NOT: BU RÖPORTAJ, TOROSGAZETESİ.COM ÖZEL RÖPORTAJIDIR! KAYNAK GÖSTERİLSE DAHİ ALINTILANMASI YASAKTIR.
Salih Özgünsür: Süper Lig’de 4 hafta geride kaldı ve Antalyaspor’un henüz bir galibiyeti yok. Bu dört hafta ile ilgili düşünceleriniz neler? Teknik direktör Nuri Şahin’den, bu dört hafta için bir rapor aldınız mı?
Antalyaspor Başkanı Sabri Gülel: : Biz, her maçın öncesinde de, sonrasında da uzun uzun konuşuyoruz. Hatta artık her maçtan sonra Perşembe günleri, “Bir önceki maçı değerlendirme toplantısı” şeklinde bir toplantı planladık. Bu toplantılara scout departmanımız katılacak, teknik ekip, bizim futbol şubemiz katılacak ve oturup durum değerlendirmesi yapacağız. Bundan 6 ay önce, basın mensupları ile buluştuğumuz ilk toplantıda, futboldan anlamadığımı söylemiştim. Ama 6 aydır çok çalışıyorum. Dünya futbolunu takip ediyorum. Arkadaşlarım beni eğitiyorlar. Futbol ile alakalı duayen isimlerden eğitim alıyorum. Çünkü ben, bilmediğim işi yapamam. Öğrenmem lazım. https://www.torosgazetesi.com
Biz, 17 futbolcu gönderdik. 9 tane futbolcu aldık. Bu, büyük ve ciddi bir değişim. Ve Türkiye’de ilk kez iki sezon arası bu kadar kısa sürdü. Topu topu 5 hafta vardı. Bu zaman içerisinde, bu oyuncuları göndereceğiz, yenilerini getireceğiz ve bu oyuncular kamp geçirecek. Biz, ilk kampa kimseyi yetiştiremedik. İkinci kampa 1-2 kişiyi yetiştirdik, üçüncü kampımız zaten 4 günlük bir kamptı. Holtmann orada geldi, Saric daha yeni geldi. Dolayısı ile henüz birbirlerine alışamadılar. https://www.torosgazetesi.com
O gün, daha lig başlamadan şunu konuştuk: 5-6 hafta dişimizi sıkacağız. Kötü sonuç alınabilir. Sıfır puanda da olabilirdik. Hayal ettiğimiz puan bu mu, asla değil. İkincisi, eğer bu takımda bir ışık görmesem, emin olun çok ciddi şekilde müdahale ederim olaya. Ben bu takımda, inanılmaz bir ışık görüyorum. Seçilen oyuncuların doğru olduğunu düşünüyorum. Mesela Saric.. Çok doğru bir transfer ve 2 ay uğraştık. Ben kendi adıma gece yarıları belki 10 kez toplantı yaptım. Oyuncu kiralamak çok kolay. Lakin, ya oyuncu iyi çıkarsa ne yapacağız? Oyuncuyu alabiliyor olmamız lazım. O yüzden ben, Saric’in satın alma bedelini, bizim yutabileceğimiz bir seviyeye getirmek için çok uğraştım. Pazarlıklar 3 milyon Euro’dan başladı. 1.4 milyon Euro’ya bitirdik, 200.000 Euro kiralama bedeli ödedik; satın alırsak 1.2 milyon Euro ödeyeceğiz ve bu ödeme 2 yılda gerçekleşecek. https://www.torosgazetesi.com
Transfer gecikti mi, gecikiyor ama ben, yolladığım 17 tane oyuncunun 5 tanesine 3 milyon para ödüyoruz ama 1 gol – 1 asist fayda alamamışız, böyle oyuncular mı transfer edeyim? Etmememiz lazım. Ben, ilk dört haftadan asla mutlu değilim. İlk 4 haftada 4 galibiyet alabilirdik. Trabzon’da son 30 dakika çok iyiydik, oradan 1 puan çıkarmalıydık; Konya maçı, Konya çok kötüydü ama biz daha kötüydük, alabilirdik; Sivas, kesinlikle almamız gereken bir maçtı. Bu hafta gördünüz, atacaksın. 6 tane şut çek, hepsi kaleyi bulsun ama 1 tane gol at. O, olacak iş değil. Eksiklerimiz var, onları da biliyoruz. 3 puan, kötü bir başlangıç. 7 puan, hatta 5 puan bile bizi çok mutlu ediyor olabilirdi şu anki lig sıralamasında. https://www.torosgazetesi.com
Sivas maçından sonra çıkıp söyledim, “Her iki takım da Süper Lig’e henüz hazır değil.” Türk futbolunun kalitesinin artması lazım. Ama, sabır ve yatırım şart. Herkes, “sportif başarı” diyor. Fenerbahçe ne yaptı, bu sene başarılı olmak istiyor, Başkan Ali Koç, 6.yılında şampiyon olmak istiyor, gidip 37 yaşında adam aldı. Ben alamam. Bizim ne öyle bir paramız ne de öyle bir lüksümüz var. Hocalarımız ile değerlendiriyoruz, o da sonuçlardan mutsuz ama takımdan çok ümitliyiz. Birkaç maç sonra, gerçekten ligde en iyi top oynayan takımlardan bir tanesi olacağız. Kayseri maçındaki bir 20 dakika var, resmen sürkilase ettik rakibi ama sonuca gidemedik. Buksa’yı oyundan alıp Assombalonga’yı koydu çünkü Buksa sakatlıktan çıktı ve bir ağrı hissetti. Larsson oyundan çok düştü, Milosevic’i aldı. Milosevic, antrenmanların en iyi iki oyuncusundan biri. Çok istekli. Konya maçında 25 dakika iyi oynadı. Önümüzdeki ara bize çok iyi gelecek. Ben, Kadıköy’den bile puan alabileceğimizi, iyi oynayacağımızı düşünüyorum. Göreceğiz. https://www.torosgazetesi.com
Salih Özgünsür: Çıkış maçı olarak, Samsunspor maçını görebilir miyiz?
