SON DAKİKA

logo

Boing 737-8 tanıdıldı

Gök­yü­zün­de­ki 18. yı­lı­nı ge­ri­de bı­ra­kan Co­ren­don Air­li­nes, ileri tek­no­lo­jik öze­lik­le­ri ile daha ve­rim­li ope­ras­yon­lar ve yol­cu­la­ra daha kon­for­lu uçuş ola­na­ğı sağ­la­yan Bo­e­ing 737-8 uçağı ile fi­lo­su­nu ye­ni­le­me­ye devam edi­yor
Hol­lan­da, Bel­çi­ka, Al­man­ya, Avus­tur­ya, İngil­te­re, Po­lon­ya gibi bir­çok Av­ru­pa ül­ke­sin­den, başta Tür­ki­ye olmak üzere Yu­na­nis­tan, İspan­ya ve Mısır’daki po­pü­ler tatil des­ti­nas­yon­la­rı­na ope­ras­yon­la­rı­nı sür­dü­ren ve dü­zen­le­di­ği di­rekt uçuş­lar­la ulus­la­ra­ra­sı bir tatil ha­va­yo­lu ko­nu­mu­na gelen Co­ren­don Air­li­nes, 19. se­zo­nun­da fi­lo­su­nu genç­leş­tir­me­ye devam edi­yor.
Top­lam­da 7 adet Bo­e­ing 737-8 Co­ren­don renk­le­riy­le gök­yü­zün­de ola­cak
Ha­zi­ran ayın­da Tür­ki­ye İhra­cat­çı­lar Mec­li­si’nin ger­çek­leş­tir­di­ği “Tür­ki­ye’nin İlk 1000 İhra­cat­çı­sı” araş­tır­ma­sı­nın 2022 lis­te­sin­de en çok hiz­met ih­ra­ca­tı yapan 8. firma olan ve ger­çek­leş­tir­di­ği ba­şa­rı­lı uçuş­lar ve ope­ras­yon­lar ile Av­ru­pa’da ve ül­ke­miz­de adın­dan söz et­ti­ren Co­ren­don Air­li­nes, fi­lo­su­na bir yeni uçak daha ek­le­di. Bo­e­ing’in Ren­ton fab­ri­ka­sın­da üre­ti­len ve Se­att­le’daki tes­li­mat mer­ke­zin­den di­rekt ola­rak tes­lim alı­nan TC-MKG tes­cil­li Bo­e­ing 737-8 model uçak, Co­ren­don Air­li­nes fi­lo­su­nun en genç üyesi oldu. Fi­lo­su­na kat­tı­ğı fab­ri­ka çı­kış­lı uçak­lar ile fi­lo­su­nu genç­leş­tir­me­ye devam eden Co­ren­don Air­li­nes, geç­ti­ği­miz yıl tes­lim al­dı­ğı yeni uçak­lar ile bir­lik­te top­lam­da 7 adet Bo­e­ing 737-8’in sa­hi­bi oldu. 
Ha­va­yo­lu bu uçak­lar­da kul­la­nı­lan ileri tek­no­lo­ji sa­ye­sin­de hem ope­ras­yon­la­rı­nı daha ve­rim­li şe­kil­de ger­çek­leş­ti­ri­yor hem de yol­cu­la­ra üst düzey kon­for ve daha ses­siz bir uçuş su­nu­yor. %15 daha az yakıt tü­ke­ti­mi ve daha düşük kar­bon emis­yo­nu sağ­la­yan yeni nesil uçak­lar ay­rı­ca %40 daha düşük gü­rül­tü aya­ki­zi ile de Co­ren­don Air­li­nes’ın sür­dü­rü­le­bi­lir­lik ve çevre ko­ru­ma po­li­ti­ka­la­rı­na katkı sağ­lı­yor.
* HABER MERKEZİ

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.07.27 16:09:10
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Başkan Güngör, “Sezonun uzaması turizmciyi mutlu etti”

MATSO Başkanı Seydi Tahsin Güngör, turizm sezonunun Kasım sonuna kadar uzatılmasının turizmciyi mutlu ettiğini söyledi.
Manavgat Ticaret ve Sanayi Odası (MATSO) Başkanı Seydi Tahsin Güngör, 2023 yılı turizm sezonu ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Antalya’nın ülkenin en önemli turizm mer..

