SON DAKİKA

logo

Mark Dickey: "Keşfi tamamlamak istiyorum"

Mersin’in Anamur ilçesindeki Morca Mağarası’nda mide kanaması geçirerek mahsur kalan ve doktorların onay vermesiyle 9 gün sonra tahliye edilen ABD’li bilim adamı Mark Dickey’in tedavisi Mersin Şehir Hastanesi’nde devam ediyor. Dickey, başarılı bir şekilde mağaradan kurtarıldığını vurgulayarak, "Bu mağara keşfinin yapılmasının en önemli sebebi bilim. Mağarada hiç ümitsizliğe kapılmadım. Morca Mağarası’na yeniden girmeyi çok isterim. Amacım oraya geri girip yarıda bıraktığım keşfi tamamlamak istiyorum" dedi.
3 Eylül tarihinde Anamur ilçesindeki Morca Mağarası’na inen ve yaklaşık bin 276 metre derinlikte mide kanaması geçirdikten sonra yapılan tedaviyle doktorların kararı üzerine 12 Eylül’de tahliye edilen Mark Dickey’in tedavisi, helikopterle getirildiği Mersin Şehir Hastanesi’nde sürüyor. Dickey, tedavi gördüğü hastanede doktorların gözetiminde yaşadığı süreçle ilgili açıklamalarda bulundu.
Mersin Şehir Hastanesi Başhekimi Bahar Aydınlı, Türkiye’de değişik bir olayla karşı karşıya kaldıklarını belirterek, "Hem kurtarılma operasyonu hem de sağlıkla yanımızda oturan Mark Dickey nedeniyle farklı bir olay yaşıyoruz. 12 Eylül sabaha karşı Mersin’in Anamur ilçesinde yer alan Morca Mağarası’ndan zorlukla yapılan bir kurtarma operasyonu sonucu helikopterle hastanemize getirilen Mark Dickey, acil serviste yapılan ilk kontrollerinin ardından yoğun bakıma yatışı yapıldı. Tetkik ve tedavileri tamamlandıktan 2 gün sonra da servise alındı. Tedavisi devam ediyor. Çok şükür sağlıklı, yanımızda oturuyor. Biz Mersin Şehir Hastanesi ve Sağlık Bakanlığı olarak sağlık tedavisini sonuna kadar yaptıktan sonra taburcu olmasını sağlayacağız. O zamana kadar kendisi bizim misafirimiz. Çünkü seyahat edeceği mesafenin uzun olacağını düşünüyoruz. Bu nedenle sağlığının tam iyi olduğundan emin olduktan sonra taburcu olmasına izin vereceğiz" diye konuştu.

"Hayatta olduğum için şükran duyuyorum"
Konuşmasına Türkçe olarak "Merhaba Türkiye" diye başlayan ABD’li dağcı Mark Dickey ise Morca Mağarası’ndan başarılı bir şekilde kurtarıldığını vurgulayarak, "Hemen Mersin Şehir Hastanesi’ne getirildim. Düne kadar yoğun bakımda tedavi alıyordum. Bugün hayatta olduğum için büyük bir şükran duyuyorum. 11 gün boyunca yer altında sıkışıp kalmışken bir milletin beni izlediğini, ümit ettiğini ve dualarla desteklediğini öğrendim Türkiye. Aslında insanlar beni takip etmeye başlamadan çok önce Türk hükümetinin desteği başlamıştı. İlk günden itibaren hayatımı kurtaran, gerekli tıbbi malzemeyi bana ulaştırarak zorlu bir bin metrelik yolculuğu geri yapmak zorunda kalan, hızlı ve kararlı adımları için Türk hükümetine teşekkür etmek istiyorum. Bu hayatımın ilk kurtuluşu değildi, üç kurtulmadan biriydi. Sadece Türkiye değil, tüm dünya da beni takip ediyordu. Uluslararası mağara kurtarma ekipleri, birçok Türk hükümeti destekleriyle gerçekleştirilen operasyon son kurtuluşum oldu. Son kurtuluşumda Türk hükümeti ve yetkililerine dünyadan bütün kurtarma ekiplerinin gelmesine izin verdikleri için ayrıca teşekkür ediyorum. Kendilerini riske atan kurtarıcılar ve sağlık ekiplerine de ayrıca teşekkür ediyorum. Ben uluslararası mağaracılar kurtarma ekibinin bir parçasıyım. Bu sadece benim için değil, tüm dünyaya da bir örnek. Yani dünya olarak bir araya geldiğimiz zaman neler yapabileceğimizin bir örneği. Mersin Şehir Hastanesi’nde doktorların, çalışanların inanılmaz bir bakımı altında iyileşmeye devam edeceğim. Hem mesleki uzmanlıkları hem de kişisel ilgileri için onlara ne kadar teşekkür etsem azdır. Sadece benim için değil, buraya gelen her hastayla aynı şekilde ilgileniyorlar. Burası inanılmaz bir hastane" şeklinde konuştu.

