SON DAKİKA

logo

Çalınan motosikletine 20 gün sonra hurdaya dönmüş halde kovuştu

Manavgat ilçesinde bir otelin önünden çalınan motosiklet, 20 gün sonra Yukarı Hisar Mahallesi’nde park halinde bulundu. Motosikletine kavuşan Nebi Tanacı, çalan kişilerin motosikletine büyük çapta zarar verdiklerini söyledi.
Edinilen bilgiye göre, Kızılağaç Turizm Bölgesi’nde bir otelde çalışa..

Manavgat ilçesinde bir otelin önünden çalınan motosiklet, 20 gün sonra Yukarı Hisar Mahallesi’nde park halinde bulundu. Motosikletine kavuşan Nebi Tanacı, çalan kişilerin motosikletine büyük çapta zarar verdiklerini söyledi.
Edinilen bilgiye göre, Kızılağaç Turizm Bölgesi’nde bir otelde çalışan Nebi Tanacı jandarmaya giderek, 27 Haziran gecesi otelin önüne park ettiği 15 PV 298 plakalı motosikletinin çalındığı başvurusunda bulundu. Motosikletin çalındığı yerde inceleme yapan ve bölgede kamera olmadığı için görüntüye ulaşamayan jandarma ekipleri motosikletin bulunması için çalışma başlattı.
Motosiklet ile ilgili müjdeli haber bugün öğle saatlerinde geldi. Yukarı Hisar Mahallesi Antalya Caddesi üzerinde bulunan bir pasajda plakası sökülmüş, şase numarası kazınmış ve düz kontak yapılmış bir motosiklet olduğu, bu motosikletin çalınan motosiklete çok benzediği bildirildi. Manavgat Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme Büro Amirliği ekipleri motosiklet üzerinde parmak izi çalışması yaparken motosiklet, Manavgat İlçe Jandarma Komutanlığı Merkez Jandarma Karakolu ekipleri tarafından Nebi Tanacı’ya teslim edildi.
Gece çalıştığı için motosikletini her zaman olduğu gibi güvenliğin yakınına park ettiğini belirten Nebi Tanacı, “Gece motosikletimin çalındığını öğrenince hemen jandarmaya başvurdum. 20 gün sonra motosikletim burada bulundu. Elektrik aksamı başta olmak üzere büyük çapta zarar verilmiş durumda. Yine de motosikletime kavuştum. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum” dedi.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.07.19 14:54:13
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Antalya’da tarlada milyonluk halı nöbeti: Güneş batınca başlayıp, doğunca bitiriyorlar

Antalya’da Türkiye’nin dört bir yanından toplanan 20 bine yakın el dokuması halı ve kilim, restore edilip mikroplardan arındırılmak üzere tarlalara seriliyor. Arazi sahipleri, açık arazide serilen ve fiyatı 3 bin ile 400 bin TL arasında değişen halıları hırsızlık ve yağmur olaylarına karşı korumak..

Antalya’da Türkiye’nin dört bir yanından toplanan 20 bine yakın el dokuması halı ve kilim, restore edilip mikroplardan arındırılmak üzere tarlalara seriliyor. Arazi sahipleri, açık arazide serilen ve fiyatı 3 bin ile 400 bin TL arasında değişen halıları hırsızlık ve yağmur olaylarına karşı korumak için sabaha kadar nöbet tutuyor.
Döşemealtı ilçesinde kışın buğday ekilen tarlalar, yaz aylarında hasatın yapılmasıyla halı işletmelerine açılıyor. Arazi sahipleri ya da işletmeler, aralarında yüz yıllık tarihi olanların da bulunduğu halı ve kilimleri önce tamir ediyor, ardından mikroplardan arındırmak için steril havuzlara sokuyor. Daha sonra güneşe serilen halı ve kilimlerin renkleri soldurulup pastele dönüşmesi sağlanıyor. Milyonluk halı ve kilimler, güneşin altında belirli aralıklarla tersi ve düzü çevrilerek nemi ve sıcağı iyi şekilde alması ve renklerin tonlamasının sağlamlaşması sağlanıyor. Serildikleri alanı "halı tarlasına" çeviren el dokuması halı ve kilimler, güneşin altında mikroplardan arınıp, renk tonları oturduktan sonra müşterilerine veriliyor.

