Antalyaspor'un Brezilyalı kalecisi Helton Leite, Portekiz basınının önemli spor kuruluşlarından A Bola'ya röportaj verdi.
Geçtiğimiz sezonun devre arasında Benfica'dan bonservisi ile birlikte takıma dahil edilen başarılı file bekçisi, kaleciliğe dair de önemli açıklamalar yaptı.
23-24 yaşlarındayken çok çalışmanın, çok yoğun antrenman yapmanın ve daha az oynamanın normal olduğunu ifade eden Brezilyalı eldiven, dünyada kuralın daha tecrübeli kalecilerin tercih edilmesi olduğunu belirtti. Kalecilerin daha geç olgunlaştıklarını, bunun sebebinin ise gençken futbol sektörünün gerektirdiği baskıyla başa çıkacak oyun deneyimine ve zihinsel deneyime sahip olmadıklarını belirten Helton Leite, bu yüzden kalecilerin kulüp fark etmeksizin 28-30 yaşlarında oynamak zorunda olduğunu kaydetti.
Önümüzdeki sezon profesyonel kariyerinin 14.senesini kutlayacağını ve her şeyin çok farklı olacağını hissettiğini belirten Helton, futbolu bıraktıktan sonra hocalık yapmak istemediğini, futbolun idaresi kısmında rol almak istediğini söyledi.
"Sahada kaleci benzersizdir: o forma sadece onda vardır... Kalecinin gerçekten güçlü bir zihniyete sahip olması gerekiyor. Çünkü diğer takım arkadaşları on net gol kaçırabilir; Eğer bir gol yerseniz ve maçı kaybederseniz, bu kalecinin hatası olacaktır. Yanlış bile olmayabilir ama herkes 'şu kaleci golü çekiyor' diyecek. Çok sakin olmalısınız, çünkü bir kalecinin hareketi savunma göreviyle sonuçlanıyor. Bir kaleci hiç bir maç öncesinde 'bugün sahaya çıkıp üç top kurtaracağım' diyemez, böyle olup olmayacağını bilemez, 15 tane şut kurtarabilir ve bir tanesini bile kurtaramayabilir. Bazen savunulamaz toplar vardır." şeklinde konuşan Helton Leite, kaleciliğin oldukça nankör bir pozisyon olduğunu söyledi. Helton, "Bence kaleci olmak için biraz deli olmak gerekiyor. İyi bir performans sergilerseniz heyecanlanamayacağınızı ve çok iyi yapmazsanız umutsuzluğa kapılamayacağınızı bilerek farklı bir şekilde düşünmelisiniz. Her zaman aynı performansı vermek zorundasınız. Kaleci duruşunun zaten rakibi korkuttuğuna, takım arkadaşlarına güven verdiğine, karşı takımı heyecanlandırdığına inanıyorum. Sahaya girip kendine güveni olmayan, güvensiz bir kaleci görsen... karşı takım 'bizden bile iyi olabilirler ama kaleci güvenli gözükmediği için biz kazanırız' diye düşünür. Bu çok zihinsel bir pozisyon, her zaman orada olduğunuzu, kendinize güvendiğinizi, güveni takım arkadaşlarınıza ilettiğinizi göstermelisiniz. Kaleci bu farkı yaratabilir. Bazen sadece davranış şeklinden dolayı. Çok üst düzey, birinci sınıf biri olmanıza gerek yok, saygı duyan biri olmanız gerekiyor. Ve sonra rakipler zaten farklı konuşuyor… 'peki, 30 metreden şut atamam, 20 metreden denemeliyim' ve o zaman şansları azalır, maruz kalma ve risk daha düşük olur. Anlaman gereken bu akıl oyunu"
Örnek aldığı ismi açıklayan Brezilyalı kaleci, "Gençken Van der Sar'ı gerçekten severdim. Boyu ve hedefindeki zarafeti için. Sonra çok uzun boylu, kendine çok güvenen bir kaleci olan Peter Cech'i gerçekten sevmeye başladım. Ve son zamanlarda Neuer'i gerçekten takdir ettim, çünkü o kendini takımın hücum üstünlüğüne dahil eden biriydi. Bayern, kalecinin sahadaki herhangi bir oyuncu olduğunu fark etti ve Neuer, pozisyonuna biraz daha sanat getirdi, çünkü takımının oynama şekline uyum sağlayan bir kaleciye sahip olmak önemlidir. Hepsi farklı zamanlarda etkisini gösteren ve büyük referans olan isimlerdi." ifadelerini kullandı.
Haber: Salih Özgünsür
Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.06.29 15:17:51
Son Düzenlenme Tarihi :