MATSO Başkanı Seydi Tahsin Güngör, turizm sezonunun Kasım sonuna kadar uzatılmasının turizmciyi mutlu ettiğini söyledi.
Manavgat Ticaret ve Sanayi Odası (MATSO) Başkanı Seydi Tahsin Güngör, 2023 yılı turizm sezonu ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Antalya’nın ülkenin en önemli turizm merkezi olduğunu belirten Başkan Güngör, Antalya’da ise en önemli turizm merkezinin Manavgat olduğunu söyledi. Manavgat’ın Antalya’nın üçte bir oranında yatak kapasitesine sahip olduğunu ve Antalya’ya gelen turistin üçte birinin Manavgat’a geldiğini anlatan Başkan Güngör, Manavgat’ın, doğal güzellikleri, denizi, kumu ve tarihi değerleri ile tatilcilerin tercih ettiği en önemli turizm merkezlerinin başında geldiğini söyledi.

"Antalya’ya 11,5 milyona yakın turistin geldi"
Antalya’ya yılbaşından bu yana 11,5 milyona yakın turistin geldiğinin altını çizen Başkan Güngör, bunun yaklaşık 4 milyona yakınının Manavgat Side Turizm destinasyona geldiğini söyledi. İklim şartlarının elverişli olması nedeniyle tur operatörlerinin, sezonu Kasım ayı sonuna kadar uzatma kararı aldığını kaydeden Başkan Güngör, bunun turizmciyi ve turizm sektöründe faaliyet gösteren herkesi mutlu etiğini söyledi. Sezonun sonuna yaklaşırken yapılan rezervasyonların olumlu olduğunu kaydeden Başkan Güngör, sezon ortasında beklentinin altında kalan rezervasyon sayısı nedeniyle, sezonun uzatılmasının turizmci için umut olduğunu ifade etti.

Turizm sezonunun uzaması birçok sektörü etkileyecek
Turizm sezonun uzatılmasınının birççok sektöre olumlu katkısı olacağını belirten Başkan Güngör şunları söyledi; “Türkiye’nin bacasız sanayisi olarak değerlendirilen turizmde kapasite ve kalite olarak Manavgat-Side turizm destinasyonu çok önemli bir konumdadır. Manavgat-Side turizm destsinasyonu ülke ekonomisine ciddi anlamda döviz girdisi sağlamaktadır. Turizm sezonunun uzayacak olması nedeniyle sektörde faaliyet gösteren üyelerimiz mutlu oldu. Sezonun bu şekilde uzaması turizm sektörü ile ilişiği olan tüm sektörleri de olumlu etkiliyor. Tüccar ve esnafın daha fazla iş yapması demek, turizm gelirinin artması, cari açığın kapanmasına, ülkemizin gayri safi milli hasılasındaki turizm sektörünün payının artması demektir. Bu durum aynı zamanda istihdama olumlu yansıyacak kış aylarında turizmde askıya alınan yaklaşık 50 bin kişi 2 ay daha çalışmaya devam edecektir” dedi.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.09.14 16:15:47
Son Düzenlenme Tarihi :