Güneş batınca geliyorlar, doğunca gidiyorlar
80 dönümlük arazide serili yaklaşık 20 bin halı görsel şölen oluşturuyor. Aralarında 400 bin liralık halının da bulunduğu halılar, akşam saatlerinde ise arazi sahipleri tarafından değişmeli nöbetle sabaha kadar hırsızlara ve yağmura karşı korunuyor. Güneşin batmasıyla birlikte araziye kangal köpekleriyle gelen gençler, halı tarlasının çevresini kolaçan ediyor. Tarlanın üç tarafına koyulan römorklarda da akşam yemeği yeniliyor, çay, kahve ve meşrubat içerek nöbet tamamlanıyor. Nöbet sırasında uykusu gelenler ise bu römorklarda uyuyabiliyor.

“Nöbet sabaha kadar sürüyor”
Nöbet tutan gençlerden Halil Mert Topkara, kış aylarında ekilen tarlaların mahsul verdikten sonra biçildiğini ve ardından tarlanın halılar için kullanıldığını söyledi. Halıların son derece değerli olduğuna işaret eden Topkara, “Akşamları değişmeli nöbet tutuyoruz. Tehlike durumu olması durumunda çalılıklar tarafına köpeklerle bakıyoruz. Gerektiğinde sopalarla gidiyoruz. Üç römorkumuz var, orada uyuyoruz. Sabaha kadar sürüyor nöbet, ardından diğer ekip devam ediyor” dedi.
Nöbet tutan Sami Çelik de, “Akşamları kontrol yapıyoruz. Gündüz çalışıyoruz, işler bitince sabaha kadar römorklarımızda kalıyoruz” diye konuştu.

“10-15 bin dolar değerinde halılar var”
Halı işletmeciliği yapan Hasan Topkara, 80 dönüm arazide 20 bine yakın el dokuması halı olduğunu kaydetti. Halıların çok değerli olduğunu belirten Topkara, “100 dolardan tut, 10-15 bin dolar değerinde halılar var. Halılarımızı korumak için nöbet tutuyoruz. Genelde burada hırsızlık olayları olmuyor ama yine de nöbetimize devam ediyoruz, tedbiri elden bırakmıyoruz. En büyük derdimiz ise yağmur. Gece hava bozup yağmur yağacak diye de bekliyoruz. 7/24 buradayım diyebilirim” ifadelerini kullandı.
Raziye Topkara ise gece nöbetinin sorunsuz ve eğlenceli geçtiğini belirterek, “Yemek yiyoruz, çay, kahve içip nöbetimizi tutuyoruz. Hırsızın buraya gelebileceğini düşünmüyorum, çünkü köpeklerimiz var” diye konuştu.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.08.19 15:14:03
Son Düzenlenme Tarihi :





Prof. Dr. Selahattin Kumru: “Çiğ et tüketimi ve çiğ et ile temas etmek tehlikeli olabilir”

Kurban Bayramı dolayısıyla et tüketiminin artacağını belirten uzmanlar, gebeleri et tüketimi ve riskleri konusunda uyardı. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı, Perinatolog Prof. Dr. Selahattin Kumru, “Çiğ etten mümkün olduğunca uzak durun, porsiyonlara dikkat edin” dedi.
Özellikle hamile kadınl..

