Öncelikle Antalya Valisi olarak göreve başlayan Ersin Yazıcı’ya “hoşgeldiniz” diyor, yeni görev yerinin kentimize ve kendisine hayırlı olmasını diliyorum. Antalya çok sıcak bir şehir. Antalya’nın insanı havası gibi sımsıcak.
Sayın Vali’nin tatil gibi bir dönem yaşayacağını şimdiden söyleyebilirim.
******
1 Haziran itibariyle pandemi nedeniyle alınan karar gereği birçok işyerinin durdurulan faaliyetleri yeniden başlatıldı. Yine resmi-özel bir çok kurumda çalışma saati ve düzeninde normal düzene geçildi. Sokağa çıkma yasağı ( bu hafta sonu tekrar konulsa da) ülke genelinde kaldırıldı.
Halen devam eden bu yeni döneme de “kontrollü sosyal yaşam” dendi. Yani, iş hayatımız, özel yaşantımız pandemi öncesine göre farklılaştı.
İşyerlerinin tekrar faaliyetlerine izin verilirken, sokakta yürürken, denize girerken, dışarıda yemek yerken, alışveriş ederken uymamız gereken yeni kurallar belirlendi. Oturmamızdan, gezmemize, alışverişimizden nikah ya da düğünlerimize, cenaze törenlerinden asker uğurlamalarına kadar nasıl davranmamız, ne şekilde birarada olmamız kurala bağlandı.
Peki kontrollü sosyal yaşamda 1 ay dolmadan vatandaş açısından uyum sağlanabildi mi ?
Kontrollü sosyal yaşamda tutarsızlıklar var mı ?
Kontrol mekanizması yeterince çalıştırıldı mı ?
Bu üç sorudan ikisine verilecek cevap “hayır” dır. Yani, bir aylık süre dolmadan kontrollü sosyal yaşam için konulan kurallara, alınan kararlara vatandaş bazında uyum sağlanılmamış, kontrol mekanizması da tam olarak çalıştırılamamıştır.
Ve Kontrollü sosyal yaşam konusunda bazı noktalarda tutarsızlıklarda halen vardır. Mesela semt pazarlarında tüketicinin tezgahtaki sebze ve meyvayı ellemesi, seçmesi yasaktır. Ama satıcının artık kullanmadığı eldivenle seçmesi, poşetlemesi ve para alıp-vermesi serbesttir.
Mesela 4 kişilik bir ailenin aynı araca binmesi, bir lokanta da aynı masada yemek yemesi, ticari bir tekne ise aynı anda gezmesi serbest, eğer bu özel bir tekne ise 4 kişilik ailenin binmesi yasak.
AVM’lere maskesiz girmek ve dolaşmak yasak, cafe gibi yerlerde birşey yiyip-içmediği halde maskesiz oturmak serbest. Yürüyen merdivenlerde ve mağaza içlerinde sosyal mesafeye uymamak serbest (değil ama karar ile uygulama farklı), sokakta artık maskesiz dolaşmak yasak.
İşte bu konularda Antalya’nın yeni Valisi’nin düşüncesini merak ediyorum.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’nın, Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun düşüncesini merak ediyorum.
Bu arada Cimer üzerinden bakanlara ve özellikle de sayın Cumhurbaşkanı’na da ulaşmaya çalışıyoruz. Gördük ki sistemde şikayete ya da talebe cevap verilmesi hızı çok ama çok yavaş.
******
Sosyal medya hesaplarımı takip edenler, denetim konusunu sürekli gündeme getirdiğimi de bilirler. Mesela en son paylaşımda “Madem genelimiz maske ve sosyal mesafe kuralına uymuyor, bu uyarıları önemsemiyor...Devlet gereğini yapmak zorunda” derken, bir başka paylaşımda “Herkesin başına polis dikemeyiz ki dersek...Peki, emniyet kemeri takma alışkanlığı nasıl sağlandı ? Denetim ve ceza uygulayarak değil mi ?” paylaşımda bulunmuştum
Halen denetim diyorum ve maske takma alışkanlığını kazandırmanın yolunun denetimden geçtiğini düşünüyorum.
******
İl ya da İlçe Hıfzısıhha Kurullarının tam olarak ne yaptığını da anlamış değilim. Alınan kararların yüzde 99’unun Sağlık Bakanlığı’nın, İçişleri Bakanlığı’nın ve ilgili genel müdürlüklerinin alıp, Valilikler aracılığıyla İl ya da İlçe Hıfzısıhha Kurulları tarafından alınmasını istedikleri kararlar oluşturmakta. Bunun dışında kurullar çoğu zaman taşın altına ellerine koymamakta.
O zaman kurullara ihtiyaç var mı ? Bu da tartışılmalı
Valilerde bazen sorumluluk almıyorlar.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından en son alınan ve ticari ve gezinti tekneleri ile olta balıkçılığı ile ilgili yüzde 50 yolcu uygulaması kararının iptal edildiği yeni kararda;
“Özel tekne statüsündeki teknelerin faaliyetlerinin mahallin özelliklerine göre Mülki İdare Amirlikleri koordinesinde yapılmasına devam edileceği; ancak denizciliğimizin temeli olan amatör denizcilik faaliyetlerinin kolaylaştırılarak destekleneceği” denilirken...
Özel teknelerle ilgili 3 kişilik sınırlama kararının devam etmesi amatör denizcilik faaliyetlerinin desteklenmesinden ziyade kösteklenmesi anlamına gelmiyor mu ?
*******
Kontrollü sosyal yaşama çok hızlı bir giriş yaptığımız gerçek. Aynı şekilde sağlıklı bir kontrol mekanizmasını oluşturamadığımızda bir gerçek. Günlük vaka sayısına baktığımız zaman şahsen ben yine de “şükür “ diyorum. 1 haziran sonrası için ciddi bir endişe taşırken, şu andaki vaka sayısını şahsen normal karşılıyorum. Ama endişelerim halen devam ediyor ve 1 Haziran öncesine dönme ihtimalini de yüksek buluyorum.
İstanbul başta olmak üzere koronavirüsün yoğun olduğu illere ve bu illerden başka illere seyahat kısıtlmasının devam etmemesi, endişemin en önemli nedeni. Özellikle yabancı turistlerle ilgili de endişelerim var
Bu kararlar maske takmamak kadar tehlikeli kararlardır ve turizm için virüsün merkezi illerde seyahat kısıtlamasının kaldırıldığını düşünüyorum.