Antalyasporlu olmak, O’nu anlamak ve yaşamak saha içinden geçmiyor… Bu kulüp öyle bir kulüp ki, sizi istemeseniz de sizi sahanın dışına çekiyor.
Son günlerde o kadar çok şey yazıldı ve söylendi ki, demeç savaşları ve basın toplantıları ile bu toplantılardan önce gönderilmeye başlanan sorular, bu sorulara verilen cevaplar, bu cevapların yorumları derken işin içine bir de BAY haftası girince, saha içini unuttuk.
O halde biz de girelim.
Geçmiş yıllardan bu yana süregelen bu “plansızlık”, her geçen yıl yerini daha büyük bir fecaate bırakıyor. Kimi Başkan görevinden uzaklaştırılıyor, kimisi oturduğu koltuktan kalkmak istemiyor. Olan, Antalyaspor’a oluyor.
Geçtiğimiz sene, o dönemin teknik direktörünün devam edip etmeyeceği belli olmayan Antalyaspor’un yöneticilerinin, “gelecek sene şöyle geliyoruz, böyle geliyoruz, yıldızlar alacağız, Ziraat Türkiye Kupası’nı alacağız, firmalar sponsor olmak için sıra oldular” cümlelerinin ne kadar boş olduğunu defalarca yazdım.
Nitekim; bütün bu vaatler yerini 31 haftası oynanan ligde halâ küme düşmemesi garantilenmeyen, ikinci teknik direktörünü getirmiş, oyuncuların maaşlarını ihtarlar çekerek alabildiği, emekçisine maaş ödeyemeyen, ligin ilk devresinde sabit bir göğüs sponsoru bulamayan bir takıma bıraktı.
“Şampiyonluk apoleti olan hoca” diyerek getirilen teknik direktörümsü TV şovmeninden ders alınmadan, “Heykeli dikilmiş diye” yönettiği bir maçı dahi izlemeden direksiyonun başına oturtulan teknik direktör, yapılan transferler ve alınan 0 verim, yoruma kapatılan sosyal medya hesapları; insanların Antalyaspor sevgisini “para” ile tartıp, daha sonra geri almak üzere verdikleri paralarla ve kartvizitlerine yazdıkları “title”lar ile taraftara Antalyasporluluk dersi verdiklerini zannedenler ile Antalyaspor’un neredeyse 2 yılı daha yarısı bile yazılmamış olan bu fiyaskolar ile geçti.
Şimdi durum, bir önceki seneden daha kötü çünkü Antalyaspor’daki belirsizlik hoca değil yönetim belirsizliği…
Bugün kimse, mevcut başkan ve ekibinin birkaç ay sonrasını görüp göremeyeceği konusunda net konuşamıyor. Bu belirsizliğin hakim olduğu bir toprakta atılan hiçbir tohum çimlenemez; hiçbir fidan yeşermez.
Evet, büyük bir iyi niyet ve azimle; dar bir ekiple inanılmaz bir mesai harcanıyor. Başkan Boztepe, kendi işinden ve ailesinden ayırdığı vaktini ve nakdini Antalyaspor’a adıyor ve bu ateşten gömleği, herkes giyemez.
Giymek, yürek ister ancak futbolda güçlü bir lobinizin, güçlü bir yönetiminizin ve güçlü bir ekonominizin yanında; iyi bir futbol aklına da ihtiyacınız var. İyi bir futbol aklı olmadan alacağınız her karar; sizin zaten kısıtlı olan ekonomizden yapılacak savurganlığı artırır ki; Alex’in gelişi ve gidişi, alınan oyuncular, teklif geldiği halde satılmayıp üzerine oyuncunun haklı fesih hakkının elde etmesine sebep olunması gibi sıralayabileceğimiz bir çok konu, bugün gelinen noktada Antalyaspor’un ekonomisine “zarar” olarak yazıldı...
Tabii göründüğü kadarıyla bir “sportif direktör” var ama... Neyse..
Mevcut yönetim ile ilgili henüz daha ilk günden hangi tutumda olduğum, gayet net ve açık. O günden bugüne kadar ki süreçte zaman zaman yaptığım “istifa” çağrıları var oldu ve bundan sonra da olmaya devam edecek. Maddi sorunları çözemezse.
İsteyen kişisel, isteyen de yönetimsel olarak bana tepki gösterebilir. Bu yaptığımız mesleğin bir cilvesi. Bizim için de gereği.
Eğer, bugünden tezi yok Antalyaspor camiasına umut olabilecek elle tutulur adımlar atılıp, vaad değil icraat gösterilecekse, transfer yasaklarının kaldırılacağı garanti edilip, yeni sezon planlamasında “idari ve sportif” kadrolarda gelişim sağlanacaksa; bunu hemen açıklayın ki camia rahatlasın; üzerinizdeki baskı ve soru işaretleri kalksın.
Ancak halâ ihtimaller, varsayımlar ve vaadler üzerinden gideceksek... Bu yolun sonu Antalyaspor için yine karanlık...
Demeç savaşlarının bir diğer tarafı olan Antalyaspor’un en büyük hissedarı Antalyaspor Kulübü için de sanıyorum söylememiz gereken bazı şeyler var.
Antalyaspor Kulübü, Anonim Şirketin en büyük hissedarı olması sebebiyle aynı zamanda “denetleyici” rolünde. Ancak bu denetimlerde izlenecek yol ve bunu ifade ediş şekli, konunun amacından sapmasına sebep oluyor.
Bu “yanlış ifadelerden” en çok zararı da yine Antalyaspor Kulübü görüyor. Antalyaspor’da, özellikle son yıllarda sportif açıdan başarısız onlarca transfer yapıldı. Kimisi mali açıdan, kimisi sportif açıdan, kimisi idari açıdan bir çok oyuncu Antalyaspor’dan oynamadığı sürenin de parasını alarak gittiği, kalanı da zaten davalık...
Bunları denetlemek, elbette önemli ancak burada denetlenecek olan sözleşme süresi mi, sözleşme için kasadan taahhüt edilen bütçe mi, oyuncunun potansiyel vereceği saha içi katkı mı?
Bu “denetimi” detaylandırmadan ifade ederseniz, yapılacak olan eleştirilere ve tepkilere de zemin hazırlamış olursunuz.
“Adayımız ve paramız hazır” diyerek “ŞAH” diyen Antalyaspor Kulübü Başkanı Mustafa Ergün’ün de yapması gereken, tıpkı Sinan Boztepe’nin (Mustafa Ergün’ün ifade ettiğine göre planladığı 12 milyon Euro’luk projesini) geleceğe dair maddi manevi net adımlarını ve yol haritasını paylaşması gerektiği gibi; Dernek adına çıkacak başkan adayının ve projelerinin; çalışılacak teknik heyetten Futbol A Takım’da planlanan organizasyona kadar açıklaması.
Zira Boztepe’nin yarattığı belirsizliğe Ergün’ün de dahil olduğu çok açık...