SON DAKİKA

logo

4 kişilik ailede 100 bin liraya kadar çıkan 5 yıldızlı otel fiyatları, yerli tatilcileri karavanlara yöneltti

Kurban Bayramı tatilini Antalya’da geçirmek isteyip yüksek otel fiyatlarına gücü yetmeyen vatandaşlar, denize sıfır noktalara karavanlarla gelerek bedava tatilin keyfini sürüyor. Bir tarafında 5 yıldızlı oteller, bir taraflarında da dünyaca ünlü sahil yer alan karavancılar, "Sıfır maliyet, bunun zevki bambaşka" diyerek tatilin tadını çıkardıklarını dile getirdi.
Turizmin başkenti Antalya’da 9 günlük Kurban Bayramı tatili nedeniyle yoğunluk yaşanıyor. Bölgedeki oteller bayramdan günler öncesinde doluluğunu ilan ederken, fiyatları da cep yakıyor. Özellikle denize sıfır 5 yıldızlı otellerde 4 kişilik bir aile için her şey dahil fiyatlar 100 bin liraya kadar çıkarken, karavanı olan tatilciler ise bu tatili sadece yakıt parasıyla atlatıyor. Elektriği güneş panellerinden, suyu da depolarına dolduran karavan tatilcileri, dünyaca ünlü Konyaaltı Sahili’ne sıfır 5 yıldızlı otellerin arasında bedava tatilin keyfini sürüyor. Sahil kısmındaki caddelerde kıyı şeridine park eden karavancılar, turistlerin yanı sıra otelleri tercih eden yerli tatilcileri de adeta kıskandırıyor.

“Sıfır maliyet”
Ankara’dan Antalya’ya tatile gelen Rafet Çetin her yaz kente gelerek tatil yaptığını anlattı. Otel fiyatlarının oldukça pahalı olduğundan bahseden Çetin, emekli olduğunu ve gücünün otellere yetmeyeceğini ifade etti. Çetin, karavanın maddi yönden avantajlarına işaret ederek şunları söyledi:
“Bu hem binek arabamız hem evimiz oluyor. Suyumuz, elektriğimiz her şeyimiz var. 43 senede karavanla gezmediğim yer kalmadı. Sadece yakıta para veriyorum. Yeme içme konusunda evinde olsan da zaten para gidiyor. Konaklamaya para yok burada. 7 bin 500 lira maaş alıyorum, otelde tatil nasıl yapacağım? 5 yıldızlı otelde kalmam bunda kalırım. Sıfır maliyet, bunun zevki bambaşka.”
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.06.28 16:45:01
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






16 KALEM TEMİZLİK MALZEMESİ ALIMI

Atatürk Devlet Hastanesince 16 Kalem Temizlik Malzemesi Alımı mal alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecek olup, teklifler sadece elektronik ortamda EKAP üzerinden alınacaktır.

Basın İlan Kurumu’nun ilan portalı ilan.gov.tr’de yer alan ilana göre İhale 30.09.2021 - 10:30'da Antalya Atatürk Devlet Hastanesi- Satın Alma Birimi adresinde yapılacaktır. * Detaylar için TIKLAYIN


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2021.09.10 19:37:18
Son Düzenlenme Tarihi :





Kuraklıkla boğuşan Burdur Gölü son elli yılda üçte birini kaybetti

Dünya üzerinde gerçekleşen iklim değişikliği, yanlış yapılan tarım faaliyetleri, kaçak sondajlar ve can damarları üzerine kurulan barajlar nedeniyle kuraklıkla boğuşan Burdur Gölü en yüksek olduğu 1971 yılında ki su seviyesinin üçte birini kaybetti.
Türkiye’nin 7. Büyük gölü olan ve kuraklıkla boğuşan Burdur Gölü gün geçtikçe farklı etkenlerden dolayı su kaybediyor. İklim değişikliği nedeniyle eskisi kadar yağışın olmaması, bölgede gerçekleştirilen tarımsal faaliyetlerde kaçak sondajların kullanılması, gölü besleyen derelerin üzerine barajların yapılması bunların başında geliyor. Gölün su seviyesinin en yüksek olduğu 1971 yılının Temmuz ayında su kotu 857.37 metre iken 2023 yılının Temmuz ayında ise 837.68 metreye düştü. Gölün yüzey alanı ise en dolu olduğu dönemde 17 bin 998 bin 210 hektar iken günümüzde 11 milyon 866 bin 192 hektara düşmüş vaziyette.

