Isparta’da "Gül Festivali" renkli görüntülerle başladı
Isparta’da düzenlenen "Uluslararası Gül Festivali" çelenk sunumu ve kortej yürüyüşü ile başladı.
Isparta Valiliği ve Isparta Belediyesi tarafından 2-4 Haziran 2023 tarihleri arasında düzenlenen Uluslararası Gül Festivali 15 Temmuz Cumhuriyet ve Demokrasi Meydanı’nda Atatürk Anıtı’na çelenk sunulması ile başladı. Isparta Valisi Aydın Baruş ve Isparta Belediye Başkanvekili Uğur Büyükçulcu’nun Atatürk Anıtı’na çelenk bırakılmasının ardından saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile program sona erdi.
3 gün sürecek ve çeşitli etkinliklerle kutlanacak olan festival Isparta Belediyesi önünden Valilik önüne kadar yapılan kortejle devam etti. Korteje, Vali Aydın Baruş, Belediye Başkanvekili Uğur Büyükçulcu, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, dernekler, kulüpler, yerli ve yabancı folklor ekipleri, okullar ve vatandaşlar katıldı. Vali Aydın Baruş ve Belediye Başkan Vekili Uğur Büyükçulcu korteje katılan grupları selamladı. Kortejde Isparta Belediyesine gelen milli ve yerli gururumuz Togg da yer aldı. Kortejde mehteran ekibi, okullar, engelli denekleri, sivil toplum kuruluşları, Isparta Belediyesi ekiplerinin yanı sıra Ankara Mamak Belediyesi Halk Oyunları Topluluğu, Ankara Hoyem Derneği, Moldova, Ukrayna, Romanya, Makedonya, İran, Gürcistan, Uluslararası öğrenci toplulukları temsilcileri, off-road, bisiklet, motosiklet grupları, klasik Mercedes grubu gibi çok sayıda ekip de yer aldı. Kortej geçişinde tırların üzerinden korteji seyretmeye gelen vatandaşların üzerine gül yaprakları ve gül suları serpildi.
Festival bu akşam Mustafa Ceceli’nin vereceği halk konseri ile devam edecek.
Isparta Valiliği ve Isparta Belediyesi tarafından 2-4 Haziran 2023 tarihleri arasında düzenlenen Uluslararası Gül Festivali 15 Temmuz Cumhuriyet ve Demokrasi Meydanı’nda Atatürk Anıtı’na çelenk sunulması ile başladı. Isparta Valisi Aydın Baruş ve Isparta Belediye Başkanvekili Uğur Büyükçulcu’nun Atatürk Anıtı’na çelenk bırakılmasının ardından saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile program sona erdi.
3 gün sürecek ve çeşitli etkinliklerle kutlanacak olan festival Isparta Belediyesi önünden Valilik önüne kadar yapılan kortejle devam etti. Korteje, Vali Aydın Baruş, Belediye Başkanvekili Uğur Büyükçulcu, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, dernekler, kulüpler, yerli ve yabancı folklor ekipleri, okullar ve vatandaşlar katıldı. Vali Aydın Baruş ve Belediye Başkan Vekili Uğur Büyükçulcu korteje katılan grupları selamladı. Kortejde Isparta Belediyesine gelen milli ve yerli gururumuz Togg da yer aldı. Kortejde mehteran ekibi, okullar, engelli denekleri, sivil toplum kuruluşları, Isparta Belediyesi ekiplerinin yanı sıra Ankara Mamak Belediyesi Halk Oyunları Topluluğu, Ankara Hoyem Derneği, Moldova, Ukrayna, Romanya, Makedonya, İran, Gürcistan, Uluslararası öğrenci toplulukları temsilcileri, off-road, bisiklet, motosiklet grupları, klasik Mercedes grubu gibi çok sayıda ekip de yer aldı. Kortej geçişinde tırların üzerinden korteji seyretmeye gelen vatandaşların üzerine gül yaprakları ve gül suları serpildi.
Festival bu akşam Mustafa Ceceli’nin vereceği halk konseri ile devam edecek.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.06.02 22:01:44
Son Düzenlenme Tarihi :
Kalp hastalarında bütüncül yaklaşım tedavi başarısını arttırıyor
Bütüncül yaklaşımda ’hastalık’ yerine ’hasta’ olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Fatma Yiğit, eforla ortaya çıkan nefeste daralma hissi, soluk taşması, nedensiz oluşan çarpıntı, çarpıntıya eşlik eden baş dönmesi, göz kararması ve baygınlığın, kalp hastalığı açısından uyarıcı bir belirti olabileceğini söyledi.
Başkent Üniversitesi Dr. Adana Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatma Yiğit, kalp hastalığı belirtileri, tanı ve tedavide bütüncül yaklaşımın önemiyle ilgili açıklamalarda bulundu.
