SON DAKİKA

logo

Mehmet Ordu: “Tuhafiyeciler Çarşısı Hükümet caddesine kurulsun”

Tuhafiyeciler Çarşsı ile ilgili olarak esnaftan da öneriler gelmeye başladı

Dr. Necdet Gür Caddesi üzerine haftanın pazartesi günleri kurulan Tuhafiyeciler Çarşısı’nın bulunduğu yerden taşınması işi adeta arap saçına dönerken, meclisinde çarşısının taşınması ile ilgili kararı oy çokluğuyla reddetmesi  işleri daha da karıştırdı. Meclis toplantısından sonra Hanönü ve civar esnaf mevcut belediye başkanının yanında soluğu alırken, çarşının mutlaka taşınacağı, ama nereye taşınacağı konusu belirsizliğini koruyor. Demircilik ön plana çıkarken, Hanönü esnaflarından, il genel meclis eski üyesi, Ziraat Odası eski Başkanı Mehmet Ordu, “Tuhafiyeciler Çarşısı Hükümet caddesi üzerine kurulsun” önerisini sundu. Mehmet Ordu, Elmalı Belediyesi’nden başlamak kaydıyla İşlekel eczanesi önüne kadar Tuhafiyeci esnafının burada hizmet vermesi sağlanabilir. Tezgahlar kaldırıma dönük kurulursa kaldırımla beraber   yayalar içinde geniş bir yürüme alanı oluşur. Merkeze doğru taşıt trafiği bir aşağı caddeden sağlanır. Sanıyorum kimse de tepki göstermez. Yalnız caddenin diğer güzergahına sık aralıklarla yaya geçişi sağlanacak şekilde bir düzenleme yapılmalı” dedi.
Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2019.07.05 07:17:44
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Konya’nın TORKU’su varsa, Antalya’nın da ELMİSKO’su var- Elmalı, Meyva kurutma fabrikasına kavuşacak

Halil Öztürk’ün seçimlerden önce verdiği sirke-salça fabrikası yapacağız sözü hayata geçer mi bilmiyorum ama Elmalı, ELMİSKO Yönetim Kurulu Başkanı Salih Kurubaş’ın girişimleriyle yaklaşık 3 milyon liralık meyva kurutma tesisine yakında kavuşacak.

Konya’nın TORKU’su varsa, dikkat edin Elmalı ile sınırlamıyorum Antalya’nın da ELMİSKO’su var.
    Başında ELMİSKO yönetim kurulu başkanlığı koltuğunu nasıl koruyabilirim hesabı içinde olmayıp, ELMİSKO’yu nasıl daha da zirveye taşırım, ELMİSKO’yu nasıl bir  dünya markası haline getirebilirim, ELMİSKO kazanırken sadece Elmalı değil bölgemiz nasıl kazanır hesabı içinde olan bir kişi var.
Geride bıraktığımız cumartesi günü ELMİSKO ortaklarının Salih Kurubaş’a 24 ncü kez  görev vermeleri elbette yaptığı hizmet ve yatırımların takdir edilmesinden öte bana göre şahsına duyulan  güvenin göstergesidir.
*****
Elmalı, ülkenin en önemli elma üretim merkezlerinden biri.
Üzümü, mürdüm eriği, armuduyla da ciddi bir üretim kapasitesine sahip. Ama bazen meyva para etmiyor. Mesela bu yıl  soğukhava depolarındaki elmalar kamyonlarla maliyetini bile karşılamayacak bir fiyattan  meyva suyu fabrikasına gitmedi mi ?
Demek ki,  devletin soğukhava deposu yapmak isteyenlere verdiği destek, elmanın değerinden satılmasına yetmiyor.
Halil Öztürk’ün seçimlerden önce verdiği sirke-salça fabrikası yapacağız sözü hayata geçer mi bilmiyorum ama  Elmalı, ELMİSKO Yönetim Kurulu Başkanı Salih Kurubaş’ın girişimleriyle yaklaşık 3 milyon liralık meyva kurutma tesisine yakında kavuşacak.
Bu Elmalı için çok önemli bir yatırım. Bu çevre ilçeler, Antalya için çok çok önemli bir yatırım. Çünkü bu  tesis kurulup faaliyete başladığı an başta elma olmak üzere birçok meyva hatta bazı sebzeler için yeni bir pazar kapısı da açılmış olacak.
*****
Benim sürekli gündemde tuttuğum ama ne Vali Ersin Yazıcı’dan, ne ilçe Kaymakamından ne de ilçe belediye başkanından olumlu bir dönüş alamadığım bir konu var. Hani, Hanönü’nde yıllardır boşu boşuna kirası ödenen, hani BAKA’dan alınan para ile içi teşrif edilen....
Evet, Elmalılı hanımları ekonomik olarak güçlendirecek, Elmalı’da yetiştirilen ya da yapılan organik yiyeceklerin yurdun hatta dünyanın dört bir köşesine pazarlanabileceği “Kendim Üretiyorum, Kendim Satıyorum” projesinden bahsediyorum.
Ufku geniş, Elmalı’ya hizmet aşkıyla dolu olan, Salih Kurubaş’a çağrıda bulunuyorum: Bu projeyi sahiplen. ELMİSKO bayrağı altında bu projeyi hayata geçir.  Şu anda tek umut sensin. * Erkin ÖZGÜNSÜR