Tekne turu yapılıyordu
Geçmiş dönemlerde gölde yapılan tekne turu göl sularının azalmasıyla artık yapılamıyor. Burdur Halk Plajı’nda bulunan ve teknelere binmek için kurulan iskele suların çekilmesiyle gölün 18 metre dışında kalmış vaziyette. Günümüzde amacını yerine getiremeyen iskele vatandaşların gelip üzerinde hatıra fotoğrafı çektiği bir alan olarak kullanılıyor.
Besin bakımından zengin olduğundan ve göç yolları üzerinde bulunduğu için her yıl binlerce kuşun uğrak yeri olan Burdur Gölü, eski hareketli dönemlerinden çok uzak bir halde bulunuyor. Kış aylarında göl ile özdeşleşen Dik Kuyruk Ördeklerinin bile görünmediği gölde yaz aylarında ise parmakla sayılacak kadar az flamingolar konaklıyor.
Ramsar Sözleşmesi çerçevesinde Sulak Alanların Korunmasına yönelik olarak Haziran ayında Burdur’da toplanan akademisyenler, ve kurum müdürleri gölün eski verimli zamanlarına geri dönmesini sağlamak ve tahrip olan alanları kurtarmak amacıyla başlatılan projenin açılış çalıştayını gerçekleştirdi. Çalıştayda kurumlara düşen görevler bildirilirken sadece Burdur Gölü’nün değil Burdur’da bulunan göller yöresinin diğer gölleri hakkında da bilgilendirme ve fikir alışverişi yapıldı.

Burdur’un 1977-80 dönemi belediye başkanı Bozcu, gölü anlattı
1977- 1980 yılları arasında Burdur Belediye Başkanlığı görevinde bulunan ve başkan olmadan önce Devlet Su İşleri’nde İkmal Şefi olarak görev yaptığı dönemde Burdur’da DSİ Burdur Şubesinin açılmasını sağlayan Çetin Bozcu, belediye başkanı olduktan sonraki dönemde Burdur Gölü’ne birçok yeni faaliyet kazandırdı. Çetin Bozcu gençlik döneminde Burdur Gölünün cennet gibi bir yer olduğunu vurgulayarak “1950-54’lerde bütün aileler faytonlarla, arabalarla göle gelir çocuklarıyla yüzerlerdi. Bir ara göl nasıl olduysa yükselmeye başladı sonra nasıl olduysa göl çekilmeye başladı tabi bunların sebepleri var tabiat olayı var derlerdi ki o zamanlar hidrolog arkadaşlar bu göl her otuz senede yükselir, otuz sene sonra iner. Otuz sene sonra indi bir otuz daha oldu yine indi Burdur Gölü” dedi.

“Saniyede 800 litre su besliyordu Burdur Gölü”
Gölün su seviyesini yükseltmek için çareler aradığını belirten Bozcu “ Burdur Gölünü besleyen dereler var. En büyük dere Yarıköy, Yazıköy, Tefenni tarafından gelen Boz çay var, büyük bir su kaynağıydı çok iyi bilirim. Hidrolog arkadaşlarla orada çalışma yaptık, o zamanlarda Burdur Gölünü saniyede 800 litre su ile besliyordu. Karakent Çayı oldukça gür akıyordu, orası da besliyordu. Burdur Çayı, zamanla seller gelerek taşıyor köprülerden, sularla besleniyordu göl. Isparta, Keçiborlu tarafından seller gelirdi, Çerçin ve Kışla tarafından seller gelirdi. Şimdi artık o dereler kesilince gölün oksijeni azaldı. Günümüzde her taraf mısır tarlası oldu. Sondajları çalıştırıp duruyorlar, barajlar yapıldı, suların önü kesildi, göl susuz bırakıldı. Gölün tuzlu olmasının sebebi saf suyu yağmurlarla biriken ve yükselen gölün tebahhurla çekilip tuzların kalması neticesinde tuz oluyor. Dolayısıyla zeminine de dikkat etmek lazım. Biz yıllarca söyledik şeker fabrikasının pancar küspesinin atıkları bu gölü doldurdu. Buraya gelen balık üreten Hidrobiyoloji hocası söyledi. Gölün en derin yeri 90 metredir. Bunun 45 metresi balçık çamurdur bu gölün. Göl çekildikçe gölün tabanında çamur ve balçıklı karşılaşıyoruz. Maalesef biz gölü bu hale getirmişiz çok üzgünüm. Artık bu baraj meselelerini bir yere bırakıp Burdur’u dışardan bereketli bir kaynaktan su ile beslemek, doldurmak bunun en uygun çözümü olacaktır” şeklinde konuştu.

