SON DAKİKA

logo

Antalya İl Başkanı Düzen’den “Emekli maaşı ve uyuşturucu” eleştirisi

Saadet Partisi Antalya İl Başkanı Ramazan Düzen, gündeme dair açıklamalarda bulundu. Düzen, “Ülkemizde ve Antalya’da değişmeyen bir gündem var. 7’den 77’ye herkes için öncelikli ve önemli, sosyal hayattan kültürel hayata, iç siyasetten uluslararası ilişkilere kadar hayatın her alanını etkileyen bir gündemi ekonomidir” dedi
Gündemdeki son gelişmeleri değerlendiren Düzen, Ülkemizde ve Antalya’mızda değişmeyen bir gündem var. 7’den 77’ye herkes için öncelikli ve önemli, sosyal hayattan kültürel hayata, iç siyasetten uluslararası ilişkilere kadar hayatın her alanını etkileyen bir gündemi ekonomi olduğunu açıklayarak; “Her nedense dizginlenemeyen veya dizginlenmesi istenmeyen enflasyon; sürekli artan hayat pahalılığı; sonuç, birbiri ardına gelen zamlar…
Durum böyle olunca; çarşıda-pazarda, evlerde, iş yerlerinde insanımızın sürekli olarak konuştuğu konular işte bu hayat pahalılığının ötesine bir türlü geçemiyor. Geçim derdine düşen vatandaş, başka hangi konuları konuşsun ki…  
İktidar da, muhtemelen ülkenin karşı karşıya bulunduğu halkımızın diğer hayati problemlerinin tartışılmasını engellemek için, insanımızı böyle bir geçim badiresinin içerisine bilinçli şekilde sürüklemiş gibi görünmektedir.
Peki, iktidar ve yönetim omuzlarına aldıkları bu ağır sorumluluğun farkında mıdır? Buna olumlu  cevap vermeyi herkes arzu ederdi, ancak maalesef bu mümkün değil.
Böyle bir sorumluluğun farkında olsalardı, milyonlarca emekli “7 bin 500 lira maaşla geçinebilir” diye akıl almaz bir anlayışa sahip olmazlardı!
Yine böyle bir sorumluluğun farkında olsalardı, 2-3 ay emeklilerimizi oyalayıp, sonra da şimdi “işin farkındayız”,  “bunu düzelteceğiz”, “bu hoş olmamış” söylemleriyle 2024 yılını işaret edip yaşlı, güçsüz, çalışma gücünü yitirmiş geniş bir emekli kesimin sefaletinden “mahalli seçimlerde oy devşirme” gayreti içinde olmazlardı!” dedi.
Düzen, Emeklilerini 7 bin 500 liraya mahkum etmek devletimize, ülkemize yakışıyor mu? diye İktidarı eleştirdi. 
Düzen, açıklamasını  şu ifadelerle noktaladı: “İktidarın bu tavrı ciddiyetten, samimiyetten, insaftan oldukça uzak bir tavırdır. İktidar bu durumu düzeltene kadar, yüzbinlerce insan ne acılar çekecek; ailesine, evladına, torununa küçük bir hediye bile alamamanın ne hazin duygularını yaşayacaktır, bunlar biliniyor mu? 
Temmuz ayında iktidarın, ekonomi yönetiminin aklı neredeydi? Sonra, neden hala beklenmektedir? En önemlisi, hatayı, haksızlığı, zulmü en kısa zamanda düzeltmek varken, beklenen şey nedir?    Tüm ısrarlara rağmen TBMM’nin devreye girmesi için neden 1 Ekim beklenmektedir?
1 Ekim’de devlet bütçesine sürpriz bir para gelecek de o mu beklenmektedir?
Hani “Alın teri kurumadan emeğin hakkını verin.” ilkesi? Sevgili Peygamberimiz (sav) böyle buyurmuyor mu? İktidara destek veren muhafazakar ve dindar kesim bu konularda neden sessiz kalmayı tercih ediyor?
Bu bir hak değil midir? Yüz binlerce emeklimizin yıllarca döktüğü alın terinin karşılığını vermek için hem de oy amacıyla aylarca bekletmek de neyin nesidir?
Cumhuriyetimizin 100. yılında, iktidarın o çok sevdiği sloganla, “Türkiye Yüzyılı”nda; emeklilerini 7 bin 500 lirayla yaşamaya mahkum eden bu politika, bu sessizlik, duymazlıktan gelmek  devletimize, ülkemize yakışıyor mu Allah aşkına?
