1980 darbesini yaşamış biri olarak, geride bıraktığımız cuma akşamından itibaren cumartesi gün ağarana kadar kelimenin tam anlamı ile öldüm öldüm dirildim. Ben ve ailemin en zorlu gecesiydi. Gece yarısı facebook ve twetter üzerinden “Demokrasi, Demokrasi, Demokrasi. Gün birlik ve beraberlik Günü” mesajını paylaşırken, BİR olduk, BİRLİK olduk. Ve yaşananları atlattık.
BİR olmaya, BİRLİK olmaya devam edelim.
****
Darbe girişimi eğer Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yerinde ve zamanında müdahalesi olmasaydı, özellikle televizyonlar dik duruşunu sergilemeseydi ve herşeyden önemlisi millet karşı çıkmasaydı başarılı olurdu. Cumhurbaşkanının cep telefonundan yaptığı açıklamalar ve çağrının hemen hemen tüm televizyonlarda canlı olarak yayınlanması darbenin kırılma noktası oldu. Jetlerin yakın uçuşları, helikopterden ateş açılması, özellikle Ankara Gölbaşı'nda yer alan Özel Harekat Daire Başkanlığı ve Polis Havacılık Daire Başkanlığı’na atılan bombalarla çok sayıda özel harekatçının şehit olması, TBMM’nin bombalanması vatandaşı sadece sokağa çıkarmadı, canları pahasına karşı durmasını sağladı.
****
Darbeciler arasında ne olduğunun farkında olmayan erler vardı. Adam almış kemeri teslim olan eri dövüyor. Boğazı kesilen er iddiaları var. Asker ocağı öyle bir yer ki. Senden 3 ay önce gelen bir askere komutanım dersin. Senle birlikte terhis olacak onbaşı ya da çavuş yat der yatarsın, kalk der kalkarsın. Demek istediğin şu: Kurunun yanında yaşı yakmayalım. Kendimizi kontrol edelim.
Ben buradan POLİSİMİZE özellikle teşekkür etmek istiyorum. Teslim olan bilerek, bilmeyerek, isteyerek istemeyerek darbe girişimi içinde yer alan rütbeli-rütbesiz askerlerin dövülmesini ya da linç edilmesini önleyerek, onların cezalandırılması ya da cezalandırılmaması olayını Türk Adaleti’ne bıraktılar.