“Böyle giderse bu göl kuruyacak”
Belediye başkanlığı zamanında Burdur Gölü için yaptığı faaliyetlere değinen Çetin Bozcu “Burada deniz motoru yoktu, su sporları ilgili hareket yoktu biz bunları yaptık. 1 Mayıs Kabotaj Bayramları yaptık, yüzme yarışları yaptık insanları heveslendirdik. Burdur Gölü ondan sonra 45-50 beygirlik teknelerle doldu ama ondan sonra jetski sevdası başladı. Göl jetskilerle, yelkenlerle, kayıklarla karıştı. İnşallah bu göle elbet birisi sahip çıkar. Rabbim yağış verir, dereler yine taşar, barajlarla tabi bu mümkün değil ama inşallah taşar veya birisi çıkar Akdeniz’den veya Fethiye tarafından su kaynakları heba olmasın diye bu gölü besler. Gölün suyunu artırmak lazım yoksa gelirden fazla tebahhur çok bu gölde. Böyle giderse bu göl kuruyacak çünkü en derin yeri 90 metre bir yer.” dedi.

“Kimsenin balık yetişmez dediği gölde inci kefali yetiştirdik"
Belediye başkanlığı döneminde, dönemin valiliği ile birlikte gölde balık yetişmez diyenlere rağmen yaptığı çalışmalar neticesinde Burdur Gölü’nde binlerce İnci Kefali yetiştirdiğini dile getiren eski Başkan Bozcu, yaptığı çalışmanın önemine değinerek; “Ticaret odası ve dönemin valisi karar vermişler, 800 tane inci kefali bidonlarla oksijen takviyesi ile getirmişler. Bu gölün akarsu kenarlarına kayıklarla o balıkları attılar. Çerçin tarafına atılan balıklar bayıldı ama gölün diğer kısımlarından atılanlar yaşadılar. İnci Kefali derinliklerde yaşayan bir balık türüdür. Üreyeceği zaman tatlı sulara ve derinliklere hücum ediyorlar. Van Gölü’nde olduğu gibi. Bir sene sonra attığımız balıkları kontrol etmek amacıyla hidrobiyoloji enstitüsünden hoca geldi. Suludere çayı içerisinde ki taşları kaldırdığımız zaman balık yumurtaları bulduk. Bir gün pazarda Suludereli bir arkadaş inci kefali balıkları satarken gördüm. “Nereden buldun bu balıkları ?” diye sordum. “Burdur gölünden” dedi. Nasıl tuttun bunları ? dedim. Bağdan geliyordum, traktörün tekerini su kanalına batırdım, tarla balık ile taştı dedi. O zaman kendi kendime dedim ki anladık ki bu gölde balık yetiştirmek zor. Ama yine de gölde çok sayıda balık yetiştirmeyi başardık. Daha sonra bir ara yağışlar oldu. Bu yağışlar sonrasında oluşan seller ile bütün gölün etrafı balık ölüsüyle doldu. Bu durumu hemen dönemin valisine ilettim. Keçiborlu şeker Fabrikası’na arıtma ve dinlendirme havuzları yaptırdık ama balıkların ölme sebebi hücrelerinde civa ve aldrin zehrinin olmasıydı. Biliyorsunuz tohum temizleme evlerinde her sene Burdur Göl havzasında dört kilogram civa kullanılıyor. Civa uzun ömürlü bir zehir. On senede kırk kilogram yapar. Ani yağışların olduğu dönemde balıklar üremek için derelere gittiği zaman oradan zehirlenmişler. Bir de pancar bitlerini temizlemek amacıyla aldrin zehri kullanmışlar. Halbuki yasak bir zehir. Bu balık rüyamızda uçtu gitti hayırlısı olsun inşallah bir an önce bu göl kurtarılır” diye konuştu.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.07.22 09:55:49
Son Düzenlenme Tarihi :