Köşe yazısını değiştirmek zorunda kaldım. Konu farklıydı.
Nefret kötüdür.
İntikam kötüdür.
Tek başına karar almak kötüdür.
Tek başına yasaklama kararı almak daha da kötüdür.
Elbette Antalyaspor’dan bahsediyorum.
Kendi kendine kuruntu yapanlardan, mesleklerini unutanlardan söz ediyorum.
Gazeteciliği güdümlülük olarak görenlerden söz ediyorum.
Antalyaspor medya sorumlusu yine bizi es geçti, yine Antalyaspor basın toplantısına çağırmadı. Kendince intikam alıyor. Kendince bizi cezalandırıyor. Bize ders vermeye, bizi yok saymaya, siz kimsiniz, ben buradayım ve ben ne dersem o olur düşüncesi ile yoluna devam ediyor.
Önemli değil.
Çok kolay adam silenleri sevmem. Çok kolay sırtını dönenleri sevmem.
Ben Antalyaspor’un basın toplantılarına çağrılmama sebebi olarak tek bir kişiyi bilirim. Sorumlusunu da o bilirim.
Yok ben değil başka derse de bana isim vermeli.
Yönetimin mi bireysel mi onu net olarak bilmek hakkımdır.
Nuri Şahin’in saha içerisindeki basın toplantısının ardından bu ikinci toplantıya çağrılmamamız.
İşin garibi de Antalyaspor yönetimi olayı seyrediyor. Basın sözcüsü seyrediyor.
Bu arada Antalyaspor Basın Sözcüsü kim onu da bilmiyorum. En son isim değişikliği diye duymuştum. Çünkü, o kadar fazla isim değişikliği oluyor ki takip etmek bile mümkün olmuyor.
Belki o arkadaş arar ve bize neden, niye yasaklı olduğumuzu söyler.
Yok onunda geri dönüş yapacağını düşünmüyorum.
Mantalitenin “yasak” üzerine kurulduğunu düşünüyorum.
Önemli değil.
Biz yine Antalyaspor yazarız. 30 yıldır yaptığımız işi yine yaparız.
Bundan sonra Antalyaspor mail listesinden de çıkartsın ilgili arkadaş. Mailde gelmesin.
Zaten engelleyeceğim.