Kaymakam Faruk Erdem’i makamında ziyaret ettim. Hem yeni görev yerinin (biraz geçte olsa) hayırlı olması temennisinde bulundum, hem de Elmalı ile ilgili ilk izlenimlerini ve düşüncelerini bizzat kendisinden öğrenmek istedim. Birkaç projeyi benimle  paylaşınca, Elmalı’nın yıllar sonra idealist bir kaymakama kavuştuğunu gördüm, sevindim.. 

    Çarşamba günkü köşe yazımın başlığı “Elmalı’yı kaybediyoruz” olmuştu ama Kaymakam Erdem’i dinledikten sonra, ilçenin gerçek değerinin ortaya çıkarılması ümidi bende oluştu ve  hızla betonlaşan Elmalı’da, gerçek değerlerin ortaya çıkarılması yani yaşatılması demek bir bakıma Elmalı’nın da özüne dönmesi demek.

    Kaymakam beyin özellikle bir projesi beni heyecanlandırdı. Ömer Paşa Medresesini birçok kez gerek köşe yazılarıma konu etmiş, gerekse yaptığımız haberlerle dikkat çekmeye çalışmıştık. Bugün gelinen noktada Ömer Paşa Medresesi, kaymakam Faruk Erdem’in radarına girmiş durumda.

    Yıllardır kapıları kilitli olan böylesine bir değeri hak ettiği şekilde değerlendiremeden tekrar tadilata ihtiyacı olması elbette bugüne kadar görev yapmış kaymakamların, belediye başkanlarının, siyasi partilerin ilçe başkanlarının bir ayıbıydı ki. Gerek Antalya, gerekse Ankara bazında ilgili makamlara elde projelerle gidilmeliydi.

    Yıllarca devrinin eğitim kurumu olarak hizmet veren, muhtemelen aynı zamanda Elmalılıların buluşma noktası da olan medresenin yeniden hayat bulması için Faruk Erdem’in Elmalı Kaymakamı olarak görevlendirilmesi gerekiyormuş.

    Sayın kaymakamın medrese için ne düşündüğünü buradan paylaşmak istemiyorum, ama pazartesi günü detaylı bir şekilde haberini yapacağız. Ve inanıyorum ki, sizlerde heyecanlanacak, benim gibi genç ve idealist kaymakam Erdem’i alkışlayacaksınız.

    Kaymakam Erdem’in dünde Yusuf Önertoy Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde öğrencilerle buluşmasına tanık oldum. Bazı başlıklarla ilgili dikkatleri toplamak adına öğrencileri de konuşmasının içine dahil ederek konuşan Kaymakam Erdem, “Atış serbest” diyerek öğrencilerin sorularına da samimiyetle cevap verirken, dikkatimi çeken bir şey oldu. O da kaymakam beyin, Milli Eğitim Müdürü ve okul idarecilerinin en öne oturmalarına (hatta benim bile) “öğrenciler rahat konuşsun, sizden çekinmesinler” diyerek izin vermemesiydi.

    İyi de etti. Çünkü, öğrenciler ekonomiden, kaymakamın siyasi görüşüne kadar, okulla ilgili bazı taleplerinden kaymakamın hangi fenomenleri takip ettiğine kadar herşeyi sordular, dile getirdiler.