Yine soruyorum, vatandaşlarımızın %90’ından fazlasını yoksulluk sınırının altında bir gelirle yaşamaya mahkum etmek gerçekten yakışıyor mu?
Gençlerini işsizliğe, emeklilerini ve çalışanlarını yoksulluğa, esnafını, çiftçisini borca mahkum etmek doğru bir şey mi?
Tarımda her geçen gün daha çok dışa bağımlı hale gelmek, binlerce yıllık devlet tecrübesine sahip ülkemize yakışıyor mu?
Eğitimde ve sağlıkta gün be gün kalite kaybı yaşamak, umutsuzluk içine sürüklenmek  “Türkiye Yüzyılı” söylemleriyle çelişmiyor mu, Allah aşkına?
“İtibardan tasarruf olmaz.” anlayışını benimseyen bir iktidarın, vatandaşlarının “İnsanca Yaşam” standartlarından tasarruf etmeye çalışması, böylece vatandaşının itibarını düşünmemesi, hatta düşürmesi büyük bir çelişki değil midir? Bütün bu belirttiğimiz hususlar “Hikmet-i Hükümet” ile bağdaşır mı? 
Hayat pahalılığına, fahiş fiyat uygulayanların sebep olduğunu iddia eden bir iktidar, yine kendisinin vergi ve harçlarda fahiş artışlara gitmesi hangi mantıkla nasıl açıklanabilir ki?
İktidar, bir yandan millete kemer sıktırırken; diğer yandan kendisi kemer gevşetmeye devam ediyor. Çünkü, obez hale gelmiş bir insan gibi, iktidar da obezleşince başka türlü olmayacağını  herkes bilir.
İktidarın ahlak anlayışı, bilgisi ve söylemleri ile tutum ve davranışları arasında bir uyumsuzluk vardır. Sanki farklı merkezlerden komut alan iki organ arasındaki uyuşmazlık gibi. 
GENÇLERİMİZ BATAKLIĞA ÇEKİLİYOR
Sözün burasında akıllara ilk gelen konu nedir? Gençlerimizi bataklığa çeken, anne-babaları da perişan eden uyuşturucu illeti!
Maalesef son yıllarda bu konu, gençliğimizi tehdit eden en önemli konu haline gelmiştir.
Uyuşturucu madde kullanım yaşı lise, hatta ortaokul seviyelerine kadar inmiştir. Artık sadece birkaç muhitte değil, ülkemizin 81 ilinde, her mahalle ve sokakta yaygın hale gelmiş bulunmaktadır.
Bu işin şakası yok, ihmale gelecek tarafı da yok!
Terörle mücadele hangi ciddiyette ele alınıyorsa; uyuşturucu ile mücadele de bir o kadar ciddi olarak ele alınmalıdır.
Öyle 3-5 sokak satıcısını yakalayıp, birkaç ay içerisinde serbest bırakmakla bu iş çözüme kavuşmaz, kavuşturulamaz!
Limanlarımıza gelen gemilerde, emniyet güçlerimizce kaç ton uyuşturucu yakalandığına ilişkin henüz kamuoyuna bir bilgi verilmiş değildir. 
Bu gemilerin sahipleri kimlerdir? Nereden gelmişlerdir? Kimlerle, hangi kesimlerle  irtibatları vardır? Yakalanan bu adamların bırakılması için kimler ricacı olmuştur ve halen olmaktadır?
Bankaya para yatırdığı için, çocuğunu bir dershaneye gönderdiği için yüzlerce insanı 6-7 yıldır cezaevinde tutanlar, işinden edenler, irtibat ve iltisak gibi kavramlarla binlerce insana terörist damgası vuranlar, uyuşturucu tacirleri ile irtibat ve iltisakları olanlara hangi yaptırımları uyguladılar?
Gençlerimiz göz göre göre elimizden kayıp giderken, bugüne kadar hangi ciddi tedbirler alınmıştır? Gençlerimiz nasıl oldu da bu kadar kolay bir şekilde bu illete ulaşır hale getirildi, ya da getirilmesine müsaade edildi?
İşte her kademedeki okullar açılacak; okul önlerinde evlatlarımıza bu zehirleri satanlara karşı, aslında bu zehirleri binlerce kilometre öteden ülkemize getirenlere karşı, hangi somut adımlar atılacak, ne tür tedbirler alınacak, hep birlikte bakacak  ve göreceğiz.
Saadet Partisi olarak bu problemlerin ve tüm bu sorunların her zaman olduğu gibi ciddi takipçisi olacağız.” dedi.
* SP Basın