Sabri Gülel: Ben, Fenerbahçe’yi görüyorum. Kadıköy’ü görüyorum çıkış maçı olarak. Orada kazanırız kaybederiz, puan alırız ya da alamayız bilemem ama futbolumuz ile orada, artık takım geliyor dedirteceğiz. https://www.torosgazetesi.com
Salih Özgünsür: Bazı bölgelerde çok fazla oyuncu var örneğin orta saha; sol bekte ise alternatif yok. Bu sizce planlama hatası mı? Antalyaspor’da transfer, bitti mi?
Sabri Gülel: Antalyaspor’da transfer bitmedi ve hiç bir zaman bitmeyecek. Transfer sadece takıma gelsin, iyi oynasın diye yapılmaz. Transfer, bizim bir al-sat ürünümüzdür. Hiç bir zaman bitmeyecek ve her zaman gözümüz, kulağımız açık olacak. Scout ekibimizi 3’ten 5 kişiye çıkardık. Sol bek, bence bir takımdaki en önemli mevkiilerden bir tanesi. Ve Türkiye’de hem sağ hem de sol bek her kulübün derdidir. Hamdolsun, bizde iki tane oyuncu var ve dört maçtır birinci bölgemizde neredeyse gollük hata yapmadık. https://www.torosgazetesi.com
Güray’ın yedeğinin, 2 sene sonra Güray oynayamadığı zaman onun yerine geçebilecek bir adam olması lazım ve genç bir çocuk olması lazım. Bize bir sürü sol bek önerisi geldi. 30lu yaşlarda... Gençler geldi, Scouttan onay çıkmadı. 30’a yakın sol bek baktık. Orada, Erdoğan Yeşilyurt konusu çıktı. Ben izledim, inanılmaz bir çocuk. Çok mevkiide sorun çözebilecek, joker bir oyuncu. Bu adam sol bekte, sağ bekte ve sağ açıkta oynayabiliyor. O, bizim jokerimiz. Güray’a bir şey olursa, direkt Erdoğan’ı oraya alabiliriz. Daha sonra, Gençlerbirliği’nde oynadığı bütün maçları, aldığı bütün süreleri izlediğim Erkan Eyibil gündeme geldi. Kampa geldi, çok başarılı oldu. Nuri Hoca dedi ki, “Ben, Erkan’ı sol bek olarak denedim ve çok başarılı.” Güray’ya bir şey olursa, Erdoğan’ı da kullanamazsak Erkan’ı oynatabiliriz. O yüzden dedik ki, doğru oyuncuyu buluncaya kadar sol beke takviye yapmayalım. https://www.torosgazetesi.com
Sağ bekte ise, Mert Yılmaz, Bünyamin’i kesti kesecek. Ben, bu oyunculara dokundum. Bu oyuncular, motivasyonunu kaybetmiş. Bir yerlere gönderilmiş, ilgilenilmemiş, para ödenmemiş, mobing yapılmış. Adam, üç kişilik odada konaklatılmış, buradan otobüs ile gönderilmiş İstanbul’a. Biz, kendi oyuncularımıza milyonlarca lira para ödüyoruz. https://www.torosgazetesi.com
Salih Özgünsür: Kaluzinski sakatlandı, hem Jakup hem de Holtmann’ın sağlık durumları nedir?
Sabri Gülel: Kaluzinski, bizi çok korkuttu. Bugün ameliyattan çıktı. 3 ya da 4 haftaya dönüyor. Holtmann’da ikinci derece yırtık var. Yaklaşık 3 haftaya dönüyor. İstanbulspor maçına kadar bir aksilik yaşanmazsa iki futbolcunun da hazır olacağını söylüyor Almanya’daki doktorlarımız.
Salih Özgünsür: Transfer planlamanız, bu süreçten sonra nasıl ilerleyecek? Özellikle takviye istediğiniz bir bölge var mı?
Sabri Gülel: Ne istiyorum? Adam Buksa, çok iyi bir oyuncu. Herkesin gözü vardı, şans eseri aldık. Bize gelmeyi sonradan çok istedi. Nuri Hoca’nın da çok katkısı var, yüz yüze görüşmesinde Antalya’ya gelmesi için ikna etti onu. Hatta bir başkan beni arayıp, “Nasıl aldınız kardeşim, ben iki senedir peşinde koşuyorum.” Dedi. Fakat, satın alma bedeli yüksek. O lokmayı biz yutamayabiliriz. O yüzden ben, santrfora genç bir oyuncu istiyorum. Bir forvet ya da kanat forvet oynayabilen, sağdan içeriye devrilebilen ama genç, 25 - 26 yaşını geçmeyecek bir oyuncu istiyorum. Görüşmeye başladığımız oyuncu, Türkiye Ligi’nin üzerinde bir oyuncu. https://www.torosgazetesi.com
Bir de Fredy’i yolladık. O pozisyonda çok oyuncu olduğunu söylüyorlar. Genel olarak tüm orta saha ve kanatları değerlendirdiğimizde solda Bytyqi’yi satın aldık. Sam Larsson orada kullanılabilir. Sağda, Erdoğan ile Holtmann var. İç tarafta ise Saric, Erdal, Ufuk, van de Streek var ki, Streek çok enteresan bir oyuncu. Bu hafta ilk 11’de başlamasının nedeni, çok iyi bir hafta geçirmesi. Ben de izledim antrenman görüntüleri, nitekim çok şık bir vuruşla golünü de attı. O, biraz daha içeriye giren, ceza sahasının içerisini karıştıran bir oyuncu ama 8-10 arası pozisyonda sayabiliriz. Milosevic var, hem solde hem içeride oynayabilir. Baktığınızda 8 futbolcunuz var. Gençlerden Mustafa Erdilman var, Emre Uzun henüz fiziksel olarak hazır değil; bu sene bizimle oynama şansı yok. Biraz zamana ihtiyacı var. Ege Bilsel var, kampta inanılmaz bir çıkış yaptı. https://www.torosgazetesi.com
Salih Özgünsür: “Her mevkiye iki oyuncu düşünülüyor” şeklinde bir planlama ifade edilmişti, bunu yazımda da belirtmiştim; bazı mevkilerde halen eksiklik göze çarpıyor. Planlama değişti mi?
