Çok uzun zamandır bu köşeyi ve Twitter hesabımı takip edenler, Antalyaspor’un mali anlamda kurtuluşunun otel yapmak, kombine satmak ile değil, futbolcu satışı ile olacağını söylediğimi biliyorlar...
Borca batık bir futbol kulübünün bu bataklıktan çıkmasının tek yolu; no name ve genç futbolcular bulup, bu oyuncuları hem antrenmanda hem de sahada geliştirebileceği organizasyonlar oluşturup, aldığından daha yüksek bedele satmak; sattıktan sonra aynı şekilde başka bir düşük maliyetli oyuncuyu bulmak, aynı yollardan geçirip geliştirip satmak ve bu döngüyü
devam ettirmek...
Antalyaspor’un geçmişte yaptığı Paul Mukairu, Haji Wright ve diğerlerinin yanı sıra bugün yaptığı Ali Jasim transferi oldukça doğru bir hamle. Ancak Ali Jasim’i transfer etmekle iş bitmiyor.
Yukarıda da bahsettiğim gibi; bulup ikna edip getirmek kadar, hem antrenmanda hem de “sahada” oyuncunun kendisini kanıtlayacağı dakikalar planlanmalı.
800 bin euro maaş almasına rağmen 2 sene boyunca “sağlık için spor” modunda takılan Deni Milosevic’i parlatmak için harcanan PR mesaisini ve verilmesi planlanan şansı; Ali Jasim gibi oyunculara verirseniz, bu organizasyon ve planlama anlamlı hale gelir.
Yoksa Nuri Şahin üzerindeki haklı “gençleri oynatmıyor” algısı, üzerine yapışarak teknik direktörlük kariyerinin önemli dönemlerinde kendisi ile birlikte peşinden gider.
Her transfer dönemi planlamanın çok değil, 4’te 1’i bu tarz oyunculara ayrılsa ve bu oyunculara “gerçekten” süre verilse, inanıyorum ki 5 yıl içinde Antalyaspor’un borcundan eser kalmaz.
Ancak bu planlama, Milosevicleri, Sinan Gümüşleri, Mehmedileri getirenler ile Mampassi ve Balint Szabo gibi oyuncuları getirip süre vermek yerine sözleşmesi 1 ay sonra bitecek 36 yaşındaki oyuncuyu oyuna dahil edenlerin mentaliteleri değişmediği sürece,
çöpe gider.
Bu sebeple Başkan Gülel’in de, özellikle gençlerin oynatılması konusunda gerekli kişilere baskı ve telkinde bulunması, Antalyaspor’un menfaatine olacaktır.
Ben eminim ki, Ali Jasim gibi 3 oyuncunun Antalyaspor’a maliyeti, Admir Mehmedi’nin tek başına maliyetinden bile daha azdır.
Dolayısıyla...
Bu yol, gidiş yolundan tam puanı hak ediyor...
Sonucunu, sezon içerisinde göreceğiz.
Elbette genç oyuncuların transferinde ve oynatılmasında tek iş, Nuri Şahin’e düşmüyor.
Maçı stadyumda izleyen taraftarların da özellikle bu tarz oyunculara karşı destekleyici ve toleranslı
davranması gerekiyor...
Maçları basın tribünü yerine Batı Alt bölümden takip ettiğim için, ne yazık ki oyunculara gösterilen haksız tepkilere yer yer şahitlik ediyorum.
Bir çok Antalyaspor taraftarı bu konularda daha ılımlı ve toleranslı olsa da, henüz tribünden gelen seslere kulağını tıkamayı öğrenememiş toyluktaki genç oyuncular için daha toleranslı, daha destekleyici cümleler sarf edilmesi gerekiyor...
Hem kulübün sosyal medya hesaplarının altına gelen hem de özel mesaj yoluyla değinmem istenen bir konu ile ilgili de yorumumu paylaşmak istiyorum.
Antalyaspor’un oynayacağı hazırlık maçlarının yayınlanması isteniyor ki, takımının her maçını izlemek, her taraftarın elbette hakkıdır.
Ancak, büyük bir emek verildiğini bildiğim Antalyaspor TV YouTube kanalının izlenme sayılarını ve 3 milyon nüfusa sahip bir kentin takımının YouTube hesabının abone sayısını görünce...
Geçtiğimiz sezon maçların iç sahada kaç bin kişiye oynandığı hatırlayınca...
Muhtemelen 100-150 anlık izleyicinin olacağı bir maç yayınının yapılmasından ziyade, “yapılmamasını” daha doğru buluyorum.
Antalyaspor TV ilgi görüp, taraftarlar tarafından destek alıp yapılan içerikler hak edilen izlenme sayılarına ulaştığı zaman, eminim hazırlık maçları da
profesyonel şekilde izleyicisine ulaştırılır.