Elmalı’nın Canları “İrfan ve Sevgi Sempozyumu’nun 12 nci gerçekleştirildi. Kuşkusuz bir etkinliği 12 yıldır devam ettirebilmek büyük özveri ve gayret gerektirir. Bu nedenle bu sempozyuma katkı koyanları yürekten kutluyorum.
Sempozyuma birbirinden değerli konuşmacılar kadar Prof. Dr. İlber Oltay’lı ayrı bir anlam ve değer kattı. Uçağının rötar yapması dolayısıyla 3-4 saatlik bir gecikmeyle Elmalı’ya gelen İlber Hoca, o yorgunluğa rağmen sadece sempozyumun konusu olan “Ehl-i Beyt” konusunda konuşmadı, Elmalı’da yaşayanlara yönelik dikkat çekici mesajlar verdi, uyarılarda bulundu.
İlerleyen günlerde Türkiye’nin bir değeri İlber Hoca’nın bu mesaj ve uyarılarını haberleştireceğiz.
******
Sempozyuma ciddi katkı sunanlardan biri aynı zamanda Akdeniz Üniversitesi Rektöre Yardımcısı olan, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Öğke.
Sayın Öğke’yi emeğinden ve katkısından dolayı kutlarken küçük bir hatırlatma yapmak istiyorum. Bu sempozyum 12 yıldır yapılıyorsa Elmalı’nın Belediyesi’nin maddi ve manevi katkısı son derece fazladır. Sempozyumun açılış konuşmasında sadece mevcut belediye başkanına teşekkür edip, bundan önce katkı koyan belediye başkanlarını ‘es’ geçerseniz, ‘şık’ olmaz, olmadı da...
******
Prof. Dr. İlber Ortay’lı sempozyuma ayrı bir değer ve anlam kattı, demiştim. Daha konuşmasının başında sempozyumun düzenleniş tarihi ile ilgili bir öneride bulundu ki, ben geçtiğimiz yıl 11 nci düzenlenen sempozyumun sonrasındaki köşe yazımda, ve ondan önceki yani 10 ncusu düzenlenen sempozyum sonrasında yine yazdığım bir köşe yazısında aynı konuya değinmekle kalmamış, bu konuyu bizzat Prof. Dr. Ahmet Öğke’ye iletmiştim.
İlber Hoca aynen şu ifadeyi kullandı.
“Bu tür sempozyumları yazın değil, kışın yapmanızı tavsiye ederim. Yazın talebe yok, mühim olan üniversite gençliğimizin eğitilmesidir. Onların böyle konulara çok ihtiyacı var.”
Geçtiğimiz yıl 11 ncisi düzenlenenen sempozyum sonrasında yazdığım ve halen haber sitemizde okuyabileceğiniz (http://www.torosgazetesi.com/tr/yazar_detay.jsp?Yazi=OTM5NA=) yazımda;
Sempozyumun bir düzenleme kurulu var, birde Bilim Kurulu. Yanılmıyorsam aynı zamanda Bilim Kurulu Başkanı, Akdeniz Üniversitesi Rektör Yardımcısı, aynı zamanda İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Öğke.
Sempozyum başlamadan önce “Sayın Öğke zamanlama yanlış” dedim. Bir sıra arkasında oturuyordum döndü bana , “Nasıl ?” Dedi. Devam ettim; “salona baktığımız zaman zamanlamanın yanlış olduğunu sizde görürsünüz. Bu sempozyum üniversiteler açıkken düzenlenmeli ve özellikle İlahiyat Fakültelerinden öğrencilerin böylesine bir sempozyumdan nasiplenmesi daha doğru olur” dedim.
Öğke, “Haklısın, gelecek yıl buna dikkat etmek lazım” dedi.
Söz uçar, ama yazı kalır...
Bu sempozyuma başta Antalya olmak üzere komşu illerdeki ilahiyat fakültelerinde okuyan öğrencilerin gelmesi onların geleceği ve bilgisi açısından çok çok önemli. Sadece onlar değil, isteyen her öğrenci izleyebilmeli.
Bu nedenle de sempozyum üniversitelerin açık olduğu bir zaman diliminde, derslerin ağırlaşmadığı bir zamanda düzenlenmeli.
Böyle bir zamanda düzenlenmeli ki, GERÇEK amaca da ulaşılmış olsun. Bırakın salondaki koltukları, salonun merdivenleri bile dolsun, salondan daha fazla öğrenci dışarıda kurulan sinevizyondan izlesin. İzlesin ki o genç beyinler yaşamlarında ve çalışmalarında o sempozyumun konuşmacılarından ilham ve örnek alsınlar” demişim.
2017 yılında düzenlenen 10 ncu Elmalı’nın Canları “İrfan ve Sevgi Sempozyumu sonrasında ise şöyle yazmışım:
Elmalı’ya ayak basanlar ilk olarak o büyüklerin manevi havasının etkisi altına girerler. O manevi hava tüm benlikte hissedilir.
...Ve belki de onların manevi güçleriyle bir sempozyum 10 yıldır aralıksız “Elmalı’nın Canları” adıyla düzenleniyordur.
Elmalı’nın uluslararası bir sempozyuma evsahipliği yapması ilçenin tanıtımı açısından da önemlidir. Dilerim Elmalı’nın Canları’nın 20 ncisi de, 50 ncisi de düzenlenir. Düzenleneceğine de inanıyorum, çünkü az sayıda da olsa gençler bu sempozyumları takip ediyor. Onların bu sempozyuma ilgi göstermesi demek, devamlarının geleceğinin de bir işaretidir.
Keşke diyorum zamanlama olarak üniversitelerin açık olduğu bir döneme rastlasaydı. Yurdun dört bir köşesinden İlahiyat Fakülteleri’nde okuyan gençleri Elmalı’da ağırlayıp, bu sempozyumu izlemelerini sağlasaydık. Sadece bir günle değil, birkaç güne sempozyumu yaysaydık. Daha etkili ve amaca daha fazla ulaşılmış olurdu, diyorum. (http://www.torosgazetesi.com/tr/yazar_detay.jsp?Yazi=OTI3Mw==)
******
Ne yazık ki bu sempozyum bildiri sunan ya da sunmadan davet edilenler için bir turistik gezi. Birbirinden değerli akademisyenleri getiriyoruz, “bildirinizi sunun” diyoruz ama konuşmasını da 15 dakika ile sınırlandırıyoruz. Konuşmacı daha konuya girmeden 15 dakika bitiyor ve “Daha çok şey anlatacaktım ama artık konuşmamın tamamını basılacak kitaptan okursunuz” diyerek biraz da sitemle karışık konuşmalarını noktalıyorlar. Asıl dinlemesi, faydalanması gerekenler salonda yok. Dolayısıyla sempozyum amacına ulaşmıyor.
Benim uyarılarım dikkate alınması, bakalım, İlber hocanın uyarısı, önerisi dikkate alınacak mı ?