Kolay değil. Hem de hiç kolay değil. Biz masanın önündeyiz. Arkasında oturan değiliz.
Masanın arkasında Antalyaspor başkanı oturuyor. Cebinden, şirketlerinin kasasından para ödeyen o.
Transfer engeli var. Yaklaşık 1 milyon euro. Yanılmıyorsam 550 bin euro’sunu dün ödedi. Kalanını da ödeyecek. Yani Antalyaspor’un transfer engelini sonlandıracak.
Parayı nereden verecek. Kendi bütçesinden.
Geri alır mı, alamaz mı ? Ne kadarını bağışlar bilemem. Ama, cebinden 1 milyon euro’ya yakın bir parayı ödemek babayiğitlik ister. Eleştiri değil, destek ister, köstek değil, teşvik ister.
Elini değil Başkan kendisini taşın altına koydu.
Transfer engeli kalkarsa 1-2 transfer gelecek. Zannediyorum anlaşmalar, el sıkışmalar tamamlandı.
Ama bu döviz kuru ile daha ne kadar gidilir, nereye kadar gidilir tartışma konusu falan değil. Kaosa gider.
Son bir ayda döviz kurundaki yükselişin Antalyaspor’a verdiği zararı bir yönetici açıklasın. Bizde bilelim, camiada bilsin.
Bu arada döviz kurunda yeniden yükseliş bekleniyor. Yerinde durmayacak. Sanayiciler, ihracatçılar ellerini oğuşturup bekliyorlar.
Vatandaş kimin umurunda.
Kulüplerde her döviz kuru yükselişinde biranda milyonlarca lira açık veriyorlar. Antalyaspor tuzu kuru bir kulüp değil. Bazı takımlar gibi korunup kollanan da değil. 1 -2 milyon euro bulmak için fellik fellik arayışa girerken, birileri nasıl olsa bizim cebi dolu, isim peşinde koşan yöneticilerimiz var diyemiyor.
Antalyaspor yönetimini eleştiriyorum ama bir yere kadar. 3 eleştirirsem, 10'da överim.
Yönetimin, yöneticinin ismi benim için önemli değil. Orada olmaları bile yeterli.