Öncelikle Sabri Gülel’e, bir tebriği iletmek zorundayım.
Nuri Şahin ile devam kararının alınması, son derece doğru bir karar. Nuri Şahin, Antalyaspor ile ilk teknik direktörlük deneyimini yaşıyor. Yaptığı doğrular kadar, yanlışlar da var. Ancak Nuri Şahin ismi Antalyaspor’a teknik direktör olarak yazıldığı ilk gün, kimse ondan hatasız ve art arda başarılı sezonlar, rekorlar beklemiyordu. Nitekim Şahin, 1,5 senelik görev süresince “her tecrübedeki insanın” yapabileceği saha içi hataları yaptı. Bunun yanı sıra bazılarının ısrarla görmeyi reddettiği saha içindeki taktiksel denemeleri uyguladı, kimisinde başarılı oldu, kimisinde skora yansıtamadı.
Şahin’e yönelik yapılan en büyük eleştiri, transferlerdi. “Bu transferleri yapan yalnızca Nuri Şahin’di” demek, “Bu transferlerde Nuri Şahin’in payı yok” demek kadar hatalı olur... Nuri Şahin ile alınan devam kararı sonrası, konu mutlaka transfere ve planlamaya gelecek.. İşte tam bu noktada, kulübün bir futbol aklına ihtiyacı, daha önce düşük bütçeler ile doğru planlamalar yapmış, oyuncu networkü geniş, şehirle iyi bir bağlantı kurabilecek bir sportif direktör ihtiyacı doğuyor ki...
Antalyaspor Başkanı Sabri Gülel ve yönetimde futbol ile ilgili kararları alan A takımı, taraftarlarının “uyarı atışını” dikkate almadı ve Mert Çetin ile sportif direktörlük konusunda anlaşmaya vardı.
Senelerce Galatasaray’da tercümanlık yapmış, “her yerde aslan” olduğunu ifade eden, Galatasaray taraftarlığı ile kamuoyunda bilinen Mert Çetin, Antalyaspor’da futbol organizasyonunun planlayıcısı olacak. Şu ana kadar Mert Çetin’in görev tanımı ile ilgili bir açıklama yapılmasa da, sportif direktörün bilinen görevlerinden yola çıkarak, Çetin’in Antalyaspor’da futboldaki tüm unsurların ana planlayıcısı olmasının yanı sıra transferleri yapan, kadronun 1-3-5 yıllık planlamalarını hazırlayan, alt yapılardaki organizasyon şemasını belirleyen ve yeri geldiğinde teknik direktör için bile ana karar verici olacağını ön görmek, çok da yanlış olmaz.
Yıllardır hatalı transferler yapılan, halen kadrosunda bu hatalı transferlerden dolayı oynamayan ve belki başka takımda dahi oynayamayacak oyuncuları bulunan ve taraftarlarca sık sık transferlerin ve planlamaların eleştirildiği bir ortamda, halen Antalyaspor taraftarlarına “inat” kararlar alınması, bana mantıklı gelmiyor.
Mert Çetin, belki kendisini gerçekten geliştirmiştir. Zaten Galatasaray’daki tercümanlık görevinden sonra İtalya Milli Takımı, Parma ve Roma’yı ziyaret ederek buradaki organizasyonlar ve yapılanmalar hakkında bilgi aldığını biliyorum. Ancak daha önce böyle bir görevde bulunmamış bir ismin, Antalyaspor gibi yıllardır yanlış transferler yapan, ortalama her bir buçuk senede bir başkan değiştiren, dengesiz mali yapıya sahip bir takımda ilk ve en önemli görevini alması, hepimizin endişesi.
Netice itibari ile Mert Çetin de bir “transfer”. Her transfer gibi, Mert Çetin’in de tutma ya da tutmama olasılığı mevcut. Ancak futbolcu transferlerinden bağımsız olarak, Mert Çetin transferinin “tutmaması”, saha içerisindeki bir mevkiyi ya da Antalyaspor’un attığı gol sayısını etkilemez. Direkt olarak, geleceğini etkiler. Ve Antalyaspor’un geleceğini etkileyecek böylesi kararlar alınırken, daha sık eleyip daha ince dokumak gerekirdi diye düşünüyorum.
Bizler; hem taraftar hem de gazeteci olarak elbette Mert Çetin’i Antalyaspor’da yapacakları ile değerlendireceğiz. Görev tanımı açıklandıktan sonra, bu tanımını barındıran konularda yaptığı iyi işlerin hakkını vereceğiz, eleştirilmesi gereken hususlarda ise tıpkı daha önceki yönetimlere, Aziz Çetin’e, Sabri Gülel’e, Nuri Şahin’e olduğu gibi, kendisine de eleştirilerimizi ileteceğiz.
Tabii burada camianın en çok sitem ettiği bir konuyu da vurgulamak gerekiyor ki, o da camianın içerisinden yetişen insanların, böylesi görevler için neden dışarıda bırakıldığı.
Mert Çetin, adı Galatasaray ile özdeşleşmiş bir profesyonel. Onunla belki de benzer CV’de bir isim var ki, hepimizin bildiği Süleyman Sincar. Antalyaspor’da çeşitli departmanlarda görev yaptıktan sonra, Başakşehir ile yolları kesişiyor, burada Okan Buruk, Aykut Kocaman ve Emre Belözoğlu ile çalışırken Almanya, İngiltere, Fransa, İsrail, İzlanda, Belçika, İskoçya, Letonya ve İtalya gibi ülkelerin, çok büyük bütçeli kadroları ve elde ettikleri dünya çapındaki sportif başarılarıyla bildiğimiz Manchester United, PSG, RB Leipzig, R Antwerp FC ve Fiorentina gibi takımlarına karşı özellikle sportif yapılanmalarına ilişkin de gözlemler yapıyor, raporlar hazırlıyor.
Antalyaspor’da çok uzun yıllar görev yapmış, kulüp hafızasına, uluslararası ilişkiler ve şehir dinamiklerine hakim yüksek seviyede eğitim ve futbol sektöründe tecrübesi olan Süleyman Sincar’ın adı, dönem dönem gündeme gelse de Antalyaspor’un ihtiyaç duyduğu dönemde manevi desteğini Başakşehir’de çalıştığı süre içerisinde de eksik etmediği tüm Antalyaspor taraftarları tarafından biliniyordu...
Sadece bu alanda değil, kulüp içerisindeki her alanda, saha içinde ve saha kenarında, idari birimlerde, alt yapılardaki antrenör seçimlerde, önceliği bu şehrin insanına vermek gerek diye düşünüyorum. Bugün, üniversitede okuyan bir Antalyalı gencin, bir gün şehrinin takımına faydalı olabileceği düşüncesinin asla kaybettirilmemesi gerektiğini düşünüyorum.
Bir şehrin futbol kulübünü yönetirken ve bu kulüp için karar
alırken, önce size sezon boyunca kombineleri, formaları ve tribünde avazları
çıktığı kadar bağıracakları sesleri ile destek olacak taraftarları ikna etmeniz
gerekiyor.
Bir gerçek var ki, Antalyaspor taraftarlarının önemli bir çoğunluğu, Mert Çetin’e ikna olmadı.
Mert Çetin, yapacakları ile Antalyaspor taraftarlarını ikna ederse, ne alâ...
Ama ikna edemezse...
Elbette eleştiri okları, sayın başkan Sabri Gülel’e dönecek...