İçinden
ne zaman çıkabileceğimiz belirsiz bir kaotik ortamla lige başladık. İşin aslı,
25 Ekim tarihi bu belirsizliklerin başladığı tarih oldu. Aceleyle, büyük bölümü
Antalya’da bile ikamet etmeyen isimlerden yönetim oluştu. Hadi dedik maddi
destek sağlarlar, proje üretirler, kulübe finansal katkıları olur... Ancak daha
ilk günlerde “bana futbol şubeyi vermezseniz kalmam” diyenlerle başlayan süreç,
özellikle İstanbul’dan gelen isimlerin ayrılması ile devam etti. Arada
yaşanan onlarca olayı tekrara gerek yok.
Yaz ayı,
transfere dair belirsizlikler ile devam etti. Geçen yazımda da belirttiğim
gibi maalesef şehrin takımına desteğin en az olduğu dönemdeyiz.
Transferde
bütçeye uygun oyuncu aranıp bulunsa da maddı sıkıntılar, kadro derinliği
yaratacak oyuncu alımını engelledi. Bunun yanında artık haftalık hale gelen “Transfer
yasağı dosyalarının sayısı” artarak devam ederken; mevcut kadronun maaş
ödemeleri sürekli baş ağrıtacak nitelikte...
Ekonomide basit bir
kural vardır.
Sen arz sunarsın buna
talep olur.
Ekonomik olarak çark
dönmeye başladığı zaman, kendi kendini finanse eder duruma gelirsin. Yönetim
olarak kaynak yaratamadınız; o zaman elinizde ne var ona bakacaksınız.
Alex de Souza geldiği
zaman heyecan yarattı. Hatta imzasının ilk haftalarında şehirden aldığım
izlenim kombine satışında sıkıntı olmayacağı yönündeydi. İlk etapta
15.000 kombine satışının üzerine rahtaca çıkılabileceğini ön görmüştüm. Maalesef hepsi
iş hayatının içinde olan yönetimimiz, kombine fiyatlarını ülkenin içinde olduğu
ekonomik sıkıntıyı görmezden gelip yüksek fiyatla satışa girdi. Kendilerince
haklı sebepleri olabilir ama Antalya’da maça gelen
kesimın önemli bir kısmı, emekli ya da asgari ücret ile özellikle turizm
gibi Nisan Kasım döneminde çalışan insanlar.
Siz kombineyi böyle yüksek
tutarak öncelikle bu kesimi kaybettiniz. Ardından ilk hafta içeride oynanan Göztepe
maçında, kale arkalarını 500 tl ile başlattığınız yüksek bilet fiyatı
uygulamasını Hatay maçı için geriye çekseniz de yüksek fiyatta kaldı.
Kimse çıkıp zaten
maça gelen mi var demesin. Pandemi öncesi oynanan maçlarda, Akhisar ve Kasımpaşa
gibi takımlarla bile oynarken 15.000 civarı seyirci oluyordu.
Geçen sezonu bile
tatmınkar seyirci ortalaması ile tamamladık.
Şu an için görüntü
değişmezse son yılların en az seyirci ortalaması ile bu sezon geçecek. Sayılara
gömülmeden geçen haftaki Göztepe maçı ortalama 300 tl bilet
ortalaması ile satış olsa; emin olun sıcağa rağmen 10.000 barajını
geçerdik
.Bu maçın tribün geliri
önünüze yığılan bir dosyayı kapatırdı. Bilet konusu haricinde; Alex PR’ını da
paraya çeviremedik.
Türkiyede taraflı tarafsız
herkesin sevgisini kazanan Alex için 18.000 kapasiteli Burdur Stadı’nda
sponsorlar aracılığı ile konser düzenlense; bilet yerine Alex forması alma
şartı konsa ve 500 TL’den bile satsanız gelecek 9.000.000 TL; o dönem
3 dosyanın kapanacağı tutar idi.
Buna konserin Tv yayını ve
reklam gelirini ekleyin. Burdurdan 1 gecede bütün dosyaları kapatmış
dönebilirlik.
2.büyük hata forma tanıtımında yapıldı .Ülkemizde ve dünyada geniş bir
koleksiyon meraklısı insan var. Forma tanıtımı videosu milyonun üstünde
izlenme aldı. Eğer başarılı bir organizasyon yapılsa iddia ediyorum 100.000
üzerinde forma o hafta satılırdı.İlk haftaya mahsus her insanın bütçesini
zorlamayacak; örneğin 750 TL gibi fiyattan satışa sunsanız; 75
trilyon yapar.
Bugün itibari ile 2
milyon euro civarı. Bu da şu an gelmesi beklenen dosyaları kapatacak bir
meblağ idi.
Başkan adına da
üzülüyorum.Sürekli taraftardan eleştiri alıyor. Ama o da çevresinde sınırlı
sayıda insanla kulübü yönetmeye çalışıyor. Ama maddi yükü ağır. Her geçen gün
daha da yalnız kalıyor.13 Eylül’de yaz transfer dönemi kapanacak ama halen net
3 eksiğin yanına mevcut kadronun finansal garantisi sağlanmalı.
Nasıl olur bilmiyorum ama
kaçınılmaz bir gerçek kan değişikliği gözüküyor. Benim korkum KAYYUMa gidecek
bir sürecin başlama tehlikesi..