Antalya Genç İş İnsanları Derneği (ANTGİAD) Başkanı Osman Sert, "ÖTV ve KDV artışları, ek vergiler, parasal sıkılaşma gibi akşamdan sabaha önümüze konan adımlar belimizi bükse de bunun bir plan dahilinde yapıldığını bilmek ve önümüzü görmek istiyoruz" derken, Antalya’nın enflasyonu ülke geneline göre çok farklı olduğuna dikkat çekti ve Devlette çalışan bir öğretmenin, polisin, memurun ortalama enflasyona göre aldığı maaş İç Anadolu’daki, Doğu Anadolu’daki bir ilçede yaşayan için gayet tatminkâr iken Antalya’da aynı maaş ile geçinebilmek mümkün görünmemektedir. Bu şartlar altında Antalya, kamu hizmeti verenler için adeta sürgün yerine dönüşmüştür" dedi
Son dönemde yaşanan ekonomik gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde
bulunan Antalya Genç İş İnsanları Derneği (ANTGİAD) Başkanı Osman Sert,
ekonomide yol haritasını ortaya koyacak Orta Vadeli Planı dört gözle
beklediklerini söyledi. TÜİK enflasyon verilerine göre maaş artışlarının Antalya
gibi illerde anlamını yitirdiğini kaydeden Başkan Sert, İç Anadolu’da bir
ilçede yaşayan için gayet tatminkâr olan bir maaşla Antalya’da geçinmenin
mümkün olmadığını belirterek, çalışanların maaşlarına Bölgesel enflasyon esas
alınarak barınma ve eğitim destekleri eklenmesi gerektiğini kaydetti.
Türkiye’nin ekonomik
göstergelerin iyi sinyaller vermediği bir süreçte Cumhurbaşkanı ve milletvekili
seçimlerinin gerçekleştirildiğini söyleyen Başkan Sert, “seçim sonrasında ise
7’den 77’ye gündelik yaşamın hâkim konusu ekonomi olmuştur. Mehmet Şimşek
koordinasyonundaki ekonomi yönetimin rasyonel politikalara vurgu yapan mesajı
iş insanları ve toplumun geneli tarafından benimsenmiştir. EYT’lilere
haklarının verilmesi, ancak bunun iş insanlarına getirdiği ek yükler, yüksek
enflasyon ortamı, krediye erişimin önündeki setlerin yükseltilmesi, KDV ve
ÖTV’ye dair yeni düzenlemeler ve ek vergiler, maaş zamlarının belirlendiği
süreçteki toplumsal tartışma iklimi ekonomi üzerinde stres yaratan ana
faktörler olmuştur.” dedi.
Başkan Sert açıklamasını şöyle
sürdürdü:
Her başarılı ekonomi modeli,
beklenti yönetimi ve güven üzerine kuruludur
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın
Cevdet Yılmaz’ın Orta Vadeli Plan (OVP)’ın Eylül ayında açıklanacağına dair
mesajı bizleri mutlu etmiştir. ÖTV ve KDV artışları, ek vergiler, parasal
sıkılaşma gibi akşamdan sabaha önümüze konan adımlar belimizi bükse de bunun
bir plan dahilinde yapıldığını bilmek ve önümüzü görmek istiyoruz. Enflasyonla
mücadele edildiğine dair bir yol haritası görmek arzusundayız. Bu noktada OVP
en azından ekonominin tüm aktörleri için bir çıpa, gidilecek yolu gösteren bir
pusula olacaktır. Bilindiği üzere her başarılı ekonomi modeli, beklenti
yönetimi ve güven üzerine kuruludur. Yeni ekonomi yönetimimizden de beklentimiz
ekonomi gemisinin güvenilir ve rasyonel ellerde olduğu mesajını bizlere ve tüm
dünyaya güçlü şekilde verebilmesidir.
TÜİK güven kazanmalı, madde
sepetini ve bölgesel enflasyon verilerini yayımlamalı
Ekonomide güveni tesis etmek
üzere sorumluluğu bulunan referans
kurumlardan birisi de Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’dur. Başta enflasyon
olmak üzere TÜİK verileri, toplumun tüm kesimlerini doğrudan etkileyen sonuçlar
doğurmaktadır. Bizler iş insanları olarak sözleşmelerimizi, ürünlerimizin
fiyatlarını, maliyet değişimi ve enflasyon beklentilerini esas alarak
düzenliyoruz. Geleceğe ilişkin yol haritamızda, yatırım kararlarımızda devletin
resmi istatistik kurumunun bize güvenilir verilerle destek olmasını istiyoruz.
Ancak geldiğimiz noktada TÜİK verilerinin güvenilirliğinin şiddetle
sorgulandığını görüyoruz.