Sabri Gülel: Nuri Şahin’in kalıp kalmayacağının belli olmadığı süreçte, Nuri Hoca’yı da haberdar ederek bir yabancı hocayla görüştüm. Adam bana, “Ben, 21+2 oyuncu istiyorum. Çok alternatif her zaman fayda sağlamaz. Bazen de götürür. Biz Avrupa’da bunu uygulamaya başladık.” Dedi. https://www.torosgazetesi.com
Bu sezon biz de, her mevkide iki oyuncu düşünülüyor gibi hayal ettik. Ama böyle bir dünya yok. Bizim, bazı mevkilerimizde 4 oyuncu var. Bazı mevkilerimizde 2 oyuncu olacak. Bazı mevkilerimizde, oyuncu buluncaya kadar belki devşirme gideceğiz. Orta sahadaki kalabalıklık, defanstaki değişimsizlikten dolayı kendini gösteriyor. Defansta bir şey değiştirmedik. Neredeyse aynı defans devam ediyor. İleride çok oyuncu değiştirdiğimiz ve bu oyuncular çok yönlü olduğu için... Mesela Saric; 6 pozisyonunda oynamış ama verimli değil. İleri gitmeyi seviyor. 10 numara pozisyonunda ve 8 numarada oynamış. En büyük verimi 8’de vermiş. Ama üç yerde de oynatabilirsin ihtiyacın olduğunda. O yüzden ben orta alandaki kalabalığı, diğer taraflardaki değişimin az olmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Yoksa biz omurgayı oluştururken, bunu konuştuk. https://www.torosgazetesi.com
Salih Özgünsür: Stoper hattına Naldo takviyesi yapıldı ama bu hattın yaş ortalaması çok yüksek ve seneye sözleşmeleri tamamlanıyor. Bir stoper takviyesi yapacak mısınız?
Sabri Gülel: Biz çok fazla stoper ile görüştük, birisi Mitrovic idi. Basına sızdığı için kaçırdık. 17 kişi transfer yapıyoruz. 5 scout, 5 teknik heyet, 7 de futbol şubemiz. 1 aydan fazla hiç bir şey sızmadı. Saric’de de son dakika sızdı. Mitrovic için rakam 300.000 euro yükseldi. Mitrovic zaten pahalı bir oyuncu idi. 800.000’e zorlarken 1.2 milyon euro istemeye başladı. Millet 300.000 euro alırken, yanlarındaki adama 1.2 milyon euro veremezsin. Ama oraya artık genç oyuncu almamız lazım. Bizim defans hattımızın yaşları; 34,35,35,34... Onlara diyorum ki, huzur evi gibisiniz. Allah nazardan saklasın. Bahadır’ımız var ama bizim genç, iyi, uzun soluklu stopere ihtiyacımız var. Şimdi Harun var, stoper. Al şimdi Harun’u, koy stopere, sırıtmaz. Çok soğukkanlı ama zamanı var. Oraya öyle bir adam almalıyız ki, bizim 5 yıl stoper derdimizi çözmeli. Ve, arıyorum. Benimle beraber, 50 kişi de arıyor. 21-23 yaş aralığında, mümkünse iri yapılı, uzun boylu bir siyahi. https://www.torosgazetesi.com
Salih Özgünsür: Takım içerisinde dengeleri bozacak bir maaş durumu var mı? Özellikle Ömer Toprak için 1 milyon euro’nun üzerinde bir maaş aldığı iddia edilmişti.
Sabri Gülel: Yanlış bir bilgi. Söylediğin rakamın 3’te 1’i kadar maaş alıyor. Şu an içeride hiç kimse birbirinin aldığı paradan 1 gram rahatsız değil. Çünkü ne yaptık... Çok geri kalan arkadaşlarımız vardı. Toparladık. Hatta bugün; Mustafa Erdilman, Ege Bilsel ve Harun’un maaşlarını artırdım. Bayağa artırdım. Çünkü, bu çocukların kendilerini yetiştirmeleri lazım. Bizden, asgari ücret alıyorlar. Yemek yese yiyemez, gezmeye gitse gidemez. Antalyaspor’un A takımının oyuncusu. Olmaz. Biz bu çocukları madem A takıma alıyoruz, beğeniyoruz, oynatacağız diyoruz; o zaman maaşlarını artıracağız. Onlara da sürpriz olacak. Daha sonra Bünyamin ve Bahadır ile sözleşme yeniledik. Veysel ile sözleşme yeniledik; bu bir sadakat kuramının başlangıcıdır. Benim kaptanım. Bir yıl uzattım ve maaşını da ciddi anlamda yükselttim çünkü çok gerideydi. Yani yukarıdakileri aşağı çektik, aşağıdakileri yukarı taşıdık. Almayı planladığımız santrfor, birazcık dengeyi bozabilir. Öyle bir adam ile görüşüyoruz. Şu an 900.000 euro bile maaş alan bir oyuncumuz yok. https://www.torosgazetesi.com
Salih Özgünsür: Transferlerde son durum nedir, müjdesini verebileceğiniz bir isim var mı?
Sabri Gülel: O duruma gelmiş hiç bir oyuncu yok. Gerçekten yok. Birçok oyuncu ile görüşüyoruz. Şu an 5 ayrı oyuncu ile görüşüyoruz. Ama %40-50’ye dahi gelmedi henüz. https://www.torosgazetesi.com
Salih Özgünsür: Kayserispor maçından sonra Necati Ateş& İbrahim Dağaşan ile ilgili bir takım haberler yayıldı. İki isim de maçı stadyumdan takip etti. Bu iddiaların gerçeklik payı var mı?
