Mevcut ekonomik şartlarda Antalyaspor’un 2 milyon euro maaş alan bir futbolcuyu takımda barındırması, lüks tüketime girer.
Kamoyundaki ve sosyal medyadaki kanının aksine, Fernando’nun oynadığı oyun ve kazandırdığı maçlar ile mevcut Süper Lig galibiyet primi düzeninde maşaını çıkartabileceğini de düşünmüyorum.
Evet, Fernando bir çok maçta galibiyeti getiren isim oldu.
Jeneriklik goller attı, Antalyaspor taraftarına heyecan yarattı.
Ancak ne yazık ki Fernando’nun vasatın altında kaldığı maç sayısı, bırakın galibiyeti getirmeyi, vasatı aştığı maç sayısının dahi altında.
Böylesi bir durumda 2 milyon euro maaşlı bir futbolcuyu takımda tutmak, özellikle bazı dönemlerde maaşların dahi ödenmediği ve bu durumun sahaya yansıdığı periyodlar henüz akıllarda iken Fernando’nun ayrılması doğru karar.
Buraya kadar her şey doğru ve yolunda..
Ancak...
Paranın neredeyse akıtıldığı, ödenen bedeller için ekstra devlet teşviklerinin verildiği, futbolculara değerinin kat be kat fazlasının ödendiği Arap yarım adasına, sözleşme fesih bedelinin altında bir bonservis bedeli ile oyuncu göndermek, net bir yöneticilik başarısızlığıdır.
Bugün 5-10 milyon euro bandına Fernando’nun çeyreği futbol yeteneğine ve popülariteye sahip olmayan oyuncuların transfer olduğu bir bölgeye, içeride ne kadar alacağını silerse silsin fesih bedeli altına oyuncu bırakıyorsanız; başarısızsınız.
Elbette Fernando’yu göndermekle iş bitmiyor.
Geçtiğimiz sezon başlamadan transfer döneminde Fernando’nun değerini bulmuşken satılmasını ve yerine aynı potansiyelde, daha düşük maliyetli bir oyuncu bulunması gerektiğini söylemiştim.
Binlerce oyuncunun olduğu ve futbolcu keşfinin o kadar da zor olmadığı 21.yüzyılda Antalyaspor bunu başarabilecek mi yoksa Fernando’yu kaybettiği ile mi kalacak;
birlikte göreceğiz.