Antalya İl Başkanı Düzen’den “Emekli maaşı ve uyuşturucu” eleştirisi

Saadet Partisi Antalya İl Başkanı Ramazan Düzen, gündeme dair açıklamalarda bulundu. Düzen, “Ülkemizde ve Antalya’da değişmeyen bir gündem var. 7’den 77’ye herkes için öncelikli ve önemli, sosyal hayattan kültürel hayata, iç siyasetten uluslararası ilişkilere kadar hayatın her alanını etkileyen bir gündemi ekonomidir” dedi
Gündemdeki son gelişmeleri değerlendiren Düzen, Ülkemizde ve Antalya’mızda değişmeyen bir gündem var. 7’den 77’ye herkes için öncelikli ve önemli, sosyal hayattan kültürel hayata, iç siyasetten uluslararası ilişkilere kadar hayatın her alanını etkileyen bir gündemi ekonomi olduğunu açıklayarak; “Her nedense dizginlenemeyen veya dizginlenmesi istenmeyen enflasyon; sürekli artan hayat pahalılığı; sonuç, birbiri ardına gelen zamlar…
Durum böyle olunca; çarşıda-pazarda, evlerde, iş yerlerinde insanımızın sürekli olarak konuştuğu konular işte bu hayat pahalılığının ötesine bir türlü geçemiyor. Geçim derdine düşen vatandaş, başka hangi konuları konuşsun ki…  
İktidar da, muhtemelen ülkenin karşı karşıya bulunduğu halkımızın diğer hayati problemlerinin tartışılmasını engellemek için, insanımızı böyle bir geçim badiresinin içerisine bilinçli şekilde sürüklemiş gibi görünmektedir.
Peki, iktidar ve yönetim omuzlarına aldıkları bu ağır sorumluluğun farkında mıdır? Buna olumlu  cevap vermeyi herkes arzu ederdi, ancak maalesef bu mümkün değil.
Böyle bir sorumluluğun farkında olsalardı, milyonlarca emekli “7 bin 500 lira maaşla geçinebilir” diye akıl almaz bir anlayışa sahip olmazlardı!
Yine böyle bir sorumluluğun farkında olsalardı, 2-3 ay emeklilerimizi oyalayıp, sonra da şimdi “işin farkındayız”,  “bunu düzelteceğiz”, “bu hoş olmamış” söylemleriyle 2024 yılını işaret edip yaşlı, güçsüz, çalışma gücünü yitirmiş geniş bir emekli kesimin sefaletinden “mahalli seçimlerde oy devşirme” gayreti içinde olmazlardı!” dedi.
Düzen, Emeklilerini 7 bin 500 liraya mahkum etmek devletimize, ülkemize yakışıyor mu? diye İktidarı eleştirdi. 
Düzen, açıklamasını  şu ifadelerle noktaladı: “İktidarın bu tavrı ciddiyetten, samimiyetten, insaftan oldukça uzak bir tavırdır. İktidar bu durumu düzeltene kadar, yüzbinlerce insan ne acılar çekecek; ailesine, evladına, torununa küçük bir hediye bile alamamanın ne hazin duygularını yaşayacaktır, bunlar biliniyor mu? 
Temmuz ayında iktidarın, ekonomi yönetiminin aklı neredeydi? Sonra, neden hala beklenmektedir? En önemlisi, hatayı, haksızlığı, zulmü en kısa zamanda düzeltmek varken, beklenen şey nedir?    Tüm ısrarlara rağmen TBMM’nin devreye girmesi için neden 1 Ekim beklenmektedir?
1 Ekim’de devlet bütçesine sürpriz bir para gelecek de o mu beklenmektedir?
Hani “Alın teri kurumadan emeğin hakkını verin.” ilkesi? Sevgili Peygamberimiz (sav) böyle buyurmuyor mu? İktidara destek veren muhafazakar ve dindar kesim bu konularda neden sessiz kalmayı tercih ediyor?
Bu bir hak değil midir? Yüz binlerce emeklimizin yıllarca döktüğü alın terinin karşılığını vermek için hem de oy amacıyla aylarca bekletmek de neyin nesidir?
Cumhuriyetimizin 100. yılında, iktidarın o çok sevdiği sloganla, “Türkiye Yüzyılı”nda; emeklilerini 7 bin 500 lirayla yaşamaya mahkum eden bu politika, bu sessizlik, duymazlıktan gelmek  devletimize, ülkemize yakışıyor mu Allah aşkına?
Yine soruyorum, vatandaşlarımızın %90’ından fazlasını yoksulluk sınırının altında bir gelirle yaşamaya mahkum etmek gerçekten yakışıyor mu?