Kalp ve damar hastalıklarında en sık görülen ve en tipik şikayetin göğüs ağrısı olduğunu belirten Prof. Dr. Fatma Yiğit, "Özellikle eforla yani hareketle ortaya çıkan, göğsün ortasında veya sol tarafında, sol kola veya sırta yayılan, 5 ile 10 dakika arasında süren, dinlenmekle geçen, baskı tarzındaki ağrı kalp hastalığı açısından önemli bir belirtidir. Eforla ortaya çıkan nefeste daralma hissi, soluk taşması, nedensiz oluşan çarpıntı, çarpıntıya eşlik eden baş dönmesi, göz kararması ve baygınlık, kalp hastalığı açısından uyarıcı bir belirti olabilir. Beynin kan akımının geçici olarak azalması sonucunda ortaya çıkan ve kendiliğinden düzelen şuur kaybı yani bayılma da önemli belirtilerden biridir. Bacak şişliği, geceleri yastık sayısını artırma ihtiyacı, ani nefes darlığı ile uyanma, yeni gelişen halsizlik, yorgunluk, bitkinlik, kollarda güçsüzlük de kalp hastalığını akla getirmelidir. Kalp ve damar hastalıkları herhangi bir belirti vermeyebilir. Hipertansiyon, hiperlipidemi, diyabeti olan ve sigara kullanan kişiler, 45 yaşın üstündeki erkekler, 55 yaşın üstündeki ve menopoza giren kadınlar, ailesinde erken yaşta kalp hastalığı ve obezite olan kişiler riskli gruptadır. Yoğun kaygı ve depresyon da kalp hastalığı için risk teşkil etmektedir. Bu nedenle kalp ve damar hastalıkları açısından risk taşıyan kişilerin şikayetleri olmasa da düzenli aralıklarla kontrole gitmelerini öneriyoruz" diye konuştu.
"Bütüncül yaklaşımda hastalık yoktur hasta vardır"
Genel tıpta bütüncül yaklaşımın kişiyi belirli bir hastalık üzerinden değil, tüm ihtimaller üzerinden inceleyerek altta yatan esas soruna yönelip onu tedavi etmeyi hedeflediğini bu nedenle bütüncül yaklaşımda ’hastalık yoktur, hasta vardır’ vurgusu yapan Prof. Dr. Yiğit, "Kalp hastalığı özelinde, hastanın demografik özellikleri, kalp hastalığı risk faktörleri, eşlik eden diğer hastalıkları da göz önüne alınarak değerlendirme yapılır. Bu yaklaşımla, erken ve doğru tanıyla birlikte en etkin ve en az yan etkisi olan tedavi hedeflenmektedir. Tanı için hastadan alınan tıbbi öykü önemlidir. Hastalığın gelişimi kişinin yaşı, cinsiyeti, eğitim durumu, sosyokültürel çevresi, ekonomik düzeyine göre farklılık gösterir. Her hastaya aynı yöntemle yaklaşmak uygun olmaz. Fizik muayenesi de yapıldıktan sonra kalp hastalığı düşünülen veya kalp hastalığı yönünden yüksek riskli olan kişilere bütüncül yaklaşımın bir sonucu olarak, eşlik eden diğer hastalıklar göz önüne alınarak uygun görülen tetkik ve testler yapılır. Böylelikle hastayı oluşabilecek komplikasyonlardan korumuş oluruz. Şikayeti olmayan ve sadece kontrol maksatlı gelen kişilerde de gereksiz tetkikten ve bunun doğuracağı risklerden kaçınmak için risk düzeyine göre tetkikler yapılır. Son zamanlara kullandığımız ve kalp hastalığının erken teşhisine yardımcı olan sanal anjiyografi (koroner bilgisayarlı tomografik anjiyografi) yöntemiyle, kalp damarları görüntülenir, darlık veya tıkanıklık tespit edilir, plak olup olmadığı tespit edilir. Kalp damar darlığı bu plaklar üzerinde gelişir. Yine bu yöntemle doğumsal kalp hastalıkları, damar stentleri, by-pass damarları, kalpten çıkan ana damarlar ve kalp kapakları da değerlendirilmektedir. Tanı sonrasında bütüncül bir yaklaşımla uygulanan tedavinin başarı oranı artmaktadır. Tedavi düzenlenirken diğer almakta olduğu ilaçlarla etkileşim açısından dikkatli olunur ve tedavinin etkinliği artarken yan etkisi azalır. Ayrıca kişilere hastalığı nedir, tedavisi nedir ve yan etkileri nelerdir, tedavi edilmezse riski ne olur, kontrol gerektiriyorsa ne sıklıkla yapılmalıdır, acil durumların neler olabileceği ve bu durumda ne yapılması gerektiği nasıl irtibata geçileceği detaylıca konuşulmaktadır" diye bilgi verdi.
Başkent Üniversitesi Dr. Adana Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatma Yiğit, kalp hastalığı belirtileri, tanı ve tedavide bütüncül yaklaşımın önemiyle ilgili açıklamalarda bulundu.
