SON DAKİKA

logo

Sığla ağacı Antalya, Muğla, Denizli, Isparta ve Burdur bölgesinde bulunuyor

Halk arasında günlük ve amber ağacı olarak da bilinen (Hamamelidaceae familyasına mensup Liquidambar Orientalis Miller) Ülkemiz dışında sadece Rodos Adası'nda rastlanan, Antalya, Muğla, Denizli, Isparta ve Burdur bölgesine özgü ülkemizin en gözde relik ve endemik türlerinden biri olan Anadolu Sığla ağaclarından, kadimden gelen yöntemlerle elde edilen, Sığla yağı (Styrax Liquidus) binlerce yıldan beri şifa ve güzel koku yaymaya devam ediyor.
Yüz yıllarca yaşayabilen sığla ağacı uygun koşullarda 35-40 metreye uzunluğa ulaşabilirken, bataklık alan, vadi, akarsu ve dere kenarları, deniz kıyısı gibi nemli ve taban suyu yüksek yerleri seviyor.
ÜRETİMİ MEŞEKKATLİ VE UZUN SÜRELİ
Sığla yağı elde etmek için bahar aylarında ağacın gövdesine çizikler çizilir. Temmuz ayından itibaren gövde üzerinde biriken salgı ve kabuklar özel bıçaklar ile kazınarak toplanır. Bu salgı ve kabuklar sıcak su ile kaynatıldıktan sonra özel preslerde sıkılarak sığla yağı elde edilir. Sığla yağının bileşiminde kokusunu veren sinnamik asit, uçucu yağlar ve reçine bulunur.
Meşakkatli ve uzun süren Sığla yağı üretiminin, uzman ekiplerce belirlenen ağaçta kabuk sıyırma işlemi ile başlanıp 50-70 santimetre yüksekliğinde, 10 cm genişliğinde, dış kabuk kısımları yontulmak suretiyle “kızıllatma" denilen işlem yapılıyor. 
Yapılan bu işlemden bir ay sonra “kızıllatma" yapılan tabaka boyunca 4-5 santimetre genişliğinde, 3-4 milimetre derinliğinde “göz çekme" adı verilen damar açma işlemine geçiliyor.  Damar açıldıktan 1-2 hafta sonra, yara sathını onarmak isteyen ağacın oluşturduğu "sur" adı verilen reçine sathı kaşıkla, belli zaman aralıklarında sıyrılarak alınmaya devam ediliyor. Damarlarda biriken yağ ve kabuk yongaları, damar boyutları değiştirilmeden yine kaşık denilen aletle sıyrılarak alınıyor. "Sur arkası" ismi verilen bu işlem Temmuz ayı başlarında sona eriyor.
Biriken sığla yağı sıyrılarak "margun"adı verilen kıl torbalara toplanıyor. "Sefer" adı verilen bu işleme Ekim ayı başına kadar devam ediliyor. Ekim ayı sonu ile Kasım ayı ortalarına kadar damarlarda toplanan yağ ve ağacın dip kısımlarına akarak oluşan, yağ karışımı yonga kaynayan kazandaki sıcak suya koyularak 2-3 dakika kadar kaynatılma işleminden sonra presleme işlemine geçiliyor. Presleme sonucu çıkan bileşik bir havuzda toplanarak dinlendirilmeye alınıyor. Bu işlem sonra suyun üstüne çıkarak ayrılan Sığla yağı satışa hazır hale geliyor.  
Ekonomik değeri çok yüksek olan sığla yağı, kozmetik, ilaç, kimya ve gıda sanayisi için binlerce yıldır, önemli bir hammadde kaynağı olarak kullanılırken dünya piyasalarında “Türk sitiraksı" olarak tanınıyor.
SIĞLA YAĞI BİRÇOK HASTALIĞA İYİ GELİYOR
Özellikle cilt hastalıklarında, kesi, yara ve yanıklarda çok etkili olan Sığla yağı, iyi bir antiseptik ve parazit öldürücü özellikte olup, astım, bronşit gibi solunum yolu ve akciğer hastalıklarında, pomat ve yakı halinde uyuz ve mantar gibi cilt rahatsızlıklarında, ağrı dindirici, İltihapları giderici, stres ve uyku sorunlarını azaltıcı, zihin açıcı, saç canlandırıcı olarak geleneksel ve modern tıp tarafından kullanılmakta. Buhur olarak kullanılan yongalar köz üzerine atıldığında bedeni rahatlatıcı koku yayması nedeni ile tütsü olarak tercih edilmekte.
* Orman Genel Müdürlüğü​

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.08.13 11:04:52
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Kaçakçılıkla Mücadele sürüyor