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2021.07.11 19:24:25
Son Düzenlenme Tarihi :





Kuraklıkla boğuşan Burdur Gölü son elli yılda üçte birini kaybetti

Dünya üzerinde gerçekleşen iklim değişikliği, yanlış yapılan tarım faaliyetleri, kaçak sondajlar ve can damarları üzerine kurulan barajlar nedeniyle kuraklıkla boğuşan Burdur Gölü en yüksek olduğu 1971 yılında ki su seviyesinin üçte birini kaybetti.
Türkiye’nin 7. Büyük gölü olan ve kuraklıkla boğuşan Burdur Gölü gün geçtikçe farklı etkenlerden dolayı su kaybediyor. İklim değişikliği nedeniyle eskisi kadar yağışın olmaması, bölgede gerçekleştirilen tarımsal faaliyetlerde kaçak sondajların kullanılması, gölü besleyen derelerin üzerine barajların yapılması bunların başında geliyor. Gölün su seviyesinin en yüksek olduğu 1971 yılının Temmuz ayında su kotu 857.37 metre iken 2023 yılının Temmuz ayında ise 837.68 metreye düştü. Gölün yüzey alanı ise en dolu olduğu dönemde 17 bin 998 bin 210 hektar iken günümüzde 11 milyon 866 bin 192 hektara düşmüş vaziyette.

Tekne turu yapılıyordu
Geçmiş dönemlerde gölde yapılan tekne turu göl sularının azalmasıyla artık yapılamıyor. Burdur Halk Plajı’nda bulunan ve teknelere binmek için kurulan iskele suların çekilmesiyle gölün 18 metre dışında kalmış vaziyette. Günümüzde amacını yerine getiremeyen iskele vatandaşların gelip üzerinde hatıra fotoğrafı çektiği bir alan olarak kullanılıyor.
Besin bakımından zengin olduğundan ve göç yolları üzerinde bulunduğu için her yıl binlerce kuşun uğrak yeri olan Burdur Gölü, eski hareketli dönemlerinden çok uzak bir halde bulunuyor. Kış aylarında göl ile özdeşleşen Dik Kuyruk Ördeklerinin bile görünmediği gölde yaz aylarında ise parmakla sayılacak kadar az flamingolar konaklıyor.
Ramsar Sözleşmesi çerçevesinde Sulak Alanların Korunmasına yönelik olarak Haziran ayında Burdur’da toplanan akademisyenler, ve kurum müdürleri gölün eski verimli zamanlarına geri dönmesini sağlamak ve tahrip olan alanları kurtarmak amacıyla başlatılan projenin açılış çalıştayını gerçekleştirdi. Çalıştayda kurumlara düşen görevler bildirilirken sadece Burdur Gölü’nün değil Burdur’da bulunan göller yöresinin diğer gölleri hakkında da bilgilendirme ve fikir alışverişi yapıldı.

Burdur’un 1977-80 dönemi belediye başkanı Bozcu, gölü anlattı
1977- 1980 yılları arasında Burdur Belediye Başkanlığı görevinde bulunan ve başkan olmadan önce Devlet Su İşleri’nde İkmal Şefi olarak görev yaptığı dönemde Burdur’da DSİ Burdur Şubesinin açılmasını sağlayan Çetin Bozcu, belediye başkanı olduktan sonraki dönemde Burdur Gölü’ne birçok yeni faaliyet kazandırdı. Çetin Bozcu gençlik döneminde Burdur Gölünün cennet gibi bir yer olduğunu vurgulayarak “1950-54’lerde bütün aileler faytonlarla, arabalarla göle gelir çocuklarıyla yüzerlerdi. Bir ara göl nasıl olduysa yükselmeye başladı sonra nasıl olduysa göl çekilmeye başladı tabi bunların sebepleri var tabiat olayı var derlerdi ki o zamanlar hidrolog arkadaşlar bu göl her otuz senede yükselir, otuz sene sonra iner. Otuz sene sonra indi bir otuz daha oldu yine indi Burdur Gölü” dedi.

