Bugüne kadar bir çok konuda Antalyaspor ile ilgili eleştiriler yazdım ve yine bir çok konuda, Antalyaspor’un ve Antalyaspor’daki her bir bireyin yaptığı olumlu işleri sonuna kadar övdüm. Eleştirirken incitmemeye, kimseyi haksız yere de eleştirmemeye özen gösterdim; Antalyaspor için doğru işler yapan herkesi de bu köşede sonuna kadar destekledim.
Bunun en güzel örneği sanıyorum eski başkan Aziz Çetin ve mevcut teknik direktör Nuri Şahin olsa gerek. Her iki ismi de yeri geldiğinde eleştirdim ancak Antalyaspor’un menfaatine yaptıkları her eylemi koşulsuz övdüm.
Doğruları överken tepki gösterenler ile eleştirirken tepki gösterenler aynı kişiler olmayınca, mesleki olarak ne kadar da doğru bir iş yaptığımı anladım.
Ve bugün, gördüğüm yanlışları yine bu köşeden ortaya koyduğum için, Antalyaspor’un düzenleyeceği basın toplantılarına ve medya organizasyonlarına davet edilmemekle ödüllendiriliyorum.
Ben, Antalyasporluyum. Antalyaspor ile doğdum, Antalyaspor ile büyüdüm. Henüz ilkokul öğrencisiyken gittiğim Atatürk Stadı’nın kapısından her girişimde hissettiğim heyecan, bugünkü stada girerken de aynı şekilde içimde...
Bugüne kadar, Antalyaspor ile ilgili eleştirilerimi gazeteci kimliğim ile değil, stada ilk girişindeki heyecanı halâ hisseden bir taraftar olarak yaptım.
Çünkü biliyorum ki, sonucu Antalya’yı, Antalyaspor’u ve Antalyasporluları etkileyen her konu, yapıcı şekilde eleştirilebilir; eleştirilmek zorundadır. Yöneticiler, hocalar, taktikler, oyuncular, çalışanlar, taraftarlar ve hatta benim bu köşeden yazdığım her bir cümle...
Sadece gazeteci olarak benim eleştirilerim değil, hiç bir taraftarın eleştirisi susturulamaz. Bir gazetecinin ya da bir taraftarın düşüncesi, yorumu, fikri özgürdür ve hiç kimsenin de bu düşüncelerine, yorumlarına ve fikirlerine müdahale edilemez.
Eleştirisini yazan gazeteci, bir daha hiç bir medya organizasyonuna ya da basın toplantısına davet edilmemekle tehdit edilemez.
Antalyaspor, kişiler üstüdür. Bireysel olarak herkes geçip gider ancak kulüp ve kurum hafızası daima kalır. Ve Antalyaspor’un bu dönemi, sadece eleştiren gazetecilere yasaklarla değil, eleştiren taraftarlara da “baskı” mesajlarının gittiği bir dönem olarak kurum hafızasında yerini alacak.
Bu köşeyi ve beni takip edenler, Nuri Şahin’e, önceki ve mevcut yönetime ne denli büyük bir destek verdiğimi biliyorlar. Desteğim, Antalyaspor için mesai harcayacakları son güne kadar sürecek. Ancak yanlış oyunu, yanlış taktiği, yanlış oyuncu transferini eleştirmeye de devam edeceğim. Aynı durum, elbette Şahin’in ekibi için de geçerli olacak.
Ve bu yasağı, bana değil de sorumlu yazı işleri müdürümüze ileten abim..
Benden yaşça büyük olan ve kat be kat daha tecrübeli bir insana böyle bir durumda ne yapması gerektiğini söyleyecek kadar hadsiz değilim ve kendisine olan saygım da sonsuza kadar devam edecek ancak büyük hayal kırıklığı yaşadığımı da belirtmek hakkım diye düşünüyorum.