Antalyaspor için ne yazabilirim diye düşündüm.
Ne yazmam gerekiyor, nereden başlamak, kimden başlamam gerekiyor tam bir muamma.
İyisi mi güzel bir olaydan başlayalım. En azından yazıya girişimiz güzel olur.
Antalyaspor bir köpeği sahiplendi. İsmini de “Akrep” koymuşlar. Bakalım ne kadar tesislerde misafir edilecek “Akrep”.
Bu güzeldi. Örnek bir davranış oldu.
Gelelim kötü kısma.
Ligde 8 hafta geride kaldı. Yani 2 aylık süreç. 8 haftada 2 galibiyet, 2 beraberlik, 4 mağlubiyet. 8 puan. Ve ligin en fazla gol yiyen 2 takımından birisi olma unvanına da sahibiz.
Bir takımda teknik adamın iyi olacak. Teknik adamın yardımcıları da iyi olacak. Teknik adam tıkandığı zaman, akıl tutulması yaşadığı zaman hemen destek atacak. Ama, öncelikle teknik adamın iyi olacak. Bilgili olacak, taktiksel olarak da kendini yetiştirmiş olacak.
Bu yok. Teknik direktör dahil yardımcılarında da bu yok.
Futbolda atanında tutanın da iyi olmalı diye bir cümle vardır. Tutanımız evlere şenlik. Amatör kaleci. Dalgalı deniz gibi. 1 hafta varsa 2 hafta takımı yakıyor.
2 şablon gol yedi. İkisini de iyi bir kaleci değil, sıradan kaleci çok rahat bir şekilde o topun ağlara gitmesini önlerdi. Birisinde herhalde koluna spazm girdi kolunu uzattı geri çekti. Sadece hamle yapması bile o topun ağlara gitmemesi için yeterli olacaktı.
2. Golde de kafa vuruşunda top üstüne geldi. Yerinde oynamasına bile gerek yoktu. Elini kaldırsa, iki elini havada tutsa bile o top ağlara gitmezdi.
Atanımız iyi olmalı dedik. Samudio ve Larsson. Başka golcümüz yok. Alternatifimiz de yok. Gaich’i aldık ama yedek kulübesi ne mahkum ettik. Golü attı ama dürttüğü top ağlara gitti. Oda ayrı bir konu. Olsun. Buna da razıyız.
Veysel’in kafa vuruşu direğin dibine çarparak ağlara gitseydi belki de farklı konuşurduk maç sonrasında.
İyi oynadığımızı düşünmüyorum. Topa sahip olmak iyi oynamak anlamına gelmez.
Takımda bıkkınlık var. Takımda bir sıkıntı var. Takımın içinde bir sorun var. Bunuda bulacak olan yönetim. Ama yönetimin kendisine hayrı yok ki takıma olsun.
Alex ile daha ne kadar devam edilir, ne kadar takımı toparlar, kendisini geliştirir, takımı motive eder, takımı taktiksel hazırlar diye beklenir bilemem.
Bir takımın orta sahasız oynaması, oyun kurucusuz oynamasının mantığını da anlayamadım.
Galatasaray karşılaşması var milli aranın ardından. Bu karşılaşma için tahmin yürütebilecek kimse var mı? Ya da net sorayım. Biz bu maçı kazanabiliriz diyecek kaç kişi var ?
Bir de Burak Pakkan var.
Varesanovic’in 67'de gördüğü sarı karttan 10 dakika sonra Giray’ın arkasından yaka paça indirdiği pozisyonda 2. sarı kartını göstermemesi büyük bir hakem hatasıdır. Affedilecek bir hata da değildir. Antalyaspor’un atağını kesti.
Bundan sonra Burak Pakkan’ın bu tür pozisyonlarda kart göstermesi halinde ise aklımıza hep “suistimal” gelecek.
Ama Antalyaspor yönetiminin sesi çıkmadığı için, kuzu gibi sessiz oldukları için hak aramayacak.