Sabri Gülel: Konunun alâkası yok. Necati Ateş’in oğlu ile benim kızım sınıf arkadaşı. Necati’nin oğlu 6 yaşındaydı biz onunla tanıştığımızda. Futbol ile hiç alakamın olmadığı zamanlardan Necati’yi tanırım. Necati maça geldi ve maça geleceğinden haberim yoktu. İbrahim ile de tesadüfen burada karşılaşmışlar. Bir aradalar, akşam beni aradılar, yemektelermiş. Konusu bile geçemez. Ben, Nuri Hocam’dan çok mutluyum. Evet, bir gün her ilişki biter ama biz sabrettik, sabrediyoruz, hocam da çalışıyor, gayret gösteriyor. Öyle bir şey aklımın ucundan geçmez. Ne zaman ki, geçen sezon sonunda gidip gitmeyeceği konusu vardı; o zaman oturdum 5-6 hoca ile görüştüm. Hepsinden de Nuri hocayı haberdar ettim. Hatta o kadar güzel bir şey ki, benim görüşmelerde bulunduğum hoca, Nuri Şahin’i arıyor; “Hocam, senin başkanın ile görüşmeye gidiyorum haberin olsun.” Diyor. Ne kadar güzel ilişkiler... https://www.torosgazetesi.com
Salih Özgünsür: Bugüne kadar Antalyaspor camiasında herkesin ortak düşüncesi, Futbol A Takımı’ndaki transfer operasyonlarında Aytaç Altay’ın öne çıktığı şeklindeydi. Aytaç Altay, kamuoyunda belirtildiği gibi Antalyaspor’un “kara kutusu” mu? Yeni yönetimde kendisi ile çalışmayı düşünüyor musunuz?
Sabri Gülel: Aytaç kabul ederse ki, etmiyor önümüzdeki dönem için. Çünkü çok yıpranmış. %100 onunla çalışmak isterim, çok net. İkincisi, Aytaç kara kutu falan değil. Burada bir yönetici. Futbol şubesini zamanında Ali Şafak Başkan teslim etmiş, orada bu işi öğrenmiş. Futbolcular ile inanılmaz bir diyaloğu var. Bir adamdan bu kadar korkulup bu kadar sevilemez. Benim söyleyemediğim şeyleri söyleme cesareti gösteren bir adam. İnanılmaz dobra, takım ona bayılıyor. Fredy’nin attığı bir mesaj var, görseniz... Ama geçmiş dönemlerde bu adam, siper edilmiş kötü gidişata. Şimdi, çok basit... Ben, bugüne kadar bire bir pazarlık yapmadığım hiç bir oyuncu almadım. Bire bir pazarlık yapmadan hiç bir oyuncuyu yollamadım. Aytaç, bir kısım oyuncuda aracıydı, bir kısmında aracı Seçkin Özdil idi. Örneğin Zymer Bytqi’yi Seçkin getirdi. Şu anda da Aytaç bize yardımcı oluyor. Ama önümüzdeki dönem olmak istemiyor. Çünkü taraftarın önüne atıldı, yuhalatıldı, küfredildi. Ben alıyorum, imzayı ben atıyorum; adamın imza etkisi yok ki. “Yanlış yönlendirildi”; yönlenme. Ben, buna çok karşıyım. Bir hatalı varsa, o da başkandır.
Salih Özgünsür: Bir genel kurula gideceksiniz. Yönetimde nasıl bir değişiklik olacak?
Sabri Gülel: O çalışmalara henüz başlamadık ancak Ekim ayında genel kurul yapılmasını kararlaştırdık. Zaten şu an 11-12 tane yöneticimiz gayri faal. Bir kısım, sayıyı tutturalım diye aldığımız yönetici arkadaşlarımız. Tahmin ediyorum ki, 10-12 yönetici arkadaşımızın yerine kulübe katkı sağlayacak, akıl koyacak ve çalışacak yeni arkadaşlar alacağız. Geçen gün bir başkan televizyonda açıklama yapıyor; diyor ki “biz, cebimizden şunu ödedik.” Bana, bu çok gereksiz geliyor. Bir başkan, kulübe para vermek için gelmemeli. Bir başkan, kulübü paraya ihtiyaç olmayacak seviyeye getirmek için gelmeli. Ama Türkiye’de futbol yönetimi böyle değil. Eski başkanlarımız da para koymuş. Ben, ödünç para verdim. Çünkü o anda, durumu toparlamak zorundaydım. O ödünç paramı da zamanı gelince alırım, bu kulübü de paralı hale getiririm. İlk defa kulüp para sıkıntısı yaşamıyor şu anda. Üstelik daha Haji Wright’ın parasını almadık. Bu ay gelecek. Ona rağmen kulübün dengelerini toparladık. Çünkü her futbolcudan bir avantaj sağladık. Fredy, ayrılmak istediğini söylemek için geldiğinde, “Fredy, seni çok seviyorum ama bu bir business. Senden para kazanmak zorundayım.” Free gitmek istedi, “olmaz” dedim. 300.000 Euro’nun altına seni bırakmam. Kendisi de fedakarlık yaptı, 75 bin Euro’yu kendisi bıraktı. Bırakacaksın dedim. Ben senin paranı zamanında ödedim mi, ödedim. Verdiğim sözleri yerine getirdim mi, getirdim. Şimdi de sen kulübe para kazandıracaksın. “Bu yaştan sonra nasıl?” dedi; “O zaman vermiyorum, göndermiyorum, kal burada.” Dedim. Gecenin bir yarısı, Eyüpspor’un asbaşkanları ile 25 bin euro için 1 saat pazarlık yaptım. 275.000 Euro diyip geçmeyin, 4 futbolcunun bir aylık maaşı.
Salih Özgünsür: Kuracağınız yeni yönetim kurulunda, futbol aklı ile öne çıkan isimlere mi yer vereceksiniz, yoksa şirket yönetimi ile ön plana çıkan isimler mi olacak?
Sabri Gülel: İçeride, Sezgin başkanımız var. İkinci adam. Futbol aklına çok güveniyorum, yıllardır futbolun içerisinde. Futbol aklı olan arkadaşlarımız da var. Örneğin, Emin Şaşıoğlu var. Kendisinin bu kadar futbolun içerisinde olduğunu bilmiyordum. Abdulkadir’i futbol komitesine aldım. Ben, ne istiyorum? Bir defa, yönetimin içerisinde mümkünse futbolcu olsun istiyorum. Mümkünse yabancı olsun, mümkünse hanımlar olsun istiyorum. Yüksek kalitede bir yönetim istiyorum. Gittiği zaman her yerde kulübümüzü temsil edebilecek duruşu olan, oturmasını kalkmasını bilen... Kasa kolaylığı sağlamak yönetimin borcudur, yapmalıdır ama bağış değil. Aklıyla, fikriyle, sadece futbol tarafına değil; şirket tarafına da katkı sağlayabilecek birileri lazım. Ben, her kapıyı çalacağım. Tanıdığım tanımadığım herkese gideceğim. “Açıyoruz kapıları, gelin” diyeceğim.