TÜİK için kaybedilen güveni geri
kazanmanın yolu bellidir; özellikle enflasyon hesabı şeffaf bir çerçevede
yapılmalı ve ilan edilmelidir. Yakın zamana kadar biz TÜİK enflasyon sepetinin
tamamını, tüm kalemlerdeki fiyat değişimlerini görebiliyorduk, bölgesel
enflasyon verilerine göre planlamamızı yapabiliyorduk. Bugün bu verilerin
hiçbirine ulaşamıyoruz. TÜİK, madde sepetini ve Bölgesel enflasyon verilerini
yayımlamaya tekrar başlamalıdır.
Antalya’da enflasyon Türkiye
genelinden çok farklı
Maaş zamlarını TÜİK verilerine
göre alan insanlarımızın, memurlarımızın, emeklilerimizin Antalya’da enflasyon
canavarının altında ezildiklerini görüyoruz. Biliyoruz ki; Antalya’nın
enflasyonu ülke geneline göre çok farklı. 2020’nin birinci ayından bugüne konut
fiyatları ülke genelinde 7,3 katına çıkarken örneğin TR72 (Kayseri, Sivas,
Yozgat) bölgesinde 5,7 katına çıkmış, Antalya’nın da içinde olduğu TR61
(Antalya, Burdur, Isparta) Bölgesinde ise 9,9 katına çıkmıştır. Kira fiyatları
da benzer bir seyir izlemiştir. Konut kaleminde hissettiğimiz bu aşırı
yükselişe aldığımız göçün de etkisi ile gıda, eğitim, giyim, sağlık, lokanta
gibi enflasyon kalemleri de eşlik etmiştir.
Antalya özel sektörü olarak
bizler ilimizdeki enflasyonu bizzat yaşayarak gördüğümüz için TÜİK verilerini
esas alamıyor, açıklananın çok üzerinde rakamları konuşuyoruz,çalışanlarımıza
resmi enflasyonun üzerinde zam yapıyoruz. Tabi ki bu hesap bizim ürün
fiyatlamalarımızı da etkiliyor. Diğer taraftan
doğru rakamları konuşup konuşmadığımızı da bilmiyoruz. İnsanların gelirlerini,
ekonomide çarkların dönüş hızını doğrudan ilgilendiren bu durumun kişilerin
tahminine, insafına bırakılmaması gereklidir. Sağlıklı bir ekonomi için kamu ve
özel sektör çarklarının doğru verilere dayalı olarak birlikte dönmesi
gerekmektedir. Bu noktada bölgesel enflasyon hesabının önemi ortaya
çıkmaktadır. Devlette çalışan bir öğretmenin, polisin, memurun ortalama
enflasyona göre aldığı maaş İç Anadolu’daki, Doğu Anadolu’daki bir ilçede
yaşayan için gayet tatminkâr iken Antalya’da aynı maaş ile geçinebilmek mümkün
görünmemektedir. Bu şartlar altında Antalya, kamu hizmeti verenler için adeta
sürgün yerine dönüşmüştür. Her yıl milyonlarca turiste ev sahipliği yapan,
turizmin ve tarımın katma değer üretim üssü olan Antalya’da kamu hizmetlerinin
önemini tartışmak bile abestir.
Maaşlara Bölgesel enflasyona
göre barınma ve eğitim destekleri eklenmeli
Seçim öncesinde gerek bizler,
gerekse de siyasiler tarafından dile getirilen çalışanlar için barınma ve
eğitim desteği gibi paketler bölgesel enflasyon verileri gözetilerek hayata
geçirilmelidir. Ülke enflasyonuna göre yapılan maaş artışları bölgemizin
insanının gelirinin reel olarak düşmesine, refahının azalmasına neden olmuştur.
Dolayısıyla özellikle kamu
görevlerinde seyyanen ödenen ücretlerin bölgelerin enflasyonuna göre barınma ve
eğitim yardımlarıyla güncellenmesi seçeneği gündeme gelmeli, maaşlar her bölge,
hatta her şehir için farklılaştırılmalı, özel sektör çalışanları için de
Bölgelere göre barınma ve eğitim ihtiyaçlarına destek olacak şekilde farklılaşan
gelir vergisi adımları yine işverenler için çeşitli vergi indirimleri gibi işçi
maaşlarına yansıtılabilecek SGK teşvikleri gündeme alınmalıdır.
Bu noktada da TÜİK verileri,
güvenilir ve referans olmalıdır. Rasyonel ve güvenilir bir ekonomi yönetiminin,
iş dünyasının ve tüm ekonomik sistemin dayanak noktasının TÜİK verileri
olduğunu söyleyen Başkan Sert; Güçlü Türkiye ekonomisinin ancak herkes
tarafından inanılan, güvenilen verilere dayalı olarak inşa edebileceğini
belirterek, TÜİK'in atacağı şeffaflık adımlarıyla güvenilirliğini tesis ederek
referans kurum imajını güçlendirmesi yönünde ekonomi yönetimi ve TÜİK
yetkililerinden yeni adımlar beklediklerini belirterek sözlerini
tamamladı.
Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.07.25 12:22:51
Son Düzenlenme Tarihi :