Öncelikle...
Antalyaspor AŞ Yönetim Kurulu başkanı Sabri Gülel’in sözlerinin bir kısmının cımbızlanması, en başta Sabri Gülel’e yapılan bir ayıp... Gülel, eğer İstanbul merkezli medya servislerinin paylaşımlarındaki gibi sitemkâr bir şekilde enkaz edebiyatı yapacak olsaydı, zaten sorunlarını bildiği bu kulübe başkan olmak istemezdi. Sabri Gülel’in, malum iftar yemeğinde bahsettiği bu borcun aslı astarı nedir, bir de benden dinleyin isterim...
Sabri Gülel, Başkanvekili olduğu dönemde, dönemin başkanı Aziz Çetin’in onayıyla (sonradan öğrendiğim kadarıyla bu teklif önce Sabri Gülel’den Aziz Çetin’e geliyor, Aziz Çetin ise “daha da sık yapalım” şeklinde onaylıyor) kulübe kendi profesyonel muhasebecilerini getiriyor ve bir planlama yapılıyor. Sezon başında yapılan planlamada, sezon sonuna işaret edilen tarihte yaklaşık 480 milyon liralık bir borç olacağı ön görülüyor. Yani Sabri Gülel başkan olmaya karar vermeden çok daha önce, zaten bu borcun oluşacağını biliyordu ki bunu o iftar yemeğinde üzerine basarak söyledi.
20 milyonluk sapma ile planlamadaki gibi çıkan 500 milyon liralık borç, aslında bugünün değil, sezon sonuna kadar kulübün kasasından çıkacak paralarla birlikte hesaplanan bir borç. Daha basit bir ifade ile, sezon sonuna kadar oluşacak tüm gider kalemlerinin tek tek toplanması ve hiç bir gelir kaleminin dahil edilmemesiyle ortaya çıkan tablo. Buna eklenecek gelir kalemlerinin en büyük paydasını da, sezon sonunda yapılacak futbolcu satışları oluşturuyor.
Bugün Toros Gazetesi Spor Sayfası ile torosgazetesi.com’da yayına giren özel haberimizde bu konuya ekstra değindik. Antalyaspor, ligin kadro değeri bakımından en değerli 6.takımı ve mevcut takımdan sezon sonu satılması çok yüksek ihtimalli üç oyuncu var. İki gün önce kulübe 10 milyon euro’luk resmi teklifin geldiği Haji Wright, Türkiye’nin piyasa değeri en yüksek ikinci yerli sağ beki olan Bünyamin Balcı ve 1,5 milyon euro’luk sözleşme çıkış maddesinin ödenmesine kesin gözüyle bakılan Fernando Martins.
Başlangıç seviyesinde futbol bilen herkesin hem fikir olabileceği gibi, Haji Wright sakatlık dönüşü attığı gollere yenilerini eklediği takdirde ki sakatlık yaşamazsa bu olasılık oldukça yüksek, 10 milyon euronun da üzerinde bir bedelle transfer olacak. Haji Wright için bu fiyatları konuşurken iki kişiye hakkını teslim etmek gerek. Kendi döneminde Aziz Çetin önce 10 milyon euroya satmak istediğini belirterek Haji’yi belirli bir piyasa değerine getirdi, ardından da yeni başkan Sabri Gülel, “gönlümden geçen 20 milyon’a satmak” diyerek Haji Wright’ın piyasa değerini “pişirdi”.. Gerçek şu ki, bu iki hamle sayesinde sezon sonunda kazanan Antalyaspor olacak.
Bünyamin Balcı için piyasa değeri olarak her ne kadar 4 milyon euro yazılsa da, yabancı kısıtlamasının artarak devam edecek olması, Bünyamin’in mevkisinde onun denginde, o yaşta o maç tecrübesinde olan başka bir oyuncu yok. Bünyamin için geçmiş dönemlerde gelen teklifler halen hafızalardayken, genç oyuncu için 4 milyon euro bandı aşılabilir. Piyasa değeri Bünyamin’den daha yüksek olan tek yerli bek oyuncusunun Ferdi Kadıoğlu olduğu ve genç oyuncusunun sezon sonunda Fenerbahçe’den epey yüksek bir bedelle yurt dışına transfer yapacak olması, hiç şüphesiz Bünyamin’i Fenerbahçe’nin bir numaralı transfer hedefi haline gelmesine ve kesenin ağzını açmasına sebep olacak.
Buna Fernando’dan gelmesi kesin olan 1,5 milyon euro’yu da eklediğinizde, kırmızı beyazlılar sezon sonunda oluşacak 500 milyon liralık açığın zaten neredeyse üçte ikisini kapatmış olacak. Bunun yanında 15 gün önce tekrar Antalyaspor Derneği’ine gelmeye başlayan hafriyat geliri, derneğin kasasında biriktirilmeye devam edecek ve sezon sonunda Antalyaspor AŞ’ye aktarılacak.
Eski Başkan Aziz Çetin’in kendi dönemine ait en büyük hatası, gereğinden fazla sessiz kalması oldu. Belki Aziz Çetin, Mustafa Yılmaz’ın ardından herkesin köşe bucak kaçtığı dönemde başkan olduğunda borç miktarını direkt açıklamadı ama kulağının üstüne yatmayan herkes, o dönemde Antalyaspor’un yaklaşık 11 milyon euroluk bir borç yükü altında olduğunu biliyordu. Göreve geldiğinde yaklaşık 7,5 lira olan euro kuru, görevden ayrılırken 2 katını aşmasına karşın kendi dönemi içerisinde bu borcu 9.5 milyon euroya kadar düşürmesi, o dönemde Antalyaspor’un dışa kapalı bir camia olması sebebiyle ne yazık ki fazla dillendirilmedi.
Bugüne kadar transfer konularında en çok eleştirdiğim ve yaptıkları çalışmaları en çok övdüğüm başkan Aziz Çetin oldu. Ne tezattır ki, sahte hesaplardan yönetimi öven yazılar için hakaretler alırken, Aziz Çetin yönetiminden de doğruyu yazsam dahi eleştiri ve üzücü mesajlar aldım. Ne övdüğüm gün aldığım hakaretler sebebiyle ne de eleştirdiğim gün aldığım üzücü mesajlar nedeniyle yazmaktan vazgeçtim.
Aynı durum Sabri Gülel ve yönetimi için de geçerli olacak. Gülel’in Antalyaspor’un yararına yaptığı her işi sıkılmadan buradan öveceğim, yanlış yaptığını düşündüğüm konularda ise yapıcı bir şekilde eleştirilerimi yaparak gazetecilik mesleğinin gerekliliklerini yerine getireceğim.
Ancak dünkü yazımı noktaladığım cümleleri tekrar hatırlatmak istiyorum. Antalya’nın artık bir karar vermesi gerekiyor. Antalya, Antalyaspor için elini taşın altına mı koyacak yoksa sadece borçları mı konuşacak? Artık, tüm şehir bir milat ilan etmeli. Aziz Çetin ve önceki başkanların bırakıldığı gibi Sabri Gülel de tek başına bırakılmamalı. Sabri Gülel, Antalyaspor’a sabit gelir getirmesi için planlanan projeleri kabul ettirmek için aşındıracağı her kapıda, arkasında 2 milyonluk Antalya halkının her vatandaşıyla, her kurumuyla, her idarecisiyle, her taraftarıyla, her bireyiyle desteğini hissetmeli. O kapılardan tek başına değil, tüm Antalya ile girmeli. Yoksa dün Aziz Çetin, bugün Sabri Gülel ama yarın?