Kurban Bayramı dolayısıyla et tüketiminin artacağını belirten uzmanlar, gebeleri et tüketimi ve riskleri konusunda uyardı. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı, Perinatolog Prof. Dr. Selahattin Kumru, “Çiğ etten mümkün olduğunca uzak durun, porsiyonlara dikkat edin” dedi.
Özellikle hamile kadınlar için önemli bir protein kaynağı olan kırmızı et aynı zamanda yanlış pişirildiğinde ve tüketildiğinde, hem anne hem de bebek için tehlikeli olabiliyor. Çiğ veya iyi pişirilmemiş kırmızı etin Toksoplazma, Salmonella, Brusella ve tenya gibi hastalıklara neden olabileceğini belirten uzmanlar, çiğ etin temas ettiği mutfak aletlerinin de iyice temizlenmesi gerektiğini ve diğer gıdalarla temas etmesinden kaçınmak gerektiğini vurguluyor.

“Çiğ et tüketimi ve çiğ et ile temas etmek tehlikeli olabilir”
Prof. Dr. Selahattin Kumru, anne adaylarının Toksoplazma enfeksiyonlarına yakalanması durumunda hem anneye hem bebeğe ciddi riskleri olabileceğini belirtti. Kumru, “Anne adayı çiğ etten enfeksiyon kapabilir. Bu durumda düşük, erken doğum veya kalıcı ömürler ile doğum sonrası bebeği kaybetme ya da sakatlıklar gibi ciddi sorunlar yaşayabilir. Anne karnındaki bebeğin kalıcı bazı rahatsızlıkları da yaşayabileceğinin altını çizen Perinatolog Selahattin Kumru, “Anne adayının enfeksiyonu kapması durumunda bebekte göz enfeksiyonu, görme kaybı, sarılık, dalak ve karaciğer büyümesi gibi olumsuz durumların yanında zihinsel engel ve işitme kaybı da görülebilmektedir” şeklinde ifade etti.
Çiğ ve az pişmiş et yemek kadar çiğ etin temas ettiği ürünlere de dikkat etmek gerektiğini vurgulayan Kumru, “Ete dokunmak gebeler için tehlikeli değildir ancak anne adayı elini parazitlerden yeterince temizleyememiş olabilir. Bu durumda farkında olmadan elini ağzına götürebilir. Aynı zamanda etin kesildiği bıçak, üzerinde doğrandığı kesme tahtası gibi çiğ etin değdiği tüm mutfak araçları da risk barındırmaktadır ve çiğ ette bulunan parazitlerden arındırılmalıdır” dedi.

“Kırmızı eti dinlendirdikten sonra tüketmek önemli”
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı, Perinatolog Prof. Dr. Selahattin Kumru, kırmızı etin önemli bir protein kaynağı olduğunu ancak Kurban Bayramı’nda aşırı tüketiminden kaçınmak gerektiğini, kızartılmış et yerine haşlanmış, buğulanmış veya ızgara olarak tüketilmesini önerdiğini söyledi. Kumru şöyle devam etti:
“Etin en az 24 saat serin bir yerde dinlenmesi önemlidir. Çünkü iyi dinlendirilmemiş et hazım ve mide sorunu oluşturabilir. Bununla birlikte çiğ köfte, kurban etinden yapılan salam ve sosis gibi çiğ tüketilen ürünlerden de gebelik süresince uzak durmak gerekir. Bunun yanı sıra kırmızı et tüketirken demir emiliminden yeterince faydalanabilmek için etin mutlaka bol yeşil salata veya sebze ile birlikte tüketilmesini ve haftada 4’ü geçmeyecek şekilde günde 150-200 gramlık porsiyonlar olarak tüketilmesini öneriyorum. Çiğ etten uzak durmalıyız ancak aşırı pişmiş eti de önermiyorum. Çünkü bu durumda da içerisindeki faydalı besinleri kaybedebilir. Buradaki denge önemsenmelidir.”
Kumru, gebelerin tüm besinlerde aşırıya kaçmasının zararlı olabileceği gibi et tüketiminde de aşırıya kaçmamak gerektiğini hatırlattı.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.06.27 15:10:10
Son Düzenlenme Tarihi :