“Saniyede 800 litre su besliyordu Burdur Gölü”
Gölün su seviyesini yükseltmek için çareler aradığını belirten Bozcu “ Burdur Gölünü besleyen dereler var. En büyük dere Yarıköy, Yazıköy, Tefenni tarafından gelen Boz çay var, büyük bir su kaynağıydı çok iyi bilirim. Hidrolog arkadaşlarla orada çalışma yaptık, o zamanlarda Burdur Gölünü saniyede 800 litre su ile besliyordu. Karakent Çayı oldukça gür akıyordu, orası da besliyordu. Burdur Çayı, zamanla seller gelerek taşıyor köprülerden, sularla besleniyordu göl. Isparta, Keçiborlu tarafından seller gelirdi, Çerçin ve Kışla tarafından seller gelirdi. Şimdi artık o dereler kesilince gölün oksijeni azaldı. Günümüzde her taraf mısır tarlası oldu. Sondajları çalıştırıp duruyorlar, barajlar yapıldı, suların önü kesildi, göl susuz bırakıldı. Gölün tuzlu olmasının sebebi saf suyu yağmurlarla biriken ve yükselen gölün tebahhurla çekilip tuzların kalması neticesinde tuz oluyor. Dolayısıyla zeminine de dikkat etmek lazım. Biz yıllarca söyledik şeker fabrikasının pancar küspesinin atıkları bu gölü doldurdu. Buraya gelen balık üreten Hidrobiyoloji hocası söyledi. Gölün en derin yeri 90 metredir. Bunun 45 metresi balçık çamurdur bu gölün. Göl çekildikçe gölün tabanında çamur ve balçıklı karşılaşıyoruz. Maalesef biz gölü bu hale getirmişiz çok üzgünüm. Artık bu baraj meselelerini bir yere bırakıp Burdur’u dışardan bereketli bir kaynaktan su ile beslemek, doldurmak bunun en uygun çözümü olacaktır” şeklinde konuştu.

“Böyle giderse bu göl kuruyacak”
Belediye başkanlığı zamanında Burdur Gölü için yaptığı faaliyetlere değinen Çetin Bozcu “Burada deniz motoru yoktu, su sporları ilgili hareket yoktu biz bunları yaptık. 1 Mayıs Kabotaj Bayramları yaptık, yüzme yarışları yaptık insanları heveslendirdik. Burdur Gölü ondan sonra 45-50 beygirlik teknelerle doldu ama ondan sonra jetski sevdası başladı. Göl jetskilerle, yelkenlerle, kayıklarla karıştı. İnşallah bu göle elbet birisi sahip çıkar. Rabbim yağış verir, dereler yine taşar, barajlarla tabi bu mümkün değil ama inşallah taşar veya birisi çıkar Akdeniz’den veya Fethiye tarafından su kaynakları heba olmasın diye bu gölü besler. Gölün suyunu artırmak lazım yoksa gelirden fazla tebahhur çok bu gölde. Böyle giderse bu göl kuruyacak çünkü en derin yeri 90 metre bir yer.” dedi.

“Kimsenin balık yetişmez dediği gölde inci kefali yetiştirdik"
Belediye başkanlığı döneminde, dönemin valiliği ile birlikte gölde balık yetişmez diyenlere rağmen yaptığı çalışmalar neticesinde Burdur Gölü’nde binlerce İnci Kefali yetiştirdiğini dile getiren eski Başkan Bozcu, yaptığı çalışmanın önemine değinerek; “Ticaret odası ve dönemin valisi karar vermişler, 800 tane inci kefali bidonlarla oksijen takviyesi ile getirmişler. Bu gölün akarsu kenarlarına kayıklarla o balıkları attılar. Çerçin tarafına atılan balıklar bayıldı ama gölün diğer kısımlarından atılanlar yaşadılar. İnci Kefali derinliklerde yaşayan bir balık türüdür. Üreyeceği zaman tatlı sulara ve derinliklere hücum ediyorlar. Van Gölü’nde olduğu gibi. Bir sene sonra attığımız balıkları kontrol etmek amacıyla hidrobiyoloji enstitüsünden hoca geldi. Suludere çayı içerisinde ki taşları kaldırdığımız zaman balık yumurtaları bulduk. Bir gün pazarda Suludereli bir arkadaş inci kefali balıkları satarken gördüm. “Nereden buldun bu balıkları ?” diye sordum. “Burdur gölünden” dedi. Nasıl tuttun bunları ? dedim. Bağdan geliyordum, traktörün tekerini su kanalına batırdım, tarla balık ile taştı dedi. O zaman kendi kendime dedim ki anladık ki bu gölde balık yetiştirmek zor. Ama yine de gölde çok sayıda balık yetiştirmeyi başardık. Daha sonra bir ara yağışlar oldu. Bu yağışlar sonrasında oluşan seller ile bütün gölün etrafı balık ölüsüyle doldu. Bu durumu hemen dönemin valisine ilettim. Keçiborlu şeker Fabrikası’na arıtma ve dinlendirme havuzları yaptırdık ama balıkların ölme sebebi hücrelerinde civa ve aldrin zehrinin olmasıydı. Biliyorsunuz tohum temizleme evlerinde her sene Burdur Göl havzasında dört kilogram civa kullanılıyor. Civa uzun ömürlü bir zehir. On senede kırk kilogram yapar. Ani yağışların olduğu dönemde balıklar üremek için derelere gittiği zaman oradan zehirlenmişler. Bir de pancar bitlerini temizlemek amacıyla aldrin zehri kullanmışlar. Halbuki yasak bir zehir. Bu balık rüyamızda uçtu gitti hayırlısı olsun inşallah bir an önce bu göl kurtarılır” diye konuştu.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.07.22 09:55:49
Son Düzenlenme Tarihi :