Dün, sadece Antalya’nın değil tüm Türkiye’nin gündemi; Sabri Gülel ile yaptığımız özel röportajdı... Antalyaspor taraftarlarının son günlerde merak ettiği, kafasında soru işaretlerinin oluştuğu, bilinmeyen bir çok noktayı, Gülel’e yönelttim. Sayın başkanın, hiç bir soruya çekinmeden ve hiç bir “off the record” barındırmadan net şekilde verdiği cevaplar ile sanıyorum Antalyaspor taraftarlarının başkan Gülel’e güveni, inancı ve desteği, “olması gerektiği gibi” artmıştır. Bu röportajın tarafı olan bir gazeteci olarak değil; Antalyalı ve Antalyasporlu olarak teşekkür ediyorum.
Röportaj boyunca, Gülel’in gelen eleştirilere ne denli duyarlı olduğuna da şahit olmuş oldum. Bu sebeple şahsi düşüncem, Antalyaspor taraftarları artık “öğütücü” olma politikasından vazgeçerek; yine eleştirilerine, takımın daha iyi olması için talepkâr olmaya devam etmeli ancak bugüne kadar olduğu gibi, yıpratıcı ve son dönemdeki gibi dezenformasyona bu kadar çabuk kapılan bir yapıdan kurtulmalı.
Başkan Gülel’den de, teknik direktör Nuri Şahin’den de, mevcut oyuncu grubundan da hatta mevcut oyuncu grubunun da “daha iyisi” talep edilmeli ancak bunu talep ederken “destek”, ikinci plana atılmamalı.
Gülel'in yaptığı açıklamaları, bir sonraki yazımda oldukça detaylı bir şekilde değerlendireceğim...
İkinci bir konu ise...
Geçtiğimiz dönemlerde yaşanan sorunlar sebebiyle Antalyaspor medya sorumlusu Murat Özgen ile yaşadığımız kırgınlık, herkesin malumu idi. Başkan Gülel ile röportaj öncesinde bir araya geldiğimiz ve “henüz kendisini başkanlık odasına layık görmediği için” toplantılar hariç tüm çalışmalarını gerçekleştirdiği küçük odada, Gülel’in önceliğini; iki tarafı da incitmeyecek bir tutum ile bu kırgınlığı gidermeye vermesi , çok şık ve ince bir hareketti. Buzları eritmemizi sağlaması Gülel’in “başka bir yönünü” daha ortaya çıkardı ki, bu sebeple bir kez daha teşekkür ederim.
Sabri Gülel, önemli bir iş adamı. Antalya’nın en büyük sivil toplum örgütü olan Antalyaspor’daki zorlu başkanlık görevinin yanı sıra kendi şirketine ve yeni yatırımlarına da mesai ayırmak zorunda. Tüm bunların yanında Mehmet Büyükekşi önderliğindeki Türkiye Futbol Federasyonu’nda Taraftarlar ve E Bilet ile ilgili çalışmalar yaparken, Kulüpler Birliğinde başkan Ali Koç’un yardımcısı. Yani 24 saatin 24’ünü de aktif ve non-stop geçiriyor.
Sabri Gülel’in direkt olarak kendisine röportaj talebimi iletmemin ardından; sözleşmemiz, İstanbul’dan Antalya’ya gelmesi, bu yoğun iş akışı içerisinde röportaj tarihini belirlememiz ve röportajı gerçekleştirmemize kadar geçen süre, yalnızca 11 gün.
Bundan uzun zaman önce, Nuri Şahin ile de röportaj gerçekleştirmek için; hocanın iletişim yönetimini ve kariyer planlamasını üstlenmesinin yanı sıra hem eski bir gazeteci olan hem de şu anki kariyeri ile gerçekten örnek alınası bir insan olan İstanbul’daki ilgili isme talebimi mail olarak iletmiştim.
Talebime gelen onur verici cevap ile hem gurur duymuş hem de heyecan ile sürecin ilerlemesini beklerken; o ilk mail’in üzerinden tam 5 ay, 3 cevapsız mail ve 1 sezon başı kampı geçti.
Antalyaspor ile birlikte yönettiği şirket sayısı 2 olan, Federasyon ve Kulüpler Birliğinde aktif olarak görev alan bir başkan röportaj için vakit ayırıp, planlayıp 11 gün içerisinde bunu gerçekleştiriyor ancak bugün gelinen noktada, Antalyaspor teknik direktörü Nuri Şahin’in İstanbul’da bulunan iletişim ekibi, 5 aydır 1 saatlik iletişim organizasyonu planlayamıyor.
“Gazetecinin röportaj talebinin karşılanması ve sürecin nasıl yönetilmesi gerektiğine” dair en güzel örnek hangisi, buyurun siz karar verin…