Ferudun Özgünsür: Antalyaspor başkanlığı, aile yaşamınızı nasıl etkiliyor? Serzeniş alıyor musunuz?
Sabri Gülel: Torunumu 2 aydır görmüyorum. Çünkü şu an bir de İstanbul’da yeni bir start-up’ım var. Bir market zinciri açtım. Abartmıyorum, haftanın iki günü saat 4’te kalkıyorum işlerimi yetiştirebilmek için. Zorluyor, çok zorluyor. Dün, ortanca kızım “Baba, 1 saat ayırabilir misin?” dedi. Ama bu, fedakarlık işi... Herkese de söyledim, bu sene böyle geçecek, her şey oturuncaya kadar, burada iyi bir yönetim organizasyonu oluşturana kadar...
Salih Özgünsür: Sosyal medya hesabınızdan sık sık paylaşım yapıyorsunuz. Bu paylaşımlarda DNA ve futbol felsefesinden bahsediyorsunuz. Antalyaspor’un futbol felsefesi ne olacak, DNA’sında ne işlenmiş olacak?
Sabri Gülel: Ne diyor Şampiyonlar Ligi? “Respect.” Saygı... Bu kulüpte, önce bir saygı olacak. Herkes, her şeye saygı duyacak. Dışarıdaki çimlere saygı duyacağız, bir değerdir. Kapıdaki güvenliğe saygı duyacağız, toplam kalitenin bir parçasıdır. İnsanlara saygı duyacağız. Sevgi demiyorum, saygı diyorum. Dilinde saygı olan, sadakât olan, ahlak olan, adalet olan bir sistem kuracağız. Bunların hepsi eksik burada. Millet, birbirinin kuyusunu kazmaya çalışıyor. Adalet bir taraftan zaten yok, ahlak desen içerideki suistimal ve ihmaller var. Başladık, adım atıyoruz. Nokta atışı yapıyoruz. Diyoruz ki, kaptanımızın sözleşmesini uzatacağız. Bu, sadakât göstergesi. Oyuncu yollamanın adabını öğrettik Fredy ile. Orada plaket verdik, burada toplandılar. Bu iş böyle; alırken nasıl tören yapıyorsan, fayda sağlayan adama giderken gereken saygıyı göstereceksin.
DNA’ya gelince ise... Nasıl bir kulüp olacağımıza karar vereceğiz. Üretim yapan mı yapmayan mı? Derdimiz ne? Bizim haddimiz belli, şehrimiz ve şehrimizin futbola tutkusuzluğu belli. Bizim, temelden çalışma yapmamız lazım. Hiç kimsenin bilmediği ve konuşmadığı bir şey söyleyeyim. Biz, altyapıda devrim yaptık. Alt yapıyı yıktık, tekrar yaptık. 18 tane hocayı gönderdik. Şehir dışından, Kıbrıs’tan, Almanya’dan hocalar getirdik. Bütün anlayışı değiştirdik. 50-60 oyuncu gönderdik.Çünkü dedim ki, bakın alt yapının farklı bir sorumluluğu var. Alırsın çocuğu 10 yaşında, çocuk kendini futbolcu olacak zanneder. Ailesi, onun futbolcu olacağını hayal eder. Hayal aleminde giderken çocuktan futbolcu olmayacaktır ama okumaz, babasının işi varsa öğrenmez, sanatkâr olacaksa olmaz. Sonra, 16-17 yaşına gelince, “oğlum senden olmuyor” dersin. Hayatıyla oynarsın. Bu, büyük bir sorumluluk. Bu sebeple olmayacak çocukları gönderdik.
Genelde, Avrupa’nın en başarılı kulüpleri, A takımın nasıl futbol oynayacağını altyapıdan çalışmaya başlar. A takımı altyapısına göre olan Türkiye’de bir tane kulüp yok. Genelde, A takım var, altyapı umurunda değil, ki bizim hocalarımız geçtiğimiz günlerde U-19 maçındaydı. A takım ile altyapının arasındaki entegrasyonu sağlayacak bir kişiyi de bünyemize dahil edeceğiz. Bu DNA böyle başlayacak. Nasıl bir takım olacağımızı, aşağısı belirleyecek.
U14 takımımızı bu sene U16 yaptık. Oradaki Yakup’u iyi izleyin. Hakan hocamız geldi, TUTOR(antrenör eğitmeni). Altyapı antrenörlerimizin programını yapacak ve onları eğitecek adam. Almanya’dan analiz uzmanı bir hanımefendi geldi, Kıbrıs’tan Dünya şampiyonu olmuş bir kondisyoner geldi. Hepsine ciddi paralar verdik. Buradaki antrenman kalitemizin yansıması, aşağıda olacak.
Şu an, DNA’yı kurmak için altyapı belirlemeyecek futbol kültürünü, zaten mevcut bir kültür var. Şu anda aşağıya onu empoze edeceğiz ama geleceğimiz yer; alt yapı kendisi futbolu yönetecek. Dünyanın en başarılı kulüpleri; Portekiz, Belçika, Hollanda kulüpleri böyle. Felsefemiz ise, takım yapımızın içerisinde herkes konumunu, durumunu, haddini bilecek. Mütevazi olacak. Hoca da mütevazi olacak. Kibirli adam, bizim içerimizde barınmayacak. Elek gibi olacağız, bu elek sürekli sallanacak ve bir zayıf varsa aşağı düşecek. Şu an oyuncu grubumuzun çok ahlaklı ve karakterli olduğunu düşünüyorum. Bire bir yüz yüze görüşmeden oyuncu almıyoruz, karakter analizi yapıyoruz. Altyapıdaki çocuklarımıza mentör koç getiriyoruz. Felsefi eğitim verecek onlara. Ahlak ne demek, nasıl oturulur, nasıl kalkılır, Antalyaspor’un duruşu ne olacak gibi farklı çalışmalar yapacak. Ne kadar tutacak bilmiyorum ama ben bu çalışmaları yapacağım. Bunlar birer tohum. Güzel bir eser bırakalım, 5-6 yıl sonra birileri güzel işler yapmış desinler.