"Oraya girmemizin en önemli sebebi bilim"
Mağaraya girme sebepleriyle ilgili soru üzerine Dickey, "Türkiye mağaracılar organizasyonu tarafından yürütülen bir keşif aslında. Bu mağara keşfinin yapılmasının en önemli sebebi bilim. Çünkü mağaralar insanların girmediği, insanların ulaşmadığı yerlerdir. Dolayısıyla oradan alınan örnekler, orada yaşayan canlılar bilim için çok önemli bir keşif oluyor. Aldığımız örneklerin bilime faydası oluyor" ifadelerini kullandı.

"Morca Mağarası’na yeniden girmeyi çok isterim"
Mağarada hiç ümitsizliğe kapılmadığının altını çizen Dickey, "Bulunduğun durumun gerçek anlamda farkına vardığın zaman ’Büyük ihtimalle öleceğim’ diyebiliyorsunuz ama yine de ümitsizliğe kapılmadım. Mağara keşiflerine de bundan sonra devam edeceğim. Çünkü aslında bu başına gelen tıbbi durum çok olan bir şey değil. Bu bir şanssızlık. İnsanların başına hayatın her alanında bir şey gelebilir. Baktığınız zaman mağaracılık birçok spor içinde daha güvenli diyebiliriz. Dolayısıyla devam edeceğim. Morca Mağarası’na da yeniden girmeyi çok isterim. Amacım oraya geri girip yarıda bıraktığım keşfi tamamlamak istiyorum. Mağaranın en alt tarafında bir gölet var. Orayı geçmek istiyorum. Geçen sene 100 metre tırmandım. Amacım o gölün karşısına geçmek" dedi.
Dickey, konuşmasını yine Türkçe olarak "Teşekkürler Türkiye" sözleriyle tamamladı.
Nişanlısı Jessica Van Ord ise Mark’ın hastalığında yanında olduğunu dile getirerek, "Hemen dışarı tırmandım. Beni ne bekleyeceğini bilmiyordum. Gerçekten Türk hükümetinin yardımı karşısında çok etkilendim. Onlar hemen bana yardım etti, ki ben de hemen inip Mark’a yardım ettim. İlk aşamada ben ona yaşayabilmesi için gerekil sıvıları verdim. Operasyon başladığında da herkese güveniyordum ve çok rahattım. Çünkü herkes inanılmaz eğitimliydi ve işini çok iyi yapıyordu. Birçok ülkeden mağara kurtarıcılarını buraya getiren Türk hükümetine de ayrıca teşekkür ediyorum. Burada hastanede de bize çok iyi bakıyorlar. Bu konuda da kendimizi çok şanslı hissediyoruz" ifadelerini kullandı.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.09.14 17:56:30
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap







Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.04.13 16:40:52
Son Düzenlenme Tarihi :





Aşırı tuz tüketimi sağlığı tehdit ediyor

Gazipaşa İlçe Sağlık Müdürü Dr. Eşşe Çelik, "14-20 Mart Tuza Dikkat Haftası" nedeniyle açıklama yaptı. Çelik, aşırı kullanılan tuzun hipertansiyon ve ölümcül hastalıklara neden olduğuna dikkat çekti.

Geylani Topaloğlu
ANTALYA (İHA) - Dünya Sağlık Örgütünün günlük kişi başı tuz tüketimini 5 gramın altında önerdiğini dile getiren Gazipaşa İlçe Sağlık Müdürü Dr. Eşşe Çelik, "Bu miktar bir tepeleme bir çay kaşığına (silme bir tatlı kaşığına) denk gelmektedir. Günlük olarak tüketilmesi önerilen bu miktar; gün içinde tüm besinlerimizle aldığımız tuzu (sodyumu) da şumul. Tuz, besinlerin doğal şumul bulunduğu gibi, deniz tuzu (deniz suyunun buharlaştırılması ile elde edilir) ve kaya tuzu (halite, göl yataklarından veya toprak altından elde edilir, kurutulur) olarak da elde edilir. Genel olarak tuz sodyum ve klorürden oluşur. Sodyum klorür içeriği tüm tuzlarda (kaya, deniz, sofra tuzu) yaklaşık olarak aynıdır. Bu nedenle sağlık etkileri de aynı olmaktadır" dedi.