Gençlerini işsizliğe, emeklilerini ve çalışanlarını yoksulluğa, esnafını, çiftçisini borca mahkum etmek doğru bir şey mi?
Tarımda her geçen gün daha çok dışa bağımlı hale gelmek, binlerce yıllık devlet tecrübesine sahip ülkemize yakışıyor mu?
Eğitimde ve sağlıkta gün be gün kalite kaybı yaşamak, umutsuzluk içine sürüklenmek  “Türkiye Yüzyılı” söylemleriyle çelişmiyor mu, Allah aşkına?
“İtibardan tasarruf olmaz.” anlayışını benimseyen bir iktidarın, vatandaşlarının “İnsanca Yaşam” standartlarından tasarruf etmeye çalışması, böylece vatandaşının itibarını düşünmemesi, hatta düşürmesi büyük bir çelişki değil midir? Bütün bu belirttiğimiz hususlar “Hikmet-i Hükümet” ile bağdaşır mı? 
Hayat pahalılığına, fahiş fiyat uygulayanların sebep olduğunu iddia eden bir iktidar, yine kendisinin vergi ve harçlarda fahiş artışlara gitmesi hangi mantıkla nasıl açıklanabilir ki?
İktidar, bir yandan millete kemer sıktırırken; diğer yandan kendisi kemer gevşetmeye devam ediyor. Çünkü, obez hale gelmiş bir insan gibi, iktidar da obezleşince başka türlü olmayacağını  herkes bilir.
İktidarın ahlak anlayışı, bilgisi ve söylemleri ile tutum ve davranışları arasında bir uyumsuzluk vardır. Sanki farklı merkezlerden komut alan iki organ arasındaki uyuşmazlık gibi. 
GENÇLERİMİZ BATAKLIĞA ÇEKİLİYOR
Sözün burasında akıllara ilk gelen konu nedir? Gençlerimizi bataklığa çeken, anne-babaları da perişan eden uyuşturucu illeti!
Maalesef son yıllarda bu konu, gençliğimizi tehdit eden en önemli konu haline gelmiştir.
Uyuşturucu madde kullanım yaşı lise, hatta ortaokul seviyelerine kadar inmiştir. Artık sadece birkaç muhitte değil, ülkemizin 81 ilinde, her mahalle ve sokakta yaygın hale gelmiş bulunmaktadır.
Bu işin şakası yok, ihmale gelecek tarafı da yok!
Terörle mücadele hangi ciddiyette ele alınıyorsa; uyuşturucu ile mücadele de bir o kadar ciddi olarak ele alınmalıdır.
Öyle 3-5 sokak satıcısını yakalayıp, birkaç ay içerisinde serbest bırakmakla bu iş çözüme kavuşmaz, kavuşturulamaz!
Limanlarımıza gelen gemilerde, emniyet güçlerimizce kaç ton uyuşturucu yakalandığına ilişkin henüz kamuoyuna bir bilgi verilmiş değildir. 
Bu gemilerin sahipleri kimlerdir? Nereden gelmişlerdir? Kimlerle, hangi kesimlerle  irtibatları vardır? Yakalanan bu adamların bırakılması için kimler ricacı olmuştur ve halen olmaktadır?
Bankaya para yatırdığı için, çocuğunu bir dershaneye gönderdiği için yüzlerce insanı 6-7 yıldır cezaevinde tutanlar, işinden edenler, irtibat ve iltisak gibi kavramlarla binlerce insana terörist damgası vuranlar, uyuşturucu tacirleri ile irtibat ve iltisakları olanlara hangi yaptırımları uyguladılar?
Gençlerimiz göz göre göre elimizden kayıp giderken, bugüne kadar hangi ciddi tedbirler alınmıştır? Gençlerimiz nasıl oldu da bu kadar kolay bir şekilde bu illete ulaşır hale getirildi, ya da getirilmesine müsaade edildi?
İşte her kademedeki okullar açılacak; okul önlerinde evlatlarımıza bu zehirleri satanlara karşı, aslında bu zehirleri binlerce kilometre öteden ülkemize getirenlere karşı, hangi somut adımlar atılacak, ne tür tedbirler alınacak, hep birlikte bakacak  ve göreceğiz.
Saadet Partisi olarak bu problemlerin ve tüm bu sorunların her zaman olduğu gibi ciddi takipçisi olacağız.” dedi.
* SP Basın

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.08.24 12:42:10
Son Düzenlenme Tarihi :