Salih Özgünsür: Aynı tweetlerde bir de yalnızlıktan bahsediyorsunuz. Sizi kimler yalnız bırakıyor?
Sabri Gülel: Biz, nereye gitsek kovuluyoruz. Kurumlar da şirketler de ama haklılar. Ben sponsorum, her yıl 300-500 bin euro para veriyorum. Birileri burada bunu har vurup harman savuruyor ya da farklı kullanıyor. Ben bunu görürsem vermem artık. Niye vereyim? Benim göğüs sponsorum Trabzonlu. Sırt sponsorum Maraşlı. İsim sponsorum İstanbullu. 50-100 bin euro sponsorluk verenler dahi bu yıl vermedi, hepsi değişti. Bunun bir sürü nedeni var. Bir yeri toparladığın zaman karşında bir sürü düşman edinirsin ki ediniyorsun da, bir de mücadele ediniyorsun doğru olsun diye. Yalnızız ama çok güçlü bir ekibiz. Benim ekibim çalışıyor, uğraşıyorlar. Bir tane locamız kaldı. Geçen yıl locadan kasamıza giren para 7 milyon TL, bu yıl 30 milyon TL. Çalışıyoruz, takır takır işimizi yapıyoruz. Ama şehir, maalesef ki takımın arkasında değil, yalnızlıktan kasıt bu. Ama hak veriyorum. Onların, saygı duyacakları bir kulüp yaratabilirsek, hepsinin arkamızda olacağına inanıyorum. Önümüzdeki haftalarda full bu insanları ziyaret edeceğim. Büyük şirketlere gideceğim... Diyeceğim ki biz bunları yaptık, böyle bir kulüp oluşturmak istiyoruz. Ve Antalyaspor tarihinde ilk kez bir fırsat var, ilk defa bu kulüp çok doğru yönetiliyor, gelin bunu destekleyin. “6-7 yıldır buradayım, ilk defa bu kulübün geleceği ile ilgili bir ışık görüyorum” diyen arkadaşlar var. Buna, Antalya saygı duysun, taraftar grupları saygı duysun istiyorum. Diyelim ki duymadılar, olmadı, Antalya kaybedecek. Ama ben olabilmesi için en yüksek seviyede gayret göstereceğim.
Ferudun Özgünsür: Bildiğim kadarıyla Aziz Çetin döneminde yönetimdeyken, kulübe bir kasa kolaylığı sağladınız...
Sabri Gülel: Haji’nin satın almadaki birinci, ikinci ve üçüncü taksitlerinin hepsini ben ödedim. Para ihtiyacı olduğunda, ne kadar param varsa verdim. Bir kısmını geri aldım, bir kısmını alamadım. Kasa kolaylığı dediğiniz şeyi ben sağladım. Benim iki tane görevim vardı o dönem; birisi İstanbul’daki ilişkileri götürmek, diğeri ise ihtiyaç olduğunda kasa kolaylığı sağlamaktı. Kulüpte tek alacağı olan ben değilim.
Ferudun Özgünsür: Şimdiye kadar zemin felaketti. Çok işlem yapıldı ama fayda sağlamadı. Zemini bu dönemde bu kadar iyi hale getirmeyi nasıl başardınız?
Sabri Gülel: Birileri geldi ve bir ayda bu işi düzeltti... İşte bazı şeyler, bu kadar kolaydır. Herkes, işin zor tarafını anlatır. Bir başkan arıyor, “benim oyuncularımı da satsana “diyor. TFF Başkanı arayıp, finansal yapımızdan dolayı tebrik ediyor. Herkese şunu söylüyorum, “Ben, IQ’su 250 olan, müthiş bir adam değilim. Beni iyi yapan, etrafın çok kötü olması.” Süper şeyler yapmıyoruz. Zeminde ne problem olduğunu çözmen lazım. Bizim yönetim kurulu üyemiz, Altıntar’ın sahibi, Türkiye’nin en büyük gübrecisidir. Bu adamlar, tüm stadlara bakıyor ve TFF’nin danışmanı. Bir de gönül vermiş bir Turan Deveci abimiz var. Bu insanlar kol kola verdi, önce sorunu tespit ettiler. Sonra sorunun kesin çözümüne karar verdiler. Şu an çok güzel ama esas Kasım-Aralığı görelim.. Çünkü şu an yazlık çim var, yazlık çim ölüyor, altından kışlık çim çıkacak.
Türkiye’deki stadlar, mimarisi yapılırken; şuraya kocaman, ucube bir konduralım diye yapılıyor. Zaten bizim Güney kalemiz güneş görmüyor. Hava sirkülasyonu yok. Bunlarla ilgili çözüm ürettiler. Hatta bu hafta, Nuri Hocam 10 kişilik çim ekibine hediye verdi, teşekkür etti, biz de prim verdik. Aynı çalışmayı Atilla Vehbi Konuk Tesisleri ve Hasan Subaşı Tesisleri’nde de yapmaya başladılar.
Salih Özgünsür: Ali Jasim’in gelmesiyle gitmesi bir oldu. Gidiş sebebi ile ilgili ne resmi hesaptan ne de resmi ağızlardan bir açıklama yapılmadı. Ali Jasim, neden gitti?
