüksek olması ve deri testinin, alerji konusunda kesin sonuç verdiğini söyledi. Alerjiden şüphe edilen çocuklarda hangi testlerin uygulanacağına karar verilmesi gerektiğini belirten Dr. Uçar, “Şunu özellikle belirtmek gerekiyor ki her alerjik hastalıkta istenecek testler farklı. Sonucun etkinliği için test yapılan çocuğun 5 yaşından büyük olması da önem taşıyor. Yeni tedavi yöntemleri sayesinde alerjik çocukların ömür boyu ilaç kullanmasına gerek kalmayabiliyor” diye konuştu.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.09.20 21:38:37
Son Düzenlenme Tarihi :