Kalp ve damar hastalıklarında en sık görülen ve en tipik şikayetin göğüs ağrısı olduğunu belirten Prof. Dr. Fatma Yiğit, "Özellikle eforla yani hareketle ortaya çıkan, göğsün ortasında veya sol tarafında, sol kola veya sırta yayılan, 5 ile 10 dakika arasında süren, dinlenmekle geçen, baskı tarzındaki ağrı kalp hastalığı açısından önemli bir belirtidir. Eforla ortaya çıkan nefeste daralma hissi, soluk taşması, nedensiz oluşan çarpıntı, çarpıntıya eşlik eden baş dönmesi, göz kararması ve baygınlık, kalp hastalığı açısından uyarıcı bir belirti olabilir. Beynin kan akımının geçici olarak azalması sonucunda ortaya çıkan ve kendiliğinden düzelen şuur kaybı yani bayılma da önemli belirtilerden biridir. Bacak şişliği, geceleri yastık sayısını artırma ihtiyacı, ani nefes darlığı ile uyanma, yeni gelişen halsizlik, yorgunluk, bitkinlik, kollarda güçsüzlük de kalp hastalığını akla getirmelidir. Kalp ve damar hastalıkları herhangi bir belirti vermeyebilir. Hipertansiyon, hiperlipidemi, diyabeti olan ve sigara kullanan kişiler, 45 yaşın üstündeki erkekler, 55 yaşın üstündeki ve menopoza giren kadınlar, ailesinde erken yaşta kalp hastalığı ve obezite olan kişiler riskli gruptadır. Yoğun kaygı ve depresyon da kalp hastalığı için risk teşkil etmektedir. Bu nedenle kalp ve damar hastalıkları açısından risk taşıyan kişilerin şikayetleri olmasa da düzenli aralıklarla kontrole gitmelerini öneriyoruz" diye konuştu.
"Bütüncül yaklaşımda hastalık yoktur hasta vardır"
Genel tıpta bütüncül yaklaşımın kişiyi belirli bir hastalık üzerinden değil, tüm ihtimaller üzerinden inceleyerek altta yatan esas soruna yönelip onu tedavi etmeyi hedeflediğini bu nedenle bütüncül yaklaşımda ’hastalık yoktur, hasta vardır’ vurgusu yapan Prof. Dr. Yiğit, "Kalp hastalığı özelinde, hastanın demografik özellikleri, kalp hastalığı risk faktörleri, eşlik eden diğer hastalıkları da göz önüne alınarak değerlendirme yapılır. Bu yaklaşımla, erken ve doğru tanıyla birlikte en etkin ve en az yan etkisi olan tedavi hedeflenmektedir. Tanı için hastadan alınan tıbbi öykü önemlidir. Hastalığın gelişimi kişinin yaşı, cinsiyeti, eğitim durumu, sosyokültürel çevresi, ekonomik düzeyine göre farklılık gösterir. Her hastaya aynı yöntemle yaklaşmak uygun olmaz. Fizik muayenesi de yapıldıktan sonra kalp hastalığı düşünülen veya kalp hastalığı yönünden yüksek riskli olan kişilere bütüncül yaklaşımın bir sonucu olarak, eşlik eden diğer hastalıklar göz önüne alınarak uygun görülen tetkik ve testler yapılır. Böylelikle hastayı oluşabilecek komplikasyonlardan korumuş oluruz. Şikayeti olmayan ve sadece kontrol maksatlı gelen kişilerde de gereksiz tetkikten ve bunun doğuracağı risklerden kaçınmak için risk düzeyine göre tetkikler yapılır. Son zamanlara kullandığımız ve kalp hastalığının erken teşhisine yardımcı olan sanal anjiyografi (koroner bilgisayarlı tomografik anjiyografi) yöntemiyle, kalp damarları görüntülenir, darlık veya tıkanıklık tespit edilir, plak olup olmadığı tespit edilir. Kalp damar darlığı bu plaklar üzerinde gelişir. Yine bu yöntemle doğumsal kalp hastalıkları, damar stentleri, by-pass damarları, kalpten çıkan ana damarlar ve kalp kapakları da değerlendirilmektedir. Tanı sonrasında bütüncül bir yaklaşımla uygulanan tedavinin başarı oranı artmaktadır. Tedavi düzenlenirken diğer almakta olduğu ilaçlarla etkileşim açısından dikkatli olunur ve tedavinin etkinliği artarken yan etkisi azalır. Ayrıca kişilere hastalığı nedir, tedavisi nedir ve yan etkileri nelerdir, tedavi edilmezse riski ne olur, kontrol gerektiriyorsa ne sıklıkla yapılmalıdır, acil durumların neler olabileceği ve bu durumda ne yapılması gerektiği nasıl irtibata geçileceği detaylıca konuşulmaktadır" diye bilgi verdi.