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.08.24 12:42:10
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Isparta’da 1 milyon 250 bin ton elma rekoltesi bekleniyor

Türkiye’de toplam elma üretiminin dört birine sahip ve tadı ve aroması ile coğrafi işaret alan Isparta elmasının hasat mevsimi başladı. Hasat döneminde 1 milyon 250 bin ton rekolte bekleniyor.
Gül, hububat ve lavanta sezonlarının sona ermesinin ardından Isparta’da üreticiler bu kez elma hasadına başladı. Isparta’da sezonun başlamasıyla birlikte, merkeze bağlı Senirce köyünde de hummalı bir hasat dönemi yaşanıyor. Ülkedeki her 4 elmadan birinin sahibi olan Isparta’da hasat süresince yaklaşık 1 milyon 250 bin ton ürün elde edilmesi bekleniyor. Isparta’da Eğirdir ve Gelendost’un başı çektiği elma üretimi ayrıca, merkeze bağlı köyler, Senirkent ve Gönen ilçelerinde yoğunlukla yapılıyor. Sabahın ilk ışıklarında işçilerin bahçelere giderek toplamaya başladığı elmalar, kasalarda bir araya getirildikten sonra traktörler yardımıyla bahçelere en yakın alanda yer alanda bulunan soğuk hava depolarına sevk edilerek muhafaza altına alınıyor.

“Bu yıl 1 milyon 250 bin ton civarında bir rekolte beklentimiz var”
Isparta’nın her tarafında elma sezonunun başladığını dile getiren Isparta Ziraat Odası Başkanı Mustahattin Can Selçuk, “Eğirdir, Gelendost, Atabey ve Gönen ilçelerimizde elma üretimimiz başladı. Burada yetiştirilen elmalar genelde Starking, Golden, Granny Smith gibi farklı farklı çeşitler var ama elmaların yüzde 95’i bu şekilde” dedi. Üretilen elmaların yurt içinde ihracatının gerçekleştiğini vurgulayan Can Selçuk, “Bizim ürettiğimiz elmalar metropol ilerimize Ankara, İstanbul, İzmir gibi illerimize gidiyor. Bu yıl 1 milyon 250 bin ton civarında bir rekolte beklentimiz var” şeklinde konuştu. Yaklaşık olarak elma hasadı sezonunun iki ay sürdüğünü belirten Selçuk, “Bizim ürettiğimiz elmalar pazarlarda, manavlarda, marketlerde alıcı buluyor. Yurt dışı ihracatında ise Çin, Hindistan, Dubai, Avrupa ve Arap ülkelerinde de bizim elmamız alıcı buluyor ve ülke ekonomisine katkı sağlıyoruz ve ülkemizin reklamını yapmış oluyoruz” dedi.
Elma bahçelerinde yıllardır tarım işçisi olarak çalıştığını belirten Ümmü Gökdoğan, “Sabahın erken saatlerinde sekiz gibi geliyoruz. 5-6 senedir bu işi yapıyorum. Geldiğimiz zaman elma toplayıp seçiyoruz. Elma toplama zamanımız iki ay sürüyor. Yaptığımız iş zor değil kolay bir iş” şeklinde konuştu.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.10.06 21:53:04
Son Düzenlenme Tarihi :





Mersin’de 30 kaçak silah ele geçirildi

Mersin’de bir otomobilde yapılan aramada 30 kaçak tabanca ele geçirildi.
İl Jandarma Komutanlığından yapılan açıklamaya göre, ekiplerin kaçak silah ticareti yapan şahısların tespitine yönelik başlattığı çalışma sonucunda, Mersin ve Adana illerinde organize olarak kaçak silah ticareti yapan 3 şüpheli tespit edildi. Tespit edilen şahısları takibe alan ekipler, Adana’dan Mersin’e kaçak silah sevkiyatı yapıldığı esnada düzenlediği operasyon ile şüphelileri suçüstü gözaltına aldı. Şahısların araçlarında yapılan aramada ise 30 kaçak silah ele geçirildi.
Jandarmadaki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen şahıslardan 1’i tutuklanırken, 2’si ise adli kontrol şatıyla tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.09.29 11:56:56
Son Düzenlenme Tarihi :