Kemer C.Başsavcılığı talimatları doğrultusunda; Kemer İlçesinde M.K. isimli şahsa ait işletmede sigara tütünü ile doldurulmuş Makaron sigara satışı yaptığı bilgisnin alınması üzerine  Kemer İlçe J.K.lığı JASAT ve Merkez J.Krk.K.liği ekiplerince şüpheliye ait işletmede yapılan aramada; 7900 adet çesitli markalara ait sigara tütünü ile doldurulmuş makaron ele geçirildi. Olay ile ilgili adli tahkikat başlatıldı.
Yapılan açıklamada; "Antalya İl Jandarma Komutanlığınca vatandaşımızın huzur ve güvenliğini sağlamaya yönelik çalışmalara ara  vermeden devam edilmektedir." denildi. -Jandarma Bsn.
Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.05.24 10:58:31
Son Düzenlenme Tarihi :





Trebenna Antik Kenti Podcast’te

Konyaaltı Belediyesi’nin, popüler müzik dinleme programı Spotify’da gerçekleştirdiği podcastlere bir yenisi daha eklendi. İlçe sınırları içerisinde bulunan Trebenna Antik Kenti’nin tarihi, podcast ile izleyiciye aktarılıyor.
Konyaaltı Belediyesi’nin dijital dönüşüm çalışmaları çatısı altında h..

Konyaaltı Belediyesi’nin, popüler müzik dinleme programı Spotify’da gerçekleştirdiği podcastlere bir yenisi daha eklendi. İlçe sınırları içerisinde bulunan Trebenna Antik Kenti’nin tarihi, podcast ile izleyiciye aktarılıyor.
Konyaaltı Belediyesi’nin dijital dönüşüm çalışmaları çatısı altında hayata geçirdiği podcastler sürüyor. Dünyaca ünlü popüler müzik dinleme programı olan Spotify’daki hesabıyla müzik tutkunlarını birbirinden farklı müziklerle buluşturan Konyaaltı Belediyesi, burada yaptığı ‘podcast’ler ile de bölgenin tarihi, turistik ve doğal alanlarını dinleyicilerine tanıtıyor.

“Tarihi ve doğal mekânlar”
Arkeologlardan, tarih bilimcilere ve yazarlara kadar konunun uzmanlarının yaptığı çalışmalarla tarihi, turistik ve doğal güzelliklerin anlatıldığı hesapta yer alan “Konyaaltı İlçesinin Tarihçesi”, “Gürsu Roma Hamamı”, “Konyaaltı Sahili Obalar”, “Sıçan Adası’nın Sırrı”, “Feslikan Yaylası ve Güreş Sporu’nun Kısa Tarihi” başlıklarındaki ‘podcast’lere; Geyikbayırı ve Çağlarca mahalleleri arasındaki Sivridağ’ın kuzey eteğinde yer alan Trebenna Antik Kenti tarihi de eklendi.

“Solim halkının toprakları”
Antalya körfezine hakim, 680 metre yükseklikteki konumu, sulak ve tarıma elverişli arazisiyle stratejik öneme sahip bu bölge, eldeki en eski kayıtlara göre Anadolu’nun yerli halklarından Luvilerin soyundan gelen savaşçı karakterleriyle bilinen Solim halkının toprakları. Likya, Pamfilya ve Pisidia kavşağında bir sınır kenti olan Trebenna, kaya ve lahit mezarlar, imparator kültü tapınağı, agora, magazin, iki kilise, işlikler, bölgeyi gözetleyen akropolüyle biliniyor.

“Uzun yıllar unutulan kent”
İlk kez 1890’lı yıllarda, Pamfilya ve Pisidya’nın önemli kentlerini belgeleyen, Polonya kökenli Alman araştırmacı Karol Lanckoroski tarafından keşfedilen kent, uzun yıllar orman içerisinde unutulmuş. Trebenna Antik Kenti, 1997-2005 yılları arasında Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Nevzat Çevik başkanlığında yürütülen “Antalya Beydağları Yüzey Araştırmaları” projesiyle bilim dünyasına tanıtıldı.

Helenistik çağdan Bizans’a
Trebenna antik kenti, Helenistik çağdan Doğu Roma (Bizans) dönemine kadar kesintisiz yerleşim görmüş bir alan. Bizans döneminde küçülerek, akropol çevresine örülmüş surların içine çekilen Trebenna’da bu devirden iki kilise kalıntısı dikkat çekiyor. Bunlardan biri akropolün doğusunda, kaya tapınağının arkasındaki Erken Bizans Kilisesi. Bu kilise yıkıldıktan sonra, akropolün güney batı yamacındaki dar bir taraça üzerinde, freskleri günümüze kısmen ulaşmış küçük bir Ortaçağ Kilisesi yapıldı. Semavi Eyice’nin inceleyerek 1977’de bilim dünyasına tanıttığı bu Ortaçağ Kilisesi, Nevzat Çevik ve ekibi tarafından 2001-2002 yılları arasında yürütülen çalışmada detaylı olarak ele alındı.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.09.01 10:35:20
Son Düzenlenme Tarihi :