"Diyet yaparken tuz kullanımına dikkat edin"
Diyet yaparken tuz kullanımına dikkat edilmesi gerektiğini dile getiren Çelik, "Diyetimizdeki çok fazla tuzun, kan basıncını artırarak (hipertansiyon) inme ve kalp hastalığı riskini yükselttiğini biliyoruz. İnme ve kalp hastalıkları da dünya çapında en önemli ölüm ve sakatlık nedenlerinden ikisi olarak gösterilmektedir. Sağlık Bakanlığı Türkiye Beslenme Rehberi’ne göre; aşırı tuz (sodyum) tüketimi; kardiyovasküler hastalıklar, böbrek hastalıkları, hipertansiyon, inme, osteoporoz ve bazı kanser türlerinin oluşmasına neden olabilmektedir. Tuz tüketimi 5 gramı (1 tepeleme çay kaşığı veya 1 silme tatlı kaşığı) aşmamalıdır. Tüketilen tuz iyotlu olmalıdır. Sağlık Bakanlığının Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması, 2017 çalışmasına göre günlük kişi başı tuz tüketiminin 10,2 gram/gün olduğu bu değer, Dünya Sağlık Örgütünün önerdiği günlük tüketim miktarının iki katıdır.

Aşırı tuz içeren besinler uzak durulmalı
Aşırı tuz içeren besinleri sıralayan Çelik, "Hazır soslar, atıştırmalık ürünler, tuzlanmış kuru yemişler, turşu ve salamura besinler, aromalı/aromasız, doğal/doğal olmayan gazlı/gazsız mineralli içecekler, geleneksel olarak evlerde hazırlanan turşu, salça, tarhana, yaprak salamurası gibi besinler aşırı tuz içerir. Bu ürünlerin tüketilirken aşırı tuz içerdiğini unutmamak gerekir" diye konuştu.

"Tuzlukları masadan uzak tutun"
Aşırı tuz tüketimini azaltmak için önerilerini sıralayan Çelik, "Bir kişinin günlük olarak kullandığı tuz miktarı 5 gramı (1 tepeleme çay kaşığı veya 1 silme tatlı kaşığı) geçmemeli ve iyotlu tuz kullanılmalıdır. Besin sanayisinde kullanılan ve genellikle ambalajlı besinlerin besin etiketinde yer alan mono sodyum glutamat, sodyum nitrat, sodyum bikarbonat, sodyum sitrat, sodyum askorbat vb. tüm sodyumlu sentezlerin tüketimine dikkat edilmelidir. Çünkü bunlar besinin tuz/sodyum içeriğini artırmaktadır. Yemek hazırlama, pişirme ve tüketim sırasında ilave edilen tuz miktarı azaltılmalıdır. Hatta besinlerin sentezlerin sodyum bulunması nedeniyle hazırlama ve pişirme sırasında mümkünse tuz eklenmemelidir. Masada yemeklere tuz ilavesi yapılmamalı ve masadan tuzluk kaldırılmalıdır. Yukarıda saydığımız aşırı tuz içeren besin ve ürünleri az tüketilmelidir. Salamura ürünlerin tuz içeriğinin azaltılması için suda yıkama ve bekletme gibi işlemler uygulanabilir. Satın alınan işlenmiş ürünlerin etiket bilgisi mutlaka okunmalı, tuzsuz ya da tuzu azaltılmış ürünler tercih edilmelidir. Ambalajlı tüketime sunulan gıdaların içeriği etiket bilgisinden okunmalı ve benzer gıdalarda tuz ve tuz yerine geçen maddelerin miktarları daha düşük olanlar tercih edilmelidir. Ev dışı beslenmede yemeklerin ve besinlerin içindeki tuz miktarı öğrenilerek mümkünse az tuzlu veya tuzsuz hazırlanması istenmelidir. Tuz yerine doğal lezzet artırıcılar olan soğan, sarımsak, baharatlar, limon, sirke, biber ürünler kullanılmalıdır" şeklinde konuştu.

"Tuz alışkanlığımızı değiştirmeliyiz"
"Tuz alışkanlığımızı değiştirelim" diyerek açıklamasına devam eden Çelik, "Bireylerin her gün yediği tuzun dörtte üçü zaten paketlenmiş ve hazırlanmış gıdalardadır. Bu tüketici tarafından ortadan kaldırılamaz, bu nedenle insanlara daha az tuz yemelerini söylemek, besin içerikleri tuz ile kaplıyken çok da etkin bir önleme yöntemi olmamaktadır. Bu nedenle özellikle gıda endüstrisinin tuz azaltma politikaları önem taşımaktadır. Bakanlığımızca yapılan protokoller gereği paketli gıda endüstrisi ve lokantacılar tedrici olarak tuz azaltmayı hedef olarak belirlemişlerdir. Bu yıl, hepimizin daha uzun ve daha sağlıklı yaşayabilmemiz için tüm yiyecek endüstrisinden yüksek tuz kullanım alışkanlıklarını bırakmalarını istemeyi, takip etmeyi tüm toplum ve politika düzenleyiciler olarak görev haline getirmeliyiz" ifadelerine yer verdi.
Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.03.19 06:50:27
Son Düzenlenme Tarihi :