Sabri Gülel: Ali Jasim, ben başkan olduktan 2 ay sonra getirmeyi hedeflediğim 3 genç yetenekten birisiydi. Uğraştık, bir tane İsrailli genç yetenek vardı, alamadık. Sürekli fiyat yükselttiler. Ali Jasim, iyi bir oyuncu. Hatta kısa kamp döneminde bile Veysel Sarı dedi ki, çok iyi kumaş... Hikayeyi biz sonra öğrendik. Çocuk, İngilizce bilmiyor. İletişim sıfır. Arapça konuşabiliyor sadece. Buraya geldi, bir aksaklık çıktı. Araplar ile iş yapmak çok zordur. Ben Arap kökenliyim ama çok zordur. Basiretli tüccar göremezsin karşında. Çocuk, annem hasta, kalp krizi geçirmiş diyor. Biz de panikledik, nasıl göndereceğiz çocuğu diye. Sonra menajerini arıyoruz, “yok öyle bir şey, annesinin sağlık sorunu yok” diyor. Sonra yalanlar uydurmaya başlıyor ve antrenmana çıkmayıp “ben gideceğim” diyor. Beni arayıp anlattıklarında, “gidecekse gitsin, çocuk mu avutacağız” dedim. Sonradan öğrendik ki, kız arkadaşını getirememiş. Sevgilisi vize alamayıp Türkiye’ye gelemeyince, çocuk da dönmek istemiş. Erzurum’dan kendisi taksi tutup, taksi ile gitmiş havalimanına. Biz, acaba çocuğu ayarttılar mı diye düşündük, sözleşmesine “Irak dışında bir ülkeye giderse, bize 200.000 Euro para ödeyecek” maddesini koydurduk. Bu sene, oradan da bir para kazanabiliriz.
Salih Özgünsür: Dernek başkanlığını istiyor musunuz? Genel kurulda aday olmak için, “derneği alma” şartınız var mı?
Sabri Gülel: Türkiye’nin yaşadığı en büyük problemlerden bir tanesi, davulla tokmağın aynı elde olmasıdır. Olmaması lazım. Erkler ayrılığı diyebiliriz. Yöneten ile denetleyen aynı kişi olamaz. Ben, hiç bir zaman dernek başkanı olmak istemedim, istemiyorum da. Sadece, Antalya’nın anonim şirketi de, derneği de vakfı da ehemmiyetli ellere teslim etmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunlar, sivil toplum örgütleridir. Ben, kendi paramı çok rahat harcarım ama buranın bir lirasını boğazından getiririm herkesin. Burada yediğimiz yemeğin giderini bile bedelsiz ürünler ile kapatmaya çalışıyorum kendi şahsımızla. Geçen gün hocaları yemeğe götürdüm, geç kalktığımız için hesabı ödemedik. Ertesi gün oranın sahibi arkadaş, “Biz skorboarda ilan verdik, oradan Barter yaparız”. Hayır dedim, o parayı ben ödeyeceğim, gönderdim arkadaşlarımı ve parasını ödedim. Kendi hocalarımızı dahi götürsem, cebimizden ödüyoruz, öyle de olması lazım.
Ferudun Özgünsür: Konyaspor maçında bir su sıkıntısı oldu, kantinler kapalı idi. O maçta eleştiri aldınız ama Kayserispor maçında da bir teşekkür aldınız...
Sabri Gülel: İlk defa istifa ediyordum. Net... Vazgeçirdiler beni. Bazı konular vardır, tartışma bile götürmez. Ben olayı sonradan öğrendim. Biz kantinciyi değiştirmişiz, geçen yılın dört misline kantinleri vermişiz, kantinci kantinleri açılışa yetiştirememiş. Sen, kapıdan girerken insanların elindeki suyu alıyorsun. Çocuklar var orada. O sıcakta çeşme suyu mu içecek çocuklar? Delirdim, tüylerim diken diken oldu tekrar düşününce. Kıyameti kopardım ve ilk defa dedim ki, bırakıyorum. Kendim çocuğum ile gitsem ve su bulamasam, yıkardım ortalığı. Çok ağırıma gitti. 6 ayda beni en çok yaralayan olay budur. O gün, Tuncay abimi aradım ve istifa ediyorum, bunun açıklamasını yapamam dedim. “Yarı yolda böyle olmaz” diyerek tüm arkadaşlarım ikna ettiler ama o özür bir borçtu. 30 bin soğuk dağıttırdık, hepsinin parasını da kantinci ödedi. Ceza olarak...
Salih Özgünsür: Oyuncular, aşamalı scout taramalarından geçiyor ama, bu taramalardan geçecek oyuncular nasıl belirleniyor? Nuri Şahin bir oyuncu listesi mi veriyor, menajerler kulübe oyuncu mu öneriyor?
Sabri Gülel: Kulüpte hiç bir yöntem yoktu. Yanlış yöntemler bile bazen doğru sonuçlar verir. Biz, bir yöntem oluşturduk. Dedik ki, scouting oyuncu önerecek. Eksik olan her bölgemize en az 6’şar oyuncu. Çalışmaya başladık, menajerlerden gelenler, bana gelenler ve hocadan gelenlerin hepsini, scout ekibimize gönderdik. Daha sonra teknik heyet, beğenilen oyuncuları bir sıralama yaptı. Dedi ki, bu mevkide olursa bu, olmazsa şu. Biz hep, her bölge için belirlenen ilk üç isme yönlendik ve bugüne kadar da hep listelerin 1 ya da 2.sırasındaki oyuncuları aldık. 17 kişinin 17’sinin de okey vermediği hiç bir transfer yapmadık. Ama baktığımızda, scouting departmanımızın çıkardığı oyuncular hep daha genç oyuncular, bonservis bedeli olan oyunculardı. Oralardan çok büyük bonservis bedelleri olan oyuncuları alamadık. Epey oyuncuya da bonservis ödedik, bazılarına satın alma opsiyonu koyduk. Doğru bir yöntem izlediğimizi düşünüyorum ama scouting ekibi nasıl dersen, çok gelişmesi gerektiğini düşünüyorum. Teknik tarafın da gelişmesi lazım. Bunlarla ilgili çalışıyoruz.
Ferudun Özgünsür: Nuri Şahin’in genç oyunculara bakışı, bana göre çok olumlu değil. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sabri Gülel: Geçtiğimiz sezona bir bakalım. Kötü bir gidişat, düşme hattında olan bir takım ve hoca suçlu. Geçen yıl, 8 ayda 1 maaş almış bir oyuncu grubu vardı. Bu oyuncu grubunun başarılı olması bekleniyor. Takım riskli alanda, bir türlü çıkamıyor. Hocanın da genç oyuncuları değerlendirme şansı yok. Giresunspor maçında gençleri oyuna ben aldırmadım. Gençleri oynatmak istiyordu ama ben oynattırmadım. Ama bu seneki bakış açısı, çok farklı. Bu sene gençlere, çok daha sıcak bakıyor ki zaten genç oyuncu alıyoruz. Kaluzinski, bunlardan bir tanesi. Muhteşem bir çocuk ve çok para kazandıracak. Zamanla, Nuri hocanın gençler konusunda daha da iyi olacağını hep birlikte göreceğiz. Bakın, biz bu sene neden alt yapıyı yıkıp yeniden inşaa ediyoruz? Burdur kampında, gençleri çağırdı. Testlerde, C kutucuğundan yukarı hiç bir genç çıkamadı. Veysel, 35 yaşına rağmen A’da. Gençler patladı. Hatta bu gençler ile Erzurum’da özel olarak sert bir toplantı yaptım. Hocalarınız kötü olabilir, siz A takıma çağrılıyorsunuz. Beni A takıma çağırsalar, günde 3 idman yaparım. Siz, efor testlerini geçemiyorsunuz. Ama şu an, canavar gibi oldular.
Salih Özgünsür: Şu an, takımda teklif alan bir oyuncu var mı?
Sabri Gülel: İlgilenilen oyuncularımız oldu, sözlü teklifler de geldi ama defans hattında olduğu için verebileceğimiz oyuncular değil. Güray ve Bünyamin, bunlardan ikisi. Ama biz şu an bu oyuncuları satmayı düşünmediğimizi söyledik. Çünkü her ikisi de , bizim için çok önemli oyuncular.
Salih Özgünsür: Genel menajer pozisyonu için Antalyaspor’un rakibi olan Konyaspor’dan Seçkin Özdil ismini getirdiniz ve yoğun bir tepki çekti...
Sabri Gülel: Seçkin Özdil’i Aytaç gideceği için, birisinin takım ile yönetim arasında iletişim kurması gerekmesi sebebiyle getirdik. Referansı bu kadar fazla olan kendi çalışanım dahi olmadı benim. Her yerden referansı var. Sadece uzunca bir süre Konyaspor’da çalışmış. Oradan ayrılmış. Ben alırken İstanbul’da yaşıyordu. Rakip camia olarak görülmemeli. Çocuk geldi işini yapıyor. Çok da efendi, saygılı. Bildiğim kadarıyla anne tarafı Aksekili. Hayır demesini bilen adam, iyi adamdır ve hayır diyor. Hocaya yeri geldiğinde hayır diyor. Katkı sağlıyor. Ben, Mert Çetin’i de getirmek istedim, olmadı o iş. Galatasaray’da çalışmış ama kökeni Gençlerbirliği idi.
Salih Özgünsür: Bu iki isim için tepkinin sebebini, görev tanımlarının sportif direktör şeklinde olmasıydı ve bu pozisyon için yeterli tecrübeye sahip olmamaları şeklinde eleştirilerimiz de vardı...
Sabri Gülel: Türkiye’de sportif direktörlük kısmı oturmamış. Herkes, hocayı yöneten olarak biliyor ama hayır. Sportif direktörün dünyadaki anlamı bu değil. Takımla sahipleri ya da yönetimleri arasındaki köprüdür o. Yöneten değil, sevk ve idare eden, performans ölçen ve puantaj yapandır. Türkiye’de öyle bir algı var, ne Fenerbahçe’de ne de Beşiktaş’ta tutmuş.. Çünkü çok dominant başkanlar, yöneticiler, hocalar gelmiş. Ben, eğer uzun süreli bir şekilde burada oturursam, mutlaka sportif direktörlük şeklinde bir pozisyon oluşturmak isterim.
Ferudun Özgünsür: Taraftara bir mesajınız var mı?
Sabri Gülel: Onlara, her şeyi bir anda yapabileceğimin sözünü veremem. Ama biraz sabır ve sabahat ederlerse, Antalyaspor’dan çok uzunca yıllar çok güzel keyif alacaklar. Mutlu olacaklar. Biz, 2 haftadır şenlik yapmaya başladık maçlardan önce. Futbol, dünyanın her yerinde eğlencedir. O gün insanlar hazırlanır, yemekler yenir, bir araya gelinir. Ama bizde öyle değil. İnsanlar neyi eleştiriyor ki? Bu bir eğlence, niye eğlenmesinler? Bir hareket, maç olduğunu şehir duysun çünkü Antalya bir futbol şehri değil. Statta 7-8 bin kişiye oynuyoruz. 3.Lig’deki Eskişehirspor 17 bin kişiye oynuyor.Şehre bir hareket getirmemiz lazım. İnşallah 1-2 galibiyet ile ve Kadıköy’de oynayacağımız oyundan sonra stadımızı dolduracağız. Biz, doğru işler yapıyoruz ama bu işler zaman alır. Kurgusu, planı, gelişme zamanı var. Popüler başkanlık yapabilirdim. 2’şer milyon euro’yu veriyorum, 3 tane oyuncu alın derdim. Buraya bir isimler gelir... Ama devamı gelmez, devamını ödeyemezsin. Batırayım mı kulübü, zaten batmış bir kulüp aldık. Şimdi vergi ödüyor, kendi otobüsünü satın aldı, stopajını ödüyor. Bugün, Antalyaspor’un önümüzdeki 1,5 yıl boyunca kendi paramızı aldıktan sonra dahi paraya ihtiyacı yok. O zamana kadar tekrar bir yatırım ile, o zaman da kurtaracağız ve bunu kimseden para almadan yaptık. Sponsorluklardan tarihi bir gelir elde ettik. Taraftarlarımın sadece biraz sabretmelerini istiyorum.
NOT: BU RÖPORTAJ, TOROSGAZETESİ.COM ÖZEL RÖPORTAJIDIR! KAYNAK GÖSTERİLSE DAHİ ALINTILANMASI YASAKTIR.
Kaynak : Salih ÖZGÜNSÜR
Ekleme Tarihi : 2023.09.05 09:24:00
Son Düzenlenme Tarihi